10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü idi dün. 1961 Anayasası’ndan sonra kabul edilen bu gün ile birlikte Gazetecilere büyük haklar tanınmıştı. 12 Eylül 1980 Darbesi ardından yapılan 1982 Anayasası ile Gazetecilerin Özgürlükleri de sınırlandırıldı.
Türkiye Cumhuriyeti Basın Özgürlüğü sıralamasında 2002 yılında 180 ülke arasında 78. Sırada yer alırken 2019 yılında 157. Sırada yer aldı. 2020 yılında ise 3 sıra yukarıya yükselerek 154. Sırada yer aldı. Bu sıralamanın 2021 yılında da yükselmesini temenni ediyoruz.
Şimdi “Basın özgürlüğüne saygı duymayan parti kimdir?” dediğimizde herkes iktidar partisi ve onun küçük ortağını söyleyecek ama çok yanılacak. Çünkü bizler Lüleburgaz’da görev yapan basın mensupları olarak kendisini demokrasinin beşiği olarak nitelendiren partilerin içerisinde ki bazı yöneticilerden de büyük tahammülsüzlük gördük.
Kendisinin yaptığı çalışmaları anlatan 900 tane haber yaptığınızda bize bir teşekkür bile etmeyen ama onu eleştiren bir haber yaptığınızda “Bana hakaret ediyor” diyerek dava açan belediye başkanı gördük.
Ağzından demokrasiyi, şeffaf yöneticiliği, düşüncelere saygıyı düşürmeyip anlaşma yaptığı kuruluşu arayıp “Greve çıkan işçilere nasıl ceza verebilirim ?” diye soran yerel yöneticileri gördük.
Başka düşüncelere saygısı olmayan siyasi parti başkanları ve milletvekilleri gördük, dernek başkanları gördük. Yani basın özgürlüğüne saygı duymak başkanın fikirlerine saygı duymakla başlar. Evde başka, çarşı başka davrananın maskesi de en kısa zamanda düşer.
Bizler tüm ülkemizde yaşayan tüm halkımızın şiddet kaynaklı olmayan düşüncelere katılsın katılmasın ama saygın göstersin istiyoruz. Herkes düşüncesini her ortamda rahat rahat açıklasın istiyoruz.
Basın özgürlüğüne, insanların özgürlüğüne, hayvanların yaşama hakkına saygı duyan bir toplum olmamızı istiyoruz.
Bu düşüncelerle tüm meslektaşlarımızın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyor, sağlıklı günler diliyoruz.
Kalın sağlıcakla…