Ali (ra) Efendimiz, namaz kılmak için mescide gittiğinde devesini bir gence emanet etti. Namazı eda edip döndüğünde, devenin yerinde olmadığını ve yularsız başıboş dolaşmakta olduğunu gördü. Genci de etrafta bulamadı. Yeni bir yular almak için çarşıya gittiğinde, kaybolan yuların biraz önce bir genç tarafından on dirheme bir tüccara satıldığını öğrendi. Ali (ra) durumu tüccara anlattı ve yuların kendi devesine ait olduğunu söyledi. Yuları tekrar on dirheme satın aldı. Sonra şunları söyledi: “O gence yazıklar olsun. Ben bu parayı, deveme baktığı için ona zaten verecektim. Ama o acele etti, helâl rızkını harama çevirdi.”
………
Marketten alışveriş ediyorum. İki cins portakal vardı. Biri 7.99 tl, diğeri, 3.99 tl. Ben 7.99 tl olandan aldım. Yanımdaki adamda: “Şu fiyatlara bak, içine ettiler memleketin” diyerek hem söyleniyor, hem de 7.99 tl lik portakaldan poşetini dolduruyordu. Kasada öderken 3.99 tl olanda aldığını söyledi. Ben de: “Beyefendi 7.99 tl olandan aldınız, niye yalan söylüyorsunuz?” dedim. Kıpkırmızı oldu.
Otobüse bindim. Adamın biri ak bil bastı. Cihaz (yetersiz bakiye) diye uyarı verdi. Adam cebinden çıkardı, şoföre ödeme yaptı. Şoförün 3-4 durak gitmesine rağmen kendi ak bilini çıkarıp basmasını bekledim. Şoför basmayınca: “Parayı cebinize attınız, neden ak bil basmadınız?!” dedim. Şoför: “Akşama kadar direksiyon sallıyorum, bir de seninle mi uğraşayım, git işine!...” diye bana çıkıştı.
Bir gün metro dayım. Bir koltuk boşaldı. Elinde poşetleri olan bir bayan oturmak istedi. Ama bir genç daha hızlı davrandı, oturdu ve cep telefonuna bakmaya başladı. Gence: “Bayana ayıp olmadı mı, yakıştı mı senin gibi delikanlıya!?” dedim. “Ne yapayım otursaydı.” dedi. Bende: “Fırsat vermediniz ki” dedim. Bayan: “Boş ver beyefendi, ben ayakta giderim.” Dedi.
Fiyatları haksız yere yükseltenler, 5 katlı bina ruhsatı alıp, 8 kat yapanlar, bunlara göz yumanlar, ihalelere fesat karıştıranlar, ölçüde tartıda hile yapanlar, mesaiye girerken giriş saatini yazıp yarım saat sonra işe başlayanlar, çalışmak yerine yarım saat önceden çıkış hazırlıkları yapmaya başlayanlar... Bunlar karşılaştığımız kazançlara haram karıştırma örneklerinden bazıları. Gelsin de nereden, nasıl gelirse gelsin anlayışı. Herkes kendi imkânınca bir şeyler götürüyor. Hakkı olmayan şeylere el uzatıyor. Sonra kazançlarımızda bereket olmuyor. Huzursuzluk diz boyu. Sıkıntıların birçoğunun temelinde ahlak ve maneviyat eksikliği var. 100 litrelik suya 3-5 damla idrar düşse, bu suyu kimse içmek istemez. Kazancımızdaki haramlara neden rıza gösteriyoruz? İnsanın yudumları ve nefesleri sayılıdır. Kazandıklarımızın birçoğunu tüketemeden bu dünyada bırakacağız. Rızık konusunda endişe etmemeli. Rızık ve ecel daima insanı takip halindedir. Unutmayalım, bu toprağın bir de altı var.
Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, israf, terörle mücadeleye akıtılan kaynaklar olmasa, imkânlarımızın tamamı ülke yararına kullanılsa, devlet daha güçlü olacak, daha kaliteli hizmet verecek, ülke kalkınacak, vatandaşın gelir düzeyi ve refah seviyesi daha da yükselecek. Herkese hayırlı cumalar dilerim.