Gün gelecek AKP’de bir gün seçim kaybedecek. Bizler DP ve AKP dönemlerini dış borç alan, emperyalist ülkelere boyun eğen, dini kullanan, ekonomiyi mahveden, demokrasiyi ayaklar altına alan, yolsuzlukların ayyuka çıktığı, yasakçı iktidarlar olarak tanımlayacağız.
Ama önemli bir kesim ezanı Türkçe okunmaktan kurtaran, bol miktarda cami yapan, başörtüsüne sahip çıkan, Ayasofya’yı ibadete açan kahraman iktidarlar olarak tanımlayacak.
Olaya nereden baktığına bağlı. Bu arada Menderes’in askeri darbeyle indirilip asılmasına da karşıyız. Bizler askeri darbeleri sevmeyiz. Bunu da önemle belirtelim.
Menderes döneminde Nazım Hikmet vatandaşlıktan çıkarıldı. Vatandaşlıktan neden mi çıkarıldı? Kore’de ağır yaralanıp, sonra ölen bir asteğmenin anlattıklarını kaleme aldığı “Diyet” isimli şiirinden paragraf yazarsak nedenini daha iyi anlayacağız.
“Gözlerinizin ikisi de yerinde Adnan Bey
İki gözünüzle bakarsınız
İki kurnaz
İki hayın
Ve zeytini yağlı iki gözünüzle
Benim gözlerimin ikisi de yok
Benim ellerimin ikisi de yok
Benim bacaklarımın ikisi de yok
Ben yokum
Beni, üniversiteli yedek subayı Kore’de harcadınız Adnan Bey
Elleriniz itti beni ölüme.
Vıcık vıcık terli, tombul elleriniz
Ama ben peşinizdeyim Adnan Bey
Kör gözlerim
Kopuk ellerim
Kesik bacaklarımla peşinizdeyim.
Diyetimi istiyorum Adnan Bey
Göze göz, ele el, bacağa bacak, diyetimi istiyorum.
Alacağım da.”
Nazım Hikmet’in vatandaşlıktan çıkartılmasına neden olan şiiri bu.
Behey Nazım Hikmet! Böyle şiirler yazarsan seni vatandaşlıktan da çıkartırlar, sürgüne de gönderirler. “Kore fatihi Menderes” diye yazsaydın, Kore’ye demokrasi götüren Amerika’ya övgüler yağdırsaydın sürgünde mi olurdun? Bir elin yağda bir elin balda konaklarda yaşardın. Ama yapamadın değil mi? İçin elvermedi değil mi? O zaman da bir Nazım Hikmet olamazdın değil mi?