Önce bu toplulaştırma ne demek, onu açıklayalım. Köylerde tarım arazileri zamanla mirasla bölüne-bölüne küçük küçük tarlalara dönüştü. Örneğin bir çiftçinin 200 dönüm tarlası varsa 20 dönümü bir yerde, 10 dönümü başka bir yerde, 5 dönümü diğer bir yerde gibi birçok tarlası var. Toplulaştırma olduğu zaman 200 dönüm tek bir yerden toplu olarak verilecek. Böylece çiftçi birçok tarla gezmeyecek. Tarlaya girdimi 200 dönümü birden sürecek, ekecek. Zaman kaybı azalacak, verimlilik artacak. Yani aslında toplulaştırma kötü bir şey değil, gayet güzel bir şey. Pekiyi o zaman köylüler neden toplulaştırmaya karşı geliyor?
Eskiden bir köyde yabancının hemen hemen hiç tarlası olmazdı. Başka köyden gelip tarla işlemek masraflı olurdu. O köyün tarlalarını yalnız o köyün çiftçileri ekerdi. Fakat bundan 20 sene kadar önce zengin şirketler köylerden tarla toplamaya başladı. Bu zenginlerin her köyde adamları vardı. Bu adamların sayesinde kim ekonomik olarak zora girdiyse onun tarlasına talip oldular.
Dönümü 20 bin lira yapan yere onlar 30 bin lira verdiler. Üstelik tarlasını aldıkları kişiye ‘sen tarlanı ekmeye devam et, senden icar parası falan da istemiyoruz’ dediler. Ekonomik olarak zorda olan pek çok çiftçi tarlasını sattı. Satarken de bir başka çiftçiye satmadı. Çiftçilikle alakası olmayan zengin şirket sahiplerine sattı. Çünkü bunlar daha çok para verdiler. Köyde beş para etmez çorak tarlalara bile dünyanın parasını verip satın aldılar. Herkes bu zenginler parasının hesabını bilmiyor herhalde diye düşündüler. Kimse bir şey anlamadı. O zamanlar gün gelip toplulaştırma yapılacağı kimsenin aklının ucundan bile geçmiyordu. Ama zengin şirket sahipleri bunu biliyordu.
Ve gün geldi, toplulaştırma yapılma kararı alındı. İlk önce Kırklareli, Konya, Malatya ve Çorum da başladı. 2023 yılında ülkenin tamamında yapılmasına karar verildi. Zengin şirket sahipleri devlete başvurup toplulaştırma istediler. O zaman köydeki tarlaları alanların kim olduğu anlaşıldı. Ve anlaşıldı ki bu civardaki köy topraklarının yaklaşık 3’te birini bu şirketler satın almış. Bunların başında herkesin bildiği gibi Ziya Tarım geliyor. Hani şu Alpullu Şeker Fabrikası’nı satın alan şirket. Trakya’da yaklaşık 550 bin dönüm tarla aldığı yazıldı, çizildi.
Bir diğer kişi kim biliyor musunuz, Nebati. Hani şu Hazine ve Maliye Bakanı olan Nebati. Hani şu “Gözlerimdeki ışıltıyı görüyor musunuz? diyen Nureddin Nebati. Benim doğduğum köy Pınarhisar Ataköy’ün yanında Osmancık köyü var. Köyden aldığımız bilgiye göre, sadece bu köyden eşinle beraber tam 3 bin dönüm yer almış. Diğer köylerden ne kadar aldı bilmiyoruz. Bizde ülkede ekonomi bu kadar bozukken bu Nebati’nin gözleri neden bu kadar ışıldıyor diyorduk. Neden ışıldadığını şimdi çok daha iyi anladık.
Demiştik ya, madem toplulaştırma bu kadar iyi bir şey. Neden o zaman köylüler karşı çıkıyor? Çünkü şundan korkuyorlar. Ya toplulaştırma yapılırken köyün en iyi yerleri bu zenginlere verilirse. Ya köyün gerçek sahibi çiftçilere çorak, bayır, tepe yerler verilirse. Yani köylüler bu toplulaştırmanın hakkaniyetle yapılacağına inanmıyorlar. İşte o yüzden karşı geliyorlar. Ya siz. Sizler bu işin adil bir şekilde yapılacağına inanıyor musunuz?
Kimse kalkıpta köylüler de tarlalarını satmasalardı demesin. Bu sistemde ufak çiftçi satmaya mecbur kalıyor. Bin dönüm, iki bin dönüm tarlası olanlar bize bir şey olmaz diye düşünmesinler. Gün gelecek mevcut kapitalist sistem onların da tarlalarını elinden alacak. Gün gelecek köylerde insan kalmayacak. Hayvancılığı büyük çiftlikler yapacak, tarımı büyük şirketler yapacak. Bizim torunlarımız da bunlara marabalık yapacak.
Eskiden köylerde ağalık sistemi vardı. Bir ağanın 7-8 tane köyü olurdu. Bütün tarlalar bu ağanın olurdu. Ağaya çalışan köylülere de maraba denirdi. Ağalık artık kalktı. Ama daha beteri geliyor. Yeni ağaların yüzlerce köyü oluyor. Ağa aç kalana bir parça ekmek verirdi, marabalar ağanın elini öperdi. Ağa gençlere düğün yapardı, marabalar ayağını öperdi. Ağa kıçlarına don alır, marabalar ağam sen çok yaşa derlerdi. Hiçbir maraba bütün köy nasıl ağanın olur demezdi. Biz niye toprağımızı ekmiyoruz da tok karnına ağaya çalışıyoruz diye düşünmezdi. Tek bir şey düşünür, tek bir şey söylerlerdi. “Allah seni başımızdan eksik etmesi ağam”. Bu ağalık sistemi kaldırılmalı diyenlere önce marabalar karşı çıkardı.
Ya şimdi! Müjdeler olsun emekliye Yüzde 25 zam verdik deniyor, emekliler Allah razı olsun diyor. Yüzde 5’te ben verdim diyor, emekliler Allah seni başımızdan eksik etmesin diyor. Asgari ücrete yüzde 50 zam yaptık diyor, asgari ücretli Allah ömrümün yüzde 50’sini benden alsın sana versin diyor. Ağa razı, maraba razı. Emekli razı, asgari ücretli razı. Bizde bu olanlara karşı geliyoruz. Bize ne oluyorsa!