Tutturmuşlar bir liyakat. Liyakat dediğin bir işi ehline vermektir. Ne yani bizim ülkemizde böyle yapılmıyor mu? Her kurumun başına bu işin ehli kişiler getirilmiyor mu?
Karabük Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanlığına Muhittin Kapanşahin atandı. Beyefendi bir televizyon programında ‘Ben mimarlık eğitimi almış ve mimari bilgiye sahip biri değilim. Ben imam hatip lisesini bitirdikten sonra ilahiyat fakültesi okudum’ dedi. Sen misin diyen. Adamı sosyal medyada linç ettiler. Yok imamdan mimarlık fakültesine dekan mı olurmuş ta. Yok o mimarlıktan ne anlarmış ta. Adam da tuttu istifa etti. Bugüne kadar hiç istifa edeni görmemiştik. Şok olduk. Yahu bunun için istifa mı edili? AFAD’n başkanı istifa etmedi, Kızılayın başkanı istifa etmedi de sana ne oluyor.
Türk Kızılayı İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı kim biliyor musunuz? Binali Yıldırım’ın kardeşi İlhami Yıldırım. Sadece kardeşi mi? Kızı Büşra Bahar Köylübay Başkanvekili, gelini Seda Yıldırım yedek yönetim kurulu üyesi. Sakın bana bunların buraya torpille falan geldiğini söylemeyin. Tabiiki hak ederek, liyakatla geldiler. Binali Yıldırım’ın oturmadığı koltuk kalmadı. O koltuktan indirdiler, bu koltuğa bindirdiler. İn Ali inerim, Bin Ali binerim diye karikatürü bile var. Oğlu ise gemiciklerinle bu vatana hizmet ediyor. Kocaman gemi filosu var. Ne çalışkan bir aile. Bu memlekete hizmet etmek için nasıl da aile boyu çırpınıyorlar. Bakıyorum sosyal medya da bunu da eleştiriyorlar. Yahu hazır böyle hizmet aşkıyla yanan bir aile bulmuşuz daha ne istiyoruz. Bu ailenin etinden, sütünden, tırnağından , yününden yararlanmak lazım. Hükümetimiz de böyle yapıyor.
Türkiye Uzay Ajansı Başkanlığına bizzat cumhurbaşkanı atama yaparak Serdar Hüseyin Yıldırım’ı getirdi. Bu arkadaş bir konferansta çok önemli açıklamalarda bulundu. Uzayın bazı ülkeler tarafından silahlandırıldığını söyledi. Dış güçlerin uzayda çok güçlü bir silah yaptıklarını açıkladı. Bunun projelerini bizzat gördüğünü anlattı. Ve bizim bu durumda çaresiz kaldığımızdan yakındı. Türkiye’nin tank yaparak karşı gelemeyeceğini, önceliğinin tank yapmak değil buna karşı savunma sağlayacak silahlar yapması gerektiğini savundu.
Silah şöyle çalışıyormuş. Uzayda uydulara elektrik direklerine benzer, 10 metre kadar boyunda sert metalden yapılmış ağır çubuklar yerleştirmişler. Bunlardan çok sayıda yerleştirmişler. Bunların içinde patlayıcı falan yokmuş. Ancak uçları sivriymiş. Bu çubukları hedefledikleri ülkeye, uzaydan bir salıyorlarmış, çubuk toprağa çarpınca yerin 5 kilometre kadar derinine saplanıyormuş. Ve orada 7-8 şiddetinde deprem yaratıyormuş. Yaaa. Yahu gülmeyin. Adam projeyi bizzat kendim gördüm diyor. Bunu söyleyen bu ülkenin Uzay Ajansı Başkanı. Şimdi biz bu başkanla aya gideceğiz öyle mi? Sahi biz hani 2023’te aya gidecektik. Hibrit roketimiz hazır mı? Aya gideceklere astronot değil cacabey diyecektik. Cacabeyler hazır mı?
Bu silahı geliştiren ülkeler bunu bildiğimizin farkındalar mı bilmiyorum. Ama bizden kaçmaz. Elektrik direkleri gibi çubuklar yerine neden lazer ışını gibi daha modern silahlar geliştirmemişler anlamadım. Koca koca direkleri uzaya nasıl çıkardılar, onu da anlamadım. Belki de bu kadar kafaları basmadı. Bence Uzay Ajansı başkanımız bunu bir uluslararası konferansta anlatmalı. Biz sizin yaptığınız silahı biliyoruz demeli. Hatta bu silahın nasıl çalıştığını da bir güzel izah etmeli. Adamlar şaşkınlıktan küçük dilini yutmazlarsa iyidir.
Bakın. Kızılay’a işi bilenleri değil, Binali Yıldırım’ın yedi sülalesini doldurduk. Sonra nerede bu Kızılay diye bağırıyoruz? Mahruki gibi, Celal Şengör gibi işin ehil kişiler varken AFAD’ın başına imam hatip lisesi mezunu, ilahiyat fakültesi bitirmiş, tasavvuf konusunda doktora yapmış birini getirdik. Sonra nerede bu AFAD diye bağırıyoruz. Biz imam hatibe karşı değiliz. Ama her şeyin başına da imam hatipli getirilmez ki. Ey AFAD Başkanı. Jeolojiden anlamıyorsun, depremden anlamıyorsun, bu görevi neden kabul ettin. Sana da yazık, bize de yazık değil mi. Beceremedin bari istifa et.
Liyakat olmadığından bu ülkede hiçbir şey doğru gitmiyor. Olmuyor, yürümüyor. Bu imam hatipte ne okulmuş kardeşim. Bitirince her şeyden anlıyorsun. Biz gittik Kepirtepe’de okuduk. İlahiyat okuyacağımıza Ege Üniversitesi’nde kimya okuduk. Nerden bilelim. Bu günleri göremedik işte.