İnsan kalbi kötü davranışlarla kirlenir, her günah kalbe siyah bir nokta bırakır. Bu gerçekler ayet ve hadislerde şöyle anlatılır.
“Kul bir günah işlediğinde kalbinde bir siyah nokta meydana gelir. Eğer o günahtan el çeker, Allah'tan bağışlanmasını diler ve tövbe ederse kalbi cilalanır. Eğer bir daha o günaha dönerse o siyah nokta büyür, öyle ki, bütün kalbi kaplar.”
Yüce Allah Kur’an’da:
-"Hayır! Hayır! Doğrusu onların kazandıkları günahlar birike birike kalplerini kaplayıp karartmıştır"
Kararan kalp, katılaşır, duygusuzlaşır. Doğru- yanlış, hak-batıl ayırımı yapamaz hale gelir. Hakk’a batıl, Batıla hak der. Kişi nefsine ve keyfine göre fetva verir. Doğruyu yaşamadığı için, yaşadıklarını doğru zanneder. Başkalarının yanlışlarını görür, ama kendi hatalarını görmez. Şeytanın emrine girer. Şeytanda kişiye yaptıklarını güzel gösterir.
İlahi rehberimiz Kur’an’ın haber verdiğine göre tövbenin yanı sıra, namaz ibadeti insanı maddi ve manevi kirlerden arındırır. Aynı şekilde oruçta nefsi temizler.
Oruç; sadece yeme, içmeden kesilmek değildir. O işin en kolay tarafıdır. Gıybet, yalan, iftira, riyakârlık, haset, torpil, zulüm, iltimas, rüşvet, haksızlık, kul hakkı yemek, ana babayı, komşuyu üzmek, sözünde durmamak, ihaleye fesat karıştırmak, ahlaksız diziler izlemek, zamanı ve kaynakları israf etmek, çevreyi kirletmek… Gibi kötü davranışlar orucun sevaplarını alıp götürür. Peygamber (as) buyurdular ki:
-"Oruçlu bir kimse yalanı ve yalanla iş yapmayı terk etmezse onun yemesini içmesini terk etmesine Allah’ın hiçbir ihtiyacı yoktur."
Bir gün taksiye bindik gidiyoruz. Taksici memleketin kötü halinden anlatıyor. Hırsızlık, yolsuzluk, iltimas, rüşvet vs. dert yanıyor, ne olacak bu ülkenin hali diyor. Bende:
-Taksicilerden de çok şikâyet var diyorum. Siz de bilhassa turistleri kazıklıyormuşsunuz doğru mu? Taksici: Abi bizimkinden ne olacak, biz 5-10 lira çalıyoruz, adamlar 5-10 milyon çalıyor. Ben de: senin 5-10 liraya gücün yetiyor, ötekinin 5-10 milyona… 5-10 lirayı çalan, imkân bulsa 5-10 milyonu da çalar. Dedim. Şoför yolculuk bitene kadar hiçbir şey konuşmadı.
Kadın karşı komşusunun balkona astığı çamaşırlara bakıp; “pasaklı kadın” çamaşır yıkamasını bile bilmiyor. Dermiş. Bir gün kocasını da aynı şeyi söylemiş. Kocası da karşı balkona bakarken, kendi evinin camlarının kirli olduğunu fark etmiş. Eşine; şu camı sil bakalım demiş. Kadın camı silince karşı balkondaki çamaşırların gayet temiz, pırıl, pırıl yıkandığını görmüşler. Kocası: Hanım; kadının çamaşırları tertemiz, ama bizim camlar kirliymiş gördün mü? Demiş.
Evet, temizliğe kendimizden başlarsak, kendi evimizin önünü süpürürsek, olacak inşallah…