Bu yıl 8 Kasım törenlerinde Atatürk’ün makam aracı diye Lüleburgaz’a getirilmiş bir araç gündeme oturdu. Halkın yoğun ilgisine mazhar olan bu araç, Belediye resmi sayfasında ‘’Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kullandığı makam aracı’’ olarak tanıtıldı.
Öncelikle biraz müze bilgisi olan, biraz tarihi eserler hakkında fikir sahibi olan, böylesi önemli bir aracın Lüleburgaz’a getirilemeyeceğini bilirdi. Herhangi bir karar verici, hele ki bir yerel yönetimin karar vericisi Ulu Önder Atatürk’ün makam aracına bayram seyran diyerek getirip de oturamaz kusura bakmayın. O araçlar yenileme ve bakım dışında Anıtkabir’den asla çıkarılamaz.
Söz konusu araç yurdun her tarafını dolaşan özel günlerde boy gösteren ve oldukça ilgi çeken bir ‘’replika’’ araçtır. Muhtemelen aracı yapan kişi Atatürk’ün gerçek araçlarını Anıtkabir’e giderek görmüş onlardan esinlenmiştir. Aracın orijinal ürünü korumak amacıyla onun yerine kullanılma amacıyla üretildiğini ve bu sayede rağbet gördüğünü düşünüyorum. Keşke ülkemizde bu tür özel araçların üretimi gelişseydi. Söz konusu aracın arka tamponunda yer alan yazının, aracın o günlere ait olduğuna olan inancı ne kadar sağladığını bilmiyorum. Tarihi eser resmi araçlarda öyle yazılar zaten olmaz.
Dünyada pek çok tarihi canlandırma festivalinde, özel kutlama ve anma günlerinde kullanılan tarihi araçlar program içinde yerini alıyor ve bugün için hazırlanıyor. Özellikle savaş sahnelerini canlandıran grupların faaliyetleri beni her zaman heyecanlandırmıştır. Keşke bizde de böyle canlandırma grubu olsa diye hayıflanmama sebep olmuştur.
Bu noktada eklemek isterim ki; Türkiye tarihi canlandırma ve temsiller yapma konusunda çok kötü bir durumdadır. Diziler ve filmlerdeki yanlışlıklardan tutun, böyle özel günlerde doğru cümleleri kullan(a)mamaya kadar her türlü yanlışlık, ülke olarak tek gerçekliğimizdir. Bir ülkede tarihi dönemlerde kullanılan üniformalar, eşyalar ve araçlar ne kadar yanlış olabilirse bizde o kadar yanlış oluyor.
Belediye resmi sayfasında söz konusu araca dair ‘’bir benzeri’’ ibaresinin kullanılmamasındaki maksat gibi tarihe çok hâkimmiş gibi paylaşımlar yapan yerel karar vericilerin ve yerel siyasetçilerin akla zarar ifadeleri de gündeme damga vurdu. Bazı partililer aracın nerede kullanıldığı konusunda fikir beyan ederken, bazıları direkt tarih verdiler. Yahu siz önce etkili siyaset üretin, alternatif olarak milletin karşısına söylemle değil projeyle çıkın. Kentin hangi sorunu hakkında hangi fikri beyan ettiniz bu güne kadar? Çoğunuz arabaya biniyorsunuz ama arabadan bile anlamıyorsunuz. Bunların yanında hiçbir zaman etliye sütlüye karışmayan sadece özel günlerde ortaya çıkan bir kesim var. Bunlar da makam aracı diye tanıtılan aracın önünde gerinerek poz verdiler. Böylece koca bir kentte kimin tarihi bir döneme ne kadar hâkim olduğunu görmüş olduk. İnsan siyasetini yaptığı, söylem olarak kullandığı dönemin gerçekliğinden habersiz olabilirmiş demek ki…
Yerel yönetimlerin tarihi eserlerin tanıtımı konusunda göstermediği özenin yanı sıra Üniformoloji hakkında bilgi sahibi olmadıklarını da söylemeliyim. Yine tören gününde Mareşal üniformasıyla kopya araca oturan şahısların üniforması baştan aşağı yanlıştı. Balmumu heykellerin üstündeki madalyaların takıldığı yer ve kullanılan kalpaklar da yanlıştı. Daha önceki yıllarda meydanda selamlanan Mareşal üniforması giymişlerin üniformaları da manevra kemeri de kemerin takılış şekli de yanlıştı. Yanlışı böylesine övünerek cümle âleme göstermenin maksadını hiçbir zaman anlamadım. Bu sorun sadece bizim ilçede değil, bütün yurt genelinde her an yaşanıyor.
Buradan karar vericilere sesleniyorum; Şayet tarihi canlandırma ve temsiliyet konusunda ciddi çalışmalar yapmak istiyorsanız, Ülkemizde gelişmemiş olan bir bilim dalı olan Üniformolojinin öncülüğünü yapan, başta Türk ordusu olmak üzere tüm dünya ordularında kullanılan üniformaları, üniforma teferruatını ve teçhizatı belgelere dayalı olarak inceleyen ve işini hakkıyla yapan kişiler var. Tanışmanıza vesile olabilirim. Böylece sizler de özel günleri canlandırırken neye dikkat etmeniz gerektiğini öğrenir, özel günlerde en azından Bulgar ve Yunan belediyeleri kadar güzel işler çıkarabilirsiniz ki çıkarmalısınız.
Böylesi bir yanlışlığı doğruymuş gibi haber yapan haber kurumlarını da ciddiyete davet ediyorum. Gerçekten bir haber bir şekilde toplumun müşterek sesi olmaktan uzaksınız. Yazımı noktalarken eleştirimi yönelttiğim herkese Ulu Önder Atatürk’ün tarih hakkındaki bir sözünü ithaf ediyorum;
‘’ Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.’’
Tarihi doğru yazın…