Vali Turan’dan proje sınıfına ziyaret
 İl Genel Meclisi’nden kamping alanına red
Bugün şiddetli yağmur bekleniyor
Paranoya ekibinden  Lüleburgaz’a özel teşekkür
Bu yazı 13 Mayıs 2024, Pazartesi 09:17:54 tarihinde eklendi. 645 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

ÜRETEN TÜRKİYE YANLIŞ YÖNETİLİYOR - Servet Şenyiğit

ÜRETEN TÜRKİYE YANLIŞ YÖNETİLİYOR

 

          Kendi kendine yeten bir Türkiye devralıp yönetenler, bugün ülkeyi tarımda bile dışa bağımlı hale getirdiler. On binlerce dönüm tarım arazisi tarım dışı kaldı. Çiftçi tarımın ana girdileri olan mazot, tohum, gübre, ilaç, enerji ve su fiyatlarına yetişemiyor. Tarlasını nasıl sürecek, ekecek, gübre, ilaç kullanacak ve sulayacak? Samanı da, mercimeği de dışardan alan bir ülke haline getirildik. Cumhuriyet döneminden 1980 yılına kadar, ekonominin tarıma dayalı, nüfusun çoğunluğunun tarım sektöründe istihdam edildiği ve tarımın korumacı politikalarla desteklendiği bir dönem olmuştur.

          1980 yılındaki 24 Ocak kararlarıyla birlikte serbest ekonomiye geçiş süreci başlatılmış ve tarımsal destekleme politikaları da azaltılmıştır. 2000 yılı sonrası bazı tarım reformu çalışmalarıyla birlikte doğrudan gelir desteği ve alan bazlı desteklemeler etkili olmuştur. Alan bazlı destekleme olumlu gibi gözükse de tarıma vurulan bir darbedir. Yalnız ca tapusu var diye parasını alan vatandaş, tarlasını kiraya veriyor. Hem devletten hem de kiralayandan para alıyor. Peki, kiralayan ve eken biçen neden hiçbir şeyden yararlanamıyor? Yukarıda sıraladığım ana girdilerde enflasyonun üzerinde fiyat artışları yaşanırken elde edilen ürün üreticiye hiç para kazandırmıyor.

          İşin doğrusu; destekleme ödemelerinin alan bazlı değil, ürün bazlı olması gerektiğidir. Üreticiler için “daha çok üretmek“ hedefi oluşacak ve üretici üretimi artırmak isteyecektir. Bu da ülke ekonomisi için bir sıçrama yapacaktır. RTE ve hükümetinin hiçbir konuda hedefi ve plan programı olmadığı için tarım da da plansızlık ve programsızlık öne çıkıyor.

          Bu konuyu bir örnekle sürdüreyim. Zeytin ve zeytinyağı üretiminde Avrupa’ nın sayılı ülkelerinden biriyiz. Bizim dışımızda ki birkaç Avrupa ülkesi de zeytinyağında dünya piyasasına hakim. Ege Bölgesi Ziraat Odaları Başkanları, bu yıl zeytinde yüksek rekolte bekliyorlar. 2024’ de 400 bin ton zeytinyağı üretileceğini belirtiyorlar. Ülkemizin yıllık iç tüketimi 100 bin ton. Arta kalan 300 bin tonu sabun mu yapacağız?  RTE ve Hükümet geçen yıl ihracat yasağı getirdi ve halen de geçerli. Ayrıca, üreticiden alınırken fiyatlar düşüyor, market raflarında fiyatlar yükseliyor.

          Avrupa Birliği (AB) İspanya, İtalya ve Yunanistan’ı, kendi üretici ortakları olduğu için koruyor. Türkiye yağı variller içinde ihraç edebiliyor. Kutulu satışlarda Gümrük Birliği (GB) duvarları karşımıza çıkıyor. Tansu Çiller zamanında, Gümrük Birliği anlaşması yapıldığında orada imzalanmış. İşte, RTE ve Hükümetinin plan ve programı yok derken bunları demek istemiştim. AB ile tarım ürünleriyle ilgili kotaların kaldırılması için görüşme yapılması ülke çıkarları açısından zorunluluktur.

          İtalya ve İspanya, zeytinyağı satışında dünya liderleri ve sattıkları yağları yetmediği için dışarıdan yağ alıp satıyorlar. Bizden yağ alamıyorlar. Çünkü satmamız yasak. Böyle devlet mi yönetilir Allah aşkına, tam bir rezalet.           

servetsenyigit@gmail.com 

...

 

Yazdır Paylaş
Diğer Servet Şenyiğit Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek