Ordumuzun değerlerinden; bizim gibi son haddi beklemeyip çok erken denilebilecek yaşta emekli olanlardan, aslında görevinde oldukça başarılı, hâfız olmanın, güzel ses ve muhsin kıraatin ötesinde tüm bunlarla yetinmeyip kendisini daha da geliştirmek adına meslekî gayretleri bulunan, gelen yorumlardan şu an mukaddes topraklarda bulunduğu anlaşılan Murat SİVRİKAYA hocamız, geçtiğimiz günlerde, belki de buradayken yaptığı, makam-mevkî sâhiplerinin düşüş sonrası ahvâli ve de karşılaştıkları durumlarla ilgili, zananlamanın da tabiî sevkiyle hemen akla seçim kaybeden siyâsîleri getiren son paylaşımında şöyle diyordu:
"GURURLANMA İNSANOĞLU!" YÂNİ
Murat SİVRİKAYA: "#KİBİRKÖTÜDÜR???????????????? Koltukta otururken hiç kalkmayacakmış gibi tepeden bakan lâkin koltuk gidince sokakta çay içmeye, selam vermeye dost bulamayan makam sâhipleride tanıdık. Kibir ne kötü bir hastalıktır."
YORUM ÇOK, İSTİSNÂSI YOK
Şu an îtibârıyla bu paylaşıma 103 yorum yapılmış gözüküyor. Çoğu da yapılan paylaşımı destekler ve de örneklerle geliştirir mâhiyette. Hattâ hepsi de diyebiliriz. İşte bunlardan birkaç örnek:
Hacıbey Varol: MURAT HOCAM ÖZELLIKLE EĞİTİM GÖRENLERDE BU GİBİ ÖZELLİKLER VAR. MASA, MAKAM, KALEM, İMZAYLA SEVİMLİ İNSAN OLUNUYOR SANIYORLAR. SENİN AÇİK YÜREKLİ FİKİRLERİNE SAYGILAR. MERHABA EDECEK DOSTLARI YOK. ÇÜNKÜ SEVGİ ÇOK YÜCE BİŞEYDIR...
Ferhat TAŞ: Değerli hocam Rabbim ibadetlerinizi makbul eylesin; haccınız şimdiden mebrur olsun İnşeAllah. İfade ettiğiniz durumu ben il müftülüğünde yaşadım. başka kurumlarda aramaya lüzüm yok, karakter meselesi seninle ben onların mertebesine erişmeyiz. ben istesem künde de atatarım kafa kol da çekerim fakat onların seviyesine inmem vesselam. mübarek beldelere selam olsun dua eder dua bekleriz Selamünaleyküm hocam...
HOCAM; DEĞME KEYİFLERİNE!
Şenol SAYAN: Hocam değme keyiflerine,,, makamın tadını çıkarsınlar,,, öte taraflarını hesaba katmayacak kadar gözleri kör olmuş,,, daha dün efelenenler şimdi rastladığımda bana uyuz kedi gibi iğrenç geliyor,,, Ferhat taş hocamda ifade ettiler,,, dâvâya bunlar daha çok zarar veriyorlar...
ŞİMDİ SELÂM İÇİN ÇENEYE GİRİYORLAR!
Bünyamin DURAK: Aynen katılıyorum bir zaman bankada çalışan biri vardı şimdi selam versin diye adamın çenesine giriyor o zaman feriştah kesiliyordu
TUVÂLETTEN MEMÛRİYETE GEÇİNCE?
Yunus AKSU: Hocam müftülük tuvalet temizleyen kişi ilmuftulugunde memur olunca selam bile vermemek için yön değiştiriyor... Rabbım ıslah eyleye..
KEŞKE OKUSALAR AMA, NE ÇÂRE?
Mahmut İNAN:Ağzına sağlık kardeşim. Keşke makama gelenler bu yorumları okusa da kendilerine çeki düzen verseler...
ONLAR KİBİRLİ DE BİZ NEYİZ?
Mustafa TAŞ: Ne çok makam düşmanı varmış. Sanki o makamdakileri kibre sürükleyen, makamdayken pohpohlayıp şimdi aleyhinde atıp tutan masum mu ?
Adama işi yaptırmmak için rüşveti verip işiniz bitince rüşvet aldı pezevenk diyenler masum mu? Kalbinizi yoklayın... İnsanı insan yoldan çıkarıyorsa siz masum musunuz? Hocam, emeklilikte huzurlu bir hayat diliyorum... Huzurunuzu bozmayın...
Nûri KAHRAMAN: Çok doğru Sn. Murat Bey Hocam; lâkin çoğu defâ bu ve benzeri söylemlerde bulunurken kendimizi bunun dışında tutuyoruz, ya da bizim uyguladığımız başkasının uygulamadığı noktadan atış yapıyoruz. Meselâ namaz kılan kılmayanlara veryansın ediyor, oruç tutan tutmayana. Hâlbu ki hepimizde, eğer samîmiyetle değerlendirirsek bizim yapıyoruz zannettiklerimizin çoğu da yüzeysel. Zaman zaman ihmal de oluyor ki, bu gerçekçi bir taarruz niteliği arz etmiyor.
DEĞERLENDİRME DOĞRU VE DE ÇOK YERİNDE
Burada zikredilen husus doğru. Çok yerinde. Bu noktada fazlasını söyleyebilecek bir realiteyle karşı karşıyayız maalesef. Ne oldu yâni? Hani eseriniz? Ne kimseye ön verdiniz, ne de arkanızdan Fâtiha okutacak bir icraat yaptınız. Hep kasa doldurma peşinde oldunuz. Mîde de bir yere kadar. Gönüllere dokunsaydınız yalnızlığa dûçâr olmazdınız. Bu dünyada olduğu gibi öbür dünyâda da.
BİZLER DE YAPMIYOR MUYUZ?
Fakat; bunu biz dindarlar da çok yapmıyor muyuz? Bu noktada kendimi zaman zaman sorgularım; biz dindarız siz değilsiniz kibri, benim sesim güzel senin ne haddine, ben aşere-takrip okudum, onları muhatap bile almam, biz İmam-Hatipliyiz, siz liseli gibi edâlarımız oldu mu, olmadı mı, ya da hâlâ bu tavrımız devam ediyor mu?
NEZÂKET HANİ, GÖNÜL TERBİYESİ NEREDE?
Bakıyorum da hocam; bir türlü gönül insanı olamadık. Biz siyâsîlere kızıyoruz, kibirli görüyoruz da biz birbirimize ne kadar kardeşâne davranıyoruz, kardeşi bırak, en azından Güzel Allâh'ın garip bir kulu olarak normal bir insana göstermemiz gereken nezâket ve saygıyı birbirimize gösteriyor muyuz?
DİN NASİHAT DERİZ DE; YA TAHAMMÜL?
Bu yoruma bunun için koyulmadım ama, hangimizin birbirimizin ufak bir tashih teşebbüsüne tahammülü var? Peki, bu kibir değil de ne? Samîmî bir müslüman; "bunu söyleyen odun gibi söyledi, niyeti de kötü ama; SÖYLEYENE DEĞİL SÖYLETENE BAK" diyerek karşılayamaz mı söylenenleri?
HELE BİR KILINA DOKUN, ULEMÂLIK GÖR!
Böyle karşılanmamışken tam aksine, bu yöneliş fırsat bilinerek, içindeki hisleri dökmek için veryansına yöneliyor ya da herkes -fırsat bu fırsat- ulemâ kesilip karşısındaki düşmanmış, kendisi de gerek meslekî, gerek ilmî bakımdan herkesten aliyyül'alâ imişçesine karşı püskürtme harekâtına girişmiyor mu?
HERKES ÇAMURA BATMIŞ, BİZ SÜTTEN ÇIKMIŞ!
Peki burda kibir, gurur yok mu? Biz hep başkasında var sayıyoruz; doğrudur ama, bizim de, ben de dâhil kimseden geri kalır yanımız yok. Bunu şunun için yazıyorum ki; ne kadar günah varsa başkalarına isnâd edip, kendimizi sütten çıkmış ak kaşık keyfiyeti ve de; "oooh, ne güzel; bize hiç günâh kalmadı" rahatlığıyla hareket edip te aldanışların en büyüğünü yaşamayalım.
SEYRİMİZ HAYR, MAZHARIMIZ HASENÂT OLSUN
Siz hâfızsınız. Bu noktada söylediklerimizle ilgili en az 10 âyet sıralayabilirsiniz rahatlıkla; sözü daha fazla uzatmayalım; Rabbimiz hepimizin sonunu hayırlı eylesin, cümleye sevdikleriyle berâber Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşmayı intac edecek, bu lutfa mazhariyete medâr olacak bir hayat seyri nasîp eylesin; Âmîn wes'selâm...