ŞEKERDE ÖZELLEŞTİRMEYİ 40 KEZ DÜŞÜNMEMİZ LAZIM

Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, Çorum Şeker Fabrikası'nın 2016-2017 pancar alım kampanyasının açılış töreninde, şeker pancarı üretiminin önemli bir tarımsal girdi, tarım sektörü içerisinde şekerin de stratejik bir ürün olduğu şeklindeki 20 Eylül 2016 tarihli açıklamayı basından öğrendim.
ŞEKERDE ÖZELLEŞTİRMEYİ 40 KEZ DÜŞÜNMEMİZ LAZIM

Açıklamasında, Türkiye'de 2000'li yıllardan itibaren şeker pancarı üretimi konusunda politika değişikliği yapıldığını belirten Ağbal şöyle demiş: "Şeker sektörünün özelleştirilmesi, özelleştirme programında olan birçok şirketin özelleştirilmesinden çok farklı. Yani TÜPRAŞ'ı özelleştirebilirsiniz, orada bir şirket var. Mega bir üretim fabrika ortamı var. Onun altında tarım üreticisi yok. Türk Telekom'u özelleştirebilirsiniz ama iş şeker fabrikalarının özelleştirilmesine geldi mi bu konuyu 40 kere düşünmemiz lazım." Ayrıca, Türkiye'de toplam tarımsal katma değerin içinde farklı ürün çeşitlerinin var olduğunu ve bunlar içerisinde en doğru kompozisyon seçildiğinde tarımsal katma değerin en fazla noktaya taşınabileceğini ifade etmiş.

Sayın Maliye Bakanı çok doğru söylemiş! Yukarıdaki ifadelere ben de katılıyorum. Keşke bakan göreve daha önce getirilebilseydi de yaşanan kayıplar yaşanmasaydı. Her yıl, dünya kadar paramız yabancı çiftçilere gitti. Bu konuda 20 yıldır, özellikle şeker fabrikaları ve hatta tarım temelli üretimlerin kesinlikle özelleştirilmemesi hakkında birçok yazı yazdım. Birçok televizyon kanalında konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulundum. Ne yazık ki ancak şimdilerde birtakım farkındalıklar oluşmaya başladı. Şeker konusunun çok farklı ve önemli bir mesele olduğu mutlaka anlaşılmalıdır. Topraklarımızın, insanımızın ve doğal varlıklarımızın geleceği açısından önemli olan bu meselenin bundan böyle daha doğru şekilde planlanacak olması belirtisi bile heyecan verici olmuştur. 

Uzun yıllardır siyasi çevrelerde iktidara gelen ya da getirilen anlayışlar sonucunda yaşanan çatışmalar ne yazık ki ülkedeki varlıkların yok olmasına ve olumsuzluk yaşanmasına neden olmuştur. Bu, her şeyden önce zaman kaybıdır. Dolayısıyla bu oyunu bozmak zorundayız. ”Aklın yolu birdir ” temelinde hareket ettiğimiz takdirde başaramayacağımız hiçbir şey olamaz! Sanırım bugüne kadar ülkemizdeki olumsuzlukları yaratanlar,  “Fetö“ algısıylabundan böyle temizlenecek gibi gözüküyor. Sebebi ne olursa olsun bu konuda halkımızın menfaatleri doğru şekilde korunmalıdır. 

Şeker sektörünün özelleştirilmesi, özelleştirme programında olan birçok şirketin özelleştirilmesinden çok farklı. Benim de kanaatim bu. Özelleştirme konusunda Şeker-İş Sendikası ile PANKOBİRLİK yöneticileriyle görüşmeler yaptığını anlatan Ağbal, Bakanlık görevine ilk başladığı andan itibaren özelleştirme uygulamaları konusunda kendisiyle görüşlerini ve önerilerini paylaştıklarını ifade ettikten sonra, üretici ve işçiler olmaksızın hiçbir şeye imza atamayacakları değerlendirmesinde bulunmuş. Bu konuda söylemek zorunda olduğum nokta şurası; yıllardır birçok kurumu temsil edenlerin genellikle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduklarını, bazen de iktidarların beklentileri doğrultusunda hareket ettiklerini yaşadık. Sayın Bakan bu konudaki açıklaması ile aklı öne çıkardığı için çok önemli bir farklılık yaratmıştır.

Gelinen noktada “ el çabukluğu maharet” temelinde ülkemize farklı bir külah geçirmenin peşinde olarak değil, samimi olarak ve de kişisel menfaatten uzak bir planlamayla başarılmayacak husus yoktur, olamaz. Sayın Ağbal, süreci, devletin şeker üretiminden çıkıp tamamen piyasada düzenleyici, denetleyici role geçmesini sağlayacak daha doğru bir geçiş planıyla hep birlikte üreteceklerini belirtmiş. Hep birlikte bölümüne kesinlikle katılıyorum. Ama devletin denetleyici tarafı hala muallakta görünüyor! Örneğin, Cargill gibi bir şirketin ülkemizdeki NBŞ ile ilgili olarak %30’lar düzeyinde “meydanı boş buldu” anlayışıyla üretim yapıyor olmasını devletin muktedirsizliğidir diyebilir miyiz?  

Sonuç olarak, Sayın Ağbal’ın şeker fabrikaları hakkında söylemi ve sergilenen yaklaşımı çok önemli. Bizler son yirmi yıldır bunu anlatmaya çalıştık. Bugüne kadar olmadı umuyorum bundan sonra olur. Bu umudun gerçekçi olması için, sürecin, kişisel menfaatler değil toplumsal menfaatler temelinde ilerlenmesi mutlak olarak gerekmektedir.

TOPRAĞINA SAHİP ÇIK!

Hakan Dedeoğlu - Lüleburgaz

 

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Kasım 2024, 19:43 tarihinde yazdırılmıştır.