Mehmet Yargı Sağlığına KavuştuÖzel Medikent Hastanesi’nde, minimal invaziv tekniğiyle bir hastanın sol meme üstü 8 santim kesilerek kalp ameliyatı gerçekleştirildi.
Göğüs ağrısı şikayeti ile Özel Medikent Hastanesi’ne başvuran 82 yaşındaki Mehmet Yargı isimli hastaya ilk müdahale sonrası koroner anjiyografi yapıldı.
Anjiyografi sonucunda koroner bypass ameliyatı olması gerektiği söylenen Varım, Prof. Dr. Turan Ege tarafından ameliyata alındı. Operasyonda Mehmet Yargının göğüs kemiği kesilmeden, sol meme üstünden 8 santimlik kesi ile çalışan kalpte bypass operasyonu gerçekleştirildi. Bu yöntem ile ameliyat sonrasında kısa sürede günlük yaşamına dönen Mehmet Yargı, başta Prof. Dr. Turan Ege ve Anestezi Uzmanı Dr. Ali Söker olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür etti. Ameliyat sonrası takiplerinde sorunu olmadığı anlaşılan Mehmet Yargı, sağlığına kavuşarak taburcu edildi.
Koroner damar hastalığı ve baypas hakkında bilgi veren Ege “Koroner arterler, kalbin etrafını çevreleyen ve kalp kasını besleyen atardamarlardır. Üç ana koroner arter sistemi vardır. Koroner arterler, kalpten çıkan atardamar olan aorttan beslenirler. Koroner Arter Hastalığı (KAH), kalp adalesini besleyen ve “koroner arterler” olarak adlandırılan atardamarların daralma veya tıkanması ile kan akımının kısmi ya da tam kesilmesine bağlı olarak oluşan hastalıklardır. Koroner arter hastalıkları, ülkemizdeki ölüm nedenlerinin ilk sırasında yer almaktadır. Ülkemizde yılda yaklaşık 200 bin kişi, koroner arter hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu hastalığın en önemli özelliği, ileri evrelerde hayatı tehdit edebilen miyokard enfarktüsüne yol açabilmesidir. Koroner arter hastalığı, sıklıkla 40 yaş sonrasında görülür. Erkeklerde kadınlara göre yaklaşık dört kat daha sık görülür. Kadınlarda bulunan östrojen hormonu koruyucudur. Bu nedenle kadınlarda görülme sıklığı bu hormonun azaldığı menapoz sonrası dönemde artar. Erkeklerde en fazla 50-60 yaşları arasında, kadınlarda ise 60-70 yaşları arasında görülür.Bu hastalığa yol açan risk faktörlerinin bilinerek, koruyucu önlemlerin alınması, hastalığın tedavisi kadar, hatta daha da önemlidir. En sık nedeni koroner arterlerin aterosklerozudur yani damar sertliğidir. Özellikle hayvansal gıdalarda bulunan ve fazla miktarda alındığında damar iç yüzeyine yapışan “kolesterol” adlı yağ türü, normalde esnek olan damarlarımızın esnekliğini azaltır ve damar duvarlarında birikerek damar boşluğunu daraltır. Damar duvarındaki bu sertleşme veya damarın tıkanması durumuna “ateroskleroz” denir. Kalbimizin kendi ihtiyacı olan kanı "koroner arter" adı verilen atardamarlar getirir. Bu damarlarda, zaman içinde daralma ve tıkanmalar görülebilir. Bunun sonucunda; kalp yeterince beslenemeyip, görevlerini tam anlamıyla yapamaz hale gelebilir. Bu kişilerde göğüs ağrısı veya kalp krizi riski ortaya çıkar. Bu noktada tıkanan kalp damarlarının yerine yeni damarlatakılması işlemine"Koroner bypass ameliyatı"denir." Kalp damar tıkanıklarında söz konusu olan " Aorta koroner bypass" operasyonudur. Bu operasyon "çalışan" veya "durdurulmuş" kalpte yapılabilir. " Çalışan kalpte bypass" bir dönem yaygın uygulama alanı bulmuştur; ancak günümüzde bazı özel durumlarda tercih edilen bir yöntemdir. Daha yaygın olarak uygulanan "durdurulmuş kalpte bypass" ise, vücuttaki dolaşımın bir akciğer-kalp pompası ile sürdürülüp, kalbi tamamen durdurduktan sonra, kalpteki tıkalı damarlara " bypass" (köprüleme) yapılmasıdır. Bu amaçla, bacak toplardamarı (USM), ön kol arteri (RA), göğüs arteri (İTA), gibi vücuttan alınan damarlar kullanılabilir. Bu damarlardan alınan yeterli uzunluktaki parçalar ile kalpten çıkan büyük damarla (aorta), koroner arterdeki tıkanıklığın ötesindeki damarlara köprüleme yapılarak, bu damarların beslediği kalp krizi bölgelerine yeterli kan akımı sağlanır. Tedavide ilaçlar, by-pass cerrahi ve perkütan müdahale (balon, stent) kullanılmaktadır. Hangi tedavi yönteminin uygulanacağı kararı; yapılan tetkikler sonrasında birçok değişken (hastalıklı damar sayısı, damardaki darlığın derecesi, kalp kasının kasılma gücü, hastanın ilaç tedavisine yanıtı, hastanın yaşı vb) göz önünde bulundurularak, uzman hekimlerce değerlendirilerek verilmektedir. Bu nedenle her hasta için tedavi, o hastanın özel şartlarına göre oluşturulmaktadır. Koroner arter hastalığında kullanılan ilaçlar, koroner arterlerin genişletilerek veya kalbin oksijen ihtiyacının azaltılarak anjina pektoris ataklarının önlenmesine yöneliktir. Ayrıca kanı sulandıran ve pıhtı oluşumunu engelleyen ilaçlar (aspirin vb) enfarktüs geçirme riskini azaltmaktadır. Göğüs ağrısını başlatabilecek efordan 5 dakika önce alınan dil altı damar genişletici ilaçlar, ağrının ortaya çıkmasını engelleyebilir veya mevcut bir ağrı atağını sonlandırabilir. Günümüzün modern ameliyat tekniği ve teknolojisi sayesinde hastalar, açık kalp ameliyatından çok kısa bir süre sonra (yaklaşık 5 gün) hastaneden taburcu olabilirler. Ev içi aktiviteleri ve masa başı iş aktivitelerini rahatlıkla yapabilirler. 4-6 hafta içinde, hiçbir kısıtlama olmadan (araba kullanmak ve cinsel yaşam dahil) normal yaşamlarına dönebilirler. Koroner bypass cerrahisinin uzun dönem sonuçları da başarılıdır. Hastaların büyük bir çoğunluğu; ağrı ve nefes darlığı şikayetlerinin tamamen geçtiği, gerek iş yaşamlarında gerekse özel yaşamlarında performanslarının arttığını ifade etmektedir. Hastaların küçük bir bölümünde ise, 10 yıl veya daha uzun süre içerisinde ameliyat tekrarı gerekebilmektedir. Koroner bypass ameliyatı, nedenleri değil sonuçları ortadan kaldıran bir işlemdir. Hastaların değiştirilebilen risk faktörleri, kontrol altında tutularak tekrar problemlerle karşılaşma olasılıkları azaltılır. Yeni damarların ömrünü uzatmak amacıyla sigara, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, stresli yaşam ve kontrolsüz şeker hastalığı gibi risk faktörlerinin ortadan kaldırılması, uygun diyet ve ilaç tedavisinin önemi büyüktür. Bu önlemler, ameliyatın uzun dönem sonuçlarını iyileştirir ve başarısını artırır” dedi.
Haber Merkezi http://www.hurfikir.com.tr adresinden 13 Ocak 2025, 12:43 tarihinde yazdırılmıştır. |