DEVA Partisi Kırklareli İl Başkanı Engin Turan, ülkemizin ekonomisinin kötü gitmesinin nedeninin ülkeyi yönetenlerin aşırı israf yapması olduğunu belirterek DEVA Partisi’nin 9 maddelik olduğunu söyledi.
Engin Turan açıklamada ülkeye yönetenlere; “Tutarlı, teknik kalitesi yüksek ve güven veren orta vadeli bir program katılımcı bir anlayışla hazırlanmalı ve kararlılıkla uygulanmalı. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, bağımsız ve etkin bir biçimde kullanılmalı. Merkez Bankası rezervlerini güçlendirecek her türlü dış finansman imkanını değerlendirme konusunda azami çaba gösterilmeli. Dövize yapılan, şeffaflıktan uzak, hedeflenen etkileri sağlamakta başarısız müdahaleler derhal durdurulmalı. Tüm bankaları, fayda ve risk analizlerine dayanmadan, piyasa gerçeklerinden uzak parametrelerle kredi vermeye zorlamaktan derhal vazgeçilmeli. Bütçe birliği, bütünlüğü ve disiplini sağlanmalı, mali kurallar hayata geçirilmeli. Tasarruflara yönelik keyfi uygulamalara başvurulmamalı, Merkez Bankası akçeleri harcanmamalıdır. Kamu yatırımları ve Kamu Özel Sektör işbirliği uygulamaları şeffaflığı, katılımcılığı, yerindeliği ve etkinliği esas alan bir anlayışla yürütülmelidir. TÜİK’e güçlü bir bağımsızlık kazandırılmalı ve yayınladığı istatistiklerin kalite ve güvenilirliği en üst düzeye çıkarılmalıdır.” Sözleri ile tavsiyede bulundu.
DEVA Parti Kırklareli İl Başkanı Engin Turan yaptığı açıklamada şunları söyledi; “ Ülkemizin gündeminde olan konular maalesef bizlere mutluluk veren değil tam tersine sıkıntı ve üzüntü veren konulardır. Bunların en başında paramızın yabancı para birimleri karşısında bitmek bilmeyen bir şekilde değer kaybetmeye devam etmesi ve dış politikada yaşadığımız sorunlar gelmektedir. Türkiye döviz açısından çok sıkışmış durumda. Bir yandan Merkez Bankası sürekli para basıyor, Türk Lirası üretiyor ve ancak bütçe açığını öyle karşılıyor. Ama para bastıkça, bunun karşılığında döviz yoksa paranın değeri düşüyor; bunu gördük, yaşadık. Hükümetin öncelikle düzgün bir ekonomik programı ortaya koyması lazım, kurumlarına güveni inşa etmesi lazım. Bugün Merkez Bankamız başta olmak üzere bağımsız kurumların birçoğu maalesef önemli ölçüde kredibilitesini yitirdi. Günlük iç siyaset neyi gerektiriyorsa, bağımsız kurumlar onun talimatı üzerine bağımsız kurumlar teknik olarak doğru olup olmadığına bakamadan talimatı yerine getirmek zorunda kalıyorlar. Kurumlarımızın güvenirliliği de maalesef çok çok aşınmış durumda. Bildiğiniz gibi genel merkezimiz Türk Lirasının değer kaybının nedenleri ve çözüm önerileri ile ilgili 10 maddelik bir açıklama yaptı. Bugün bunu bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum. Tutarlı, teknik kalitesi yüksek ve güven veren orta vadeli bir program katılımcı bir anlayışla hazırlanmalı ve kararlılıkla uygulanmalı. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, bağımsız ve etkin bir biçimde kullanılmalı. Merkez Bankası rezervlerini güçlendirecek her türlü dış finansman imkanını değerlendirme konusunda azami çaba gösterilmeli. Dövize yapılan, şeffaflıktan uzak, hedeflenen etkileri sağlamakta başarısız müdahaleler derhal durdurulmalı. Tüm bankaları, fayda ve risk analizlerine dayanmadan, piyasa gerçeklerinden uzak parametrelerle kredi vermeye zorlamaktan derhal vazgeçilmeli. Bütçe birliği, bütünlüğü ve disiplini sağlanmalı, mali kurallar hayata geçirilmeli. Tasarruflara yönelik keyfi uygulamalara başvurulmamalı, Merkez Bankası akçeleri harcanmamalıdır. Kamu yatırımları ve Kamu Özel Sektör işbirliği uygulamaları şeffaflığı, katılımcılığı, yerindeliği ve etkinliği esas alan bir anlayışla yürütülmelidir. TÜİK’e güçlü bir bağımsızlık kazandırılmalı ve yayınladığı istatistiklerin kalite ve güvenilirliği en üst düzeye çıkarılmalıdır. Tek bir kişinin kararlarına bakılan keyfi yönetim bitmeli kurumsal yönetim anlayışı yönetim süreçlerine hâkim olmalıdır. Diğer sıkıntılı gündem maddemiz ise dış politikada üstesinden gelmemiz gereken sorunlardır. Irak, Suriye, Libya, Yunanistan, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz bu ülkeler ile aramızda konu olan meselelere dahil olan başta ABD olmak üzere diğer ülkelerle ilişkilerimiz maalesef yakın tarihimizin en sorunlu dönemindedir. Bütün bu sorunları görüp kardeş milletimiz Azerbaycan’a saldıran Ermenistan da muhtemelen böyle bir ortamda Türkiye’nin kardeş Azerbaycan’a ez az seviyede destek verebileceğini düşünmektedir. Elbette ki ülkemiz geçmişte olduğu gibi bugün de Azerbaycan’ın yanındadır ama diğer sorunlu gündem maddelerimiz daha az miktarda olsa idi muhtemelen Ermenistan dün yaptıklarına cesaret etmeden önce bir kez daha düşünür ve muhtemelen böyle bir adım atmazdı. Elbette ki Türkiye ve Azerbaycan birlikteliğinin karşısında Ermenistan’ın yapabilecekleri çok az ve sınırlıdır ama özellikle bu kadar çok sorunumuzun olduğu dönemde bir de bu konunun çıkmasını hiç istemezdik. Bu vesile ile Ermeni saldırılarında hayatını kaybetmiş kardeşlerimize Allah’tan rahmet yaralı olanlara da en kısa zamanda sağlıklar dilerim. Türkiye için dış politikada yeni bir vizyon ve stratejiye ihtiyaç olduğu aşikar. Bugün ülke gündemimizi ve milli çıkarlarımızı etkileyen hemen her dış politika konusuna baktığımızda yalnız kalmış, sözünün gücünü kaybetmiş, dış politika alanında kurumsal alt yapısı zayıflamış ve yalnızca silahlı güçle sorun çözmeye çalışan bir Türkiye ile karşılaşıyoruz. Dış politika açısından ateş çemberi bir coğrafyada kritik bir dönemden geçiyoruz. Sahada askerlerimiz ter ve kan döküyor ama meselelerin siyasi-stratejik seviyesinde ve diplomatik boyutta büyük sıkıntılarımız var. Diplomasinin daha güçlü yürütülmesi için ülke içi kutuplaşmanın azaltılması ekonomimizin ve sosyal dokumuzun güçlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’nin ortak değerler ile şekillenen ittifaklarını koruyacağız. Ortak menfaatler üzerinden şekillenen yeni işbirliklerine de açık olmamız gerekiyor. Ülke gündemimizin yanıında il teşkilatımızın gündemini de paylaşmak isterim. Ekim ayı içerisinde Merkez ilçe, Demirköy ve Babaeski ilçelerimizde teşkilatlanmamızı tamamlayıp ilk kongrelerimizi yapmak üzere çalışmaktayız. Bunu takiben partimize ilginin en üst seviyede olduğu Lüleburgaz’ımızda teşkilatlanma, üye kaydı, vatandaşlarımız ile bir araya geleceğimiz etkinliklerin tertiplenmesi üzerine yoğunlaşacağız. Ekim ayı ilk yarısında partimizin Kırklareli il merkezini açacağız. Ekim sonu veya en geç Kasım başında da Lüleburgaz’ımızda da vatandaşlarımız ve partililerimiz ile bir araya geleceğimiz ilçe teşkilat merkezimizi hizmete açmış olacağız. Düşüncelerimizi Lüleburgaz’lı hemşerilerimiz ile paylaşmamıza vesile olan değerli yerel basınımıza partim ve şahsım asında şükranlarımı sunarım.”
Ertan BAYER