“Doğayı koruyamazsak arıları da koruyamayız”

Lüleburgaz’da çevreci kişiliğiyle tanınan Hakan Dedeoğlu, arıların önemine dikkat çekerek, arıların doğal yaşamın dengesi olduğunu, doğaya koruyamazsak, arıları ve dolayısıyla geleceğimizi koruyamayacağımızı belirtti.
“Doğayı koruyamazsak arıları da koruyamayız”  

“Arı, doğal yaşamın dengesidir”

Dünyanın birçok yerinde arı ölümleri yaşandığını belirten Hakan Dedeoğlu, “İnsan başta olmak üzere tüm canlıların hayatları paradan daha önemlidir.

Arılar tüm ihtiyacını doğadan karşılar. Doğayı koruyamazsak, arıyı koruyamayız. Arıyı koruyamazsak geleceğimizi koruyamayız! Tüm dünyada çeşitli sorunlar sonucunda arı ölümleri yaşanmaktadır. Bu noktadan başlayarak bölgemizde arıcılıkla uğraşan başta birlik yöneticilerimizin ve birçok üyemizin bölgemizde yaşanan çevre kirliliğinden olumsuz yönde etkilendiklerini ve zarar gördüklerini düşünüyorum. Yaşanan olaylar sonucunda duyarlılıklarını seslendirmeleri, yaşanılan tüm olumsuzluklar karşısında da halkımızı bilgilendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. 

Bölgemiz de üretilen ve bizlerinde gönül rahatlığıyla tükettiğimiz balların yukarıda belirttiğim olumsuzluklardan etkilenme riski var mıdır?, sorusu önemlidir.

İnsan başta olmak üzere tüm canlıların hayatları paradan daha önemlidir. Dünyada gıda olarak tüketilen maddelerin yaklaşık olarak yüzde 90'ı, 80 bitki türünden elde edilir.  Bu bitki türlerinden en az 60 tanesi arı tarafından döllenme gereksinimi duyar. Bu hesaba göre insan gıdasının üçte biri doğrudan veya dolaylı olarak arı tarafından tozlaşmaya ihtiyaç duyan bitkilerden oluşur.

Ancak çarpık sanayileşmenin, tarımda bilinçsizce kullanılan ilaçların, taşocaklarının ve maden ocaklarının ( özelliklede patlatmalı olanlar ) çevre üzerinde yarattığı olumsuzlukların arı’yı yok ettiğini görmek ve sonuçlarını algılamak zorundayız. Bir arı kolonisi diğer tarımsal üretim dallarında olduğu gibi sürekli bakım istemez. En azından sabah akşam, yem, su, gübre vs istemez.

Bu çerçevede bölgemizde yaşanan tüm sorunları kapsayan biçimde İl Tarım, Hayvancılık, Çevre, Orman, Sağlık ve diğer yetkililerimizin bölgemizde ki gelişmelerle ilgili olarak gerekli ortak çalışmayı yapması gerekmektedir.

Gelişmiş ülkelerde olduğu biçimiyle Planlar uygulanmadığı takdir de taşocağı ve maden ocağı işletme ruhsatlarının verilmemesi, verilmiş olanlarının da en doğru şekilde denetlenmesi gerekmektedir. (Mevzuat gereği, işi bitmiş olan ocak alanlarının tekrar ağaçlandırılması gerekmektedir.)

Rüzgar enerjisine genel anlamda destek vermiş olmamıza rağmen doğru bölgede ve noktada yapılmadığında çevresine yarar değil zarar vermektedir.  Arılar başta olmak üzere tüm uçarlar bundan olumsuz yönde etkilenen canlılardandır.

Yıldız dağları (Istranca ) yoğun taş ve maden ocaklarıyla değil, “ Yıldız Bal ” ya da “ Demirköy çileği ” ve de birçok doğal ürünlerin üretildiği projelerin uygulandığı bölge olarak anılmalıdır.

Sonuç olarak; doğaya, doğallığını kaybettirdiğimizde onu tekrar eski haline döndürmemiz mümkün değildir! Arı demek, Toprak ve üzerin de yetişen bitki çeşitliliği demektir. Su kaynaklarının, derelerin ve su havzalarının temiz olması demektir. Biyolojik çeşitliliğin korunması soluduğumuz Havanın temiz olması demektir.  Bunları tekrar kazanmamız için para, pul yetmez!” diye konuştu.

Buğra KAYA

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 23 Ekim 2024, 01:30 tarihinde yazdırılmıştır.