1-ÇALIŞMA YAŞAMINDA ORMAN KANUNLARI-SERBÜLENT AVCI

2-ÖLÜM UYKUSU Bu hafta ki yazımı iki başlık altında yazmak istedim çünkü Dünya'da ve Ülkemiz'de gündem o kadar hızlı değişiyor ki bu durumu bir başlık altına sığdırmak ve daraltmak istemedim.
1-ÇALIŞMA YAŞAMINDA ORMAN KANUNLARI-SERBÜLENT AVCI  

Sevgili yoldaşlar, çeşitli sektörlerden işçilerin pandemi sürecinde yaşadığı sorunlara baktığımızda işçi sınıfını bekleyen tehlike apaçık görünüyor. Orman kanunları ile yönetilmeye doğru son sürat gidiliyor.

Siyasî iktidar uzun zamandır kıdem tazminatını kaldırmak, esnek ve güvencesiz çalıştırma biçimini daha da yaygınlaştırmak istiyor. İktidar, salgın sürecinde aradığı fırsatı yakalamış oldu.

Korona Virüs salgınıyla kapitalist sömürü sisteminin bağrında büyüyen krizin üzeri örtülürken, salgın hak gasplarının da bahanesi olarak kullanılıyor.

Siyasî iktidar, sermaye sınıfının krizi hasarsız atlatmasını sağlamak istiyor.

Bu yüzden de krizin ve salgının faturası işçilere, emekcilere kesiliyor.

Geçen sene Mart ayından bu yana çok yönlü hak gaspları hayata geçirdi. Patronların inisiyatifinde ücretsiz izin ve kısa çalışma uygulamalarına geçildi, kayıt dışı işçi çalıştıran patronlar ödüllendirildi, hem yasal olarak hemde fiilen patronların saldırılarının önü açıldı.

İktidarın uygulamaları patronların önünü açtı, tüm sektörlerde acımasız bir saldırı başlatıldı. Dahası patronlar yeni düzenlemelerde ki yasal boşlukları da kendi kanunlarını hayata geçirerek dolduruyor.

Pek çok işçi yaşanan hak gasplarının pandemi süreciyle ve geçici olduğu algısı taşısada gerçek öyle değildir.

Fiili saldırılara ve yasal düzenlemelere baktığımızda, iktidarın çalışma yaşamına dönük köklü bir düzenlemeye gittiği hemen anlaşılır.

Bütün bunların engellenmesi topyekün bir birliktelik ve güçlü bir hareket ile engellenebilir.

 

ÖLÜM UYKUSU

 

Sevgili yoldaşlar, üstte dedik ya topyekün birliktelik diye işte bir örneği

Takip ettiğim bir sitede şöyle bir yazı yazıyordu

Yeryüzünün en büyük grevi 'tarihin sonunda' gerçekleşiyor.

Detayına baktığımızda, her şeyin bittiği, tarihin sona erdiği söylenen bir devirde, yeryüzünün tanıklık ettiği en büyük işçi direnişi gerçekleşiyor.

Hindistan'da tam 250 milyon çalışan greve çıktı ve sokaklara indi.

 

Bu haber başka hiç bir ulusal yazılı yada görsel medya da gösterilmedi, ama şunu belirtmek isterim ki sadece Hindistan'da değil dünyanın bir çok ülkesinde işçiler hareketleniyor.

Peki bizim ülkemiz'de durum nasıl ?

Durum şu Türkiye'de  işçiler, emekliler, çiftçiler, esnaf kısaca ülkenin tamamı ÖLÜM UYKUSUN'DA

Muhalefet genelde bu duruma tepki verirken yerel siyasette de yönetimler virüsü bahane ederek parti binasını kapattılar.

Sâha'da olmaları gereken bir dönemdi.

Miras yemeye devam ediyorlar,  umarım bir daha ki seçimler de zemine çakılmazlar.

Bir sıcak konu da asgari ücret

Nedir asgari ücret : diplomasız ve vasıfsız işçilere verilen en alt ücrettir, ama bu ücret asla açlık sınırında olmamalı.

Sevgili yoldaşlarım, ülkemizde çalışanların % 43'ü bu belirlenen sefalet ücreti ile çalıştırılıyor. Akp bu % 43'lük kesimi açlık sınırında olan 2.825 tl 90 kuruşa mahkum etti, verilen 500 tl civarında ki zammı'da işçilere bir lütufmuş gibi göstermeye çalışıyorlar. Halbuki kendileri 500 tl'yi bir gece yemeğinde garsonlara bahşiş olarak bırakıyorlar.

Ne diyor bir şiirin de  şair Nihat Behram

HAYKIR ACINI EY HALK

BAŞ EĞME HAYKIR

EY HALK, PARÇALA ŞU NANKÖR SUSKUNLUĞUNU

BAŞ KALDIR ARTIK

Sol kolun ve yumruğun havaya kalktığı aydınlık güzel günlerde görüşmek umudu ile

Dostça kalın..

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Ekim 2024, 20:42 tarihinde yazdırılmıştır.