Özkan: Yaşama sahip çıkalım ve dünyayı tersine çevirelim

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Kırklareli İl Temsilcisi Dr. Erol Özkan Halkımıza ve tüm insanlara, kendisi ile ve doğa ile barışık, insanca yaşanabilir bir çevrede güzel gelecekler diliyorum” .
Özkan: Yaşama sahip çıkalım ve dünyayı tersine çevirelim
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Kırklareli İl Temsilcisi Dr. Erol Özkan yaptığı açıklamada  “Yaşama sahip çıkalım ve dünyayı tersine çevirelim” dedi.
Özkan yaptığı açıklama şöyle konuştu “Bilindiği gibi 5 Haziran tüm dünyada ‘‘Çevre Günü‘‘ olarak kutlanmakta, çevre sorunsalı değişik kesimlerce değişik yaklaşımlarla ele alınarak değerlendirilmektedir. Bugün, tüm dünyada yoğun olarak yaşanan çevre sorunlarının esasını, teknolojinin insan ve doğa yararına kullanılmamasına dayalı, rant ekonomisi ve tüketim çılgınlığına dayanan, daha fazla kar olgusuyla, hızlı ve çarpık sanayileşme amacıyla kaynakların bir üretim unsuru olarak görülmesine bağlamak yanlış olmaz. Günümüzde insan ve doğanın, ekonomiye bağlı kılınması sonucu olarak, bu anlayışa göre biçimlenen dünyada, insanın doğaya ve kendisine yabancılaşması da ortaya çıkmıştır. Çevre sorunsalını, var olan üretim-tüketim ilişkilerinde, sistemin kendi işleyişi sonucu olarak görmek gerekir. Bugün dünya nüfusunu 100 kişi kabul edersek, üretilen gıda ise 110 kişiyi besleyecek düzeydedir. Bu gerçeklik bile, çevre ile ilgili sorunların özünün, daha fazla kar elde etmek için, insanların açlığına ve ölümüne, doğanın acımasızca sömürülmesine aldırış etmeyen evrensel soygun sisteminde, kapitalist- emperyalist üretim-tüketim ilişkilerinde aramak gerektiğinin göstergesidir. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını insanın en doğal hakkı gören, önce insan, önce insanca yaşam hakkı ve yaşanabilir bir çevre için sorunun ana kaynağı olan mevcut kapitalist-emperyalist sistemin uygulamalarına karşı çıkılmak zorundadır. Doğa ile uyumlu insanca bir yaşam ancak doğal kaynakların, bilimin ve dolayısıyla teknolojinin toplum yararına kullanılması ile olanaklı olabilir. Çevre ve insan sağlığını giderek daha fazla tehdit eden iklim değişiklikleri, ozon tabakasının incelmesi, buzulların erimesi, biyolojik çeşitliliğin azalması, ormanların tahrip edilmesi, içilebilir nitelikteki suyun azalması, tarım alanlarının talan edilerek sanayi alanlarına dönüştürülmesi v.b. gibi küresel sorunlar gelişmiş ülkelerin bitmek tükenmek bitmeyen daha fazla kar olgusuna dayalı faaliyetleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Tüm bunlara rağmen gelişmiş ülkeler, geliştirdikleri politikalarla, kendileri için çevre sorununu, az gelişmiş ülkelere kaydırmaktadır. Özellikle en çok çevreyi kirleten tekstil, demir-çelik, toprak ve kağıt sanayi üretimi gibi faaliyetleri az gelişmiş ülkelere yaptırmaktadırlar ve son üründe dış alımını yapmaktadırlar. Ayrıca bu ülkeler,  zehirli-tehlikeli atıkları kendi ülkeleri dışına taşımaktadırlar. Bölgemizde ise. Ergene nehrindeki kirlilik sorunu hala çözüm bekliyor. Ayrıca Yıldız (Istranca) dağlarında açılmasına izin verilen çok sayıdaki taş ocağı su kaynakları ve ekosistem üzerinde çok önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Bu günlere nasıl gelindiğini doğru anlamak için, gelişmiş ülke politikalarını ve çok uluslu dev şirketlerin faaliyetlerini, ayrıca bunların az gelişmiş ülkelerdeki işbirlikçilerinin ilişkilerinin doğru değerlendirilmesinin sorunun açıklığa kavuşması açısından  zorunlu olduğuna inanıyorum. Unutmayalım ki, Türkiye, her alanda kendine yeterliliği sağlamak ve sürdürmek zorundadır. Bu açıdan da doğaya ve insana saygılı, mevcut siyasi ve ekonomik bağımlılık ilişkilerini kırarak, doğa ve çevre değerlerini miras kabul ederek, yaşanabilir bir gelecek için ivedilikle doğru çözümler üretmek ve uygulamaya koymak zorundadır. Bu geleceğimiz için, özellikle de gelecekteki çocuklarımız ve torunlarımız için gözardı edilemez sorumluluğumuzdur.           
http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Ekim 2024, 21:33 tarihinde yazdırılmıştır.