DARBELER YALANLA BAŞLAR, TALANLA BİTER

Yazar -

DARBELER YALANLA BAŞLAR, TALANLA BİTER

Yarın 27 Mayıs 1960 darbesinin 55’inci yıldönümüdür. Darbeye katılan subaylardan Alparslan Türkeş hatıralarında anlatıyordu. 27 Mayıs sabahı ihtilal bildirisini okuduktan sonra yanına bir manga asker alıp doğruca Et Balık Kurumu’nun Zeytinburnu’ndaki buzhane depolarını basmış. Maksat “öldürülüp kıymaya katıldığı” söylenen üniversite talebelerinin cesetlerini yakalayacak. Ortalığı arıyor, tarıyor ne ceset var ne de herhangi bir kalıntı. Yalan ve iftira olduğunu anlıyor. Ellerini beline koyuyor. Burnundan şöyle derin bir soluk alıp veriyor ve mırıldanıyor. “O… çocukları bizi kandırdılar.” Rahmetli Türkeş uyanık adamdı. Daha ilk saatlerde kendilerinin kandırıldığını anlıyor. Ya hiçbir zaman anlamayanlar? Ya hiçbir zaman uyanamayıp kendilerini kahraman “vatan kurtaran arslan” sananlar? Darbecilerin çoğu böyledirler. “Vatan elden gidiyordu geldik kurtardık” zannederler.

Hani İsmet İnönü diyordu ya “Şartlar tamam olduğundan darbe meşru olur.” Bütün mesele “şartları tamam etmektedir.” Onu da yabancı ajanlar ve iş birliğindeki mason çeteleri yerine getirir. Mesela. 27 Mayıs 1960 darbesinde ortalığı hazırlayan Masonlar, onlara ait basın ve Masonların en etkili olduğu parti CHP tam bir işbirliğiyle olmuştur. Yabancı istihbaratlarla Masonlar yalan ve iftiraları tespit edip piyasaya sürmüşler. Mason gazeteleriyle CHP örgütleri de bu iftiraların ülkenin her yerine yayılmasını sağlamışlardır. Ortalıkta o kadar yalan ve iftira dolaşmaya başlamış ki namuslu olanlar bu iftiraların altında adeta ezilmişlerdir. O gün Demokrat Parti ileri gelenlerine atılan iftiraların başlıcaları şunlardı. “Fatih Rüştü Zorlu’nun altından arabaları var. Attığı her imzadan yüzde on alıyor. Üniversite talebeleri öldürülüp taş bağlanarak saray burnundan denize atılıyor. Bazıları yol yapımında asfaltın altına gömülüyor. Bazı talebeler Et Balık Kurumu’nda kıyılıp kıymaya katılıyor. Menderes’i on iki (12) uçak dolusu altınla yurtdışına kaçarken yakaladık.”

 O günlerde medyaya hakim olan Siyonist masonlar bu yalanları her gün manşetlerinden veriyorlardı. Bir çok saftirikte bunlara inanmıştı. Sonuç ne oldu? Darbe oldu. Menderes ve iki bakanı idam edildi. İdamdan daha beter işkenceler gördüler. Ama söylenenler hepsi de yalan çıktı. Ne çare ki ülkede talan edildi.

Şimdi de aynı yalanları tekrar etmiyorlar mı? Aynı adamlar. Aynı yalanlar. Aynı planlar. Ulan kahpeler! Biz size inanır mıyız? Ben Cumhurbaşkanını herkesin tanıdığı kadar tanırım. Yani medyadan. Diğer yolsuzluk isnat edilen bakanları da tanımam. Rıza Zarraf’ı da tanımam. Ama Siyonist’i, masonu ve onlara uşak olanları çok iyi tanırım. Bir buçuk asırdır bu milletin başına ne geldiyse hep onlardan kaynaklandı. Ulan o namussuzlara daha da mı inanacağım? Nerede Siyonist var, orada yalan var, plan var, kumpas var, darbe var. Siyonist’e uşak olanlara duyurulur. Ülkemizi Siyonist çetelere peşkeş çekmekten artık vazgeçsinler. Bu kaçıncı yahu. Saygılarımla.     

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 21 Eylül 2024, 06:17 tarihinde yazdırılmıştır.