LÜLEBURGAZ’DA ALTYAPIYazar - Özgür KayaÜlkemizde yağan her şiddetli yağmurdan sonra altyapı tartışmaları başlar. Altyapı konusu her açıldığında ise ilk akla gelen 2009 yılında 31 vatandaşımızın hayatını kaybettiği İstanbul’daki Sel felaketi ve AKP yöneticilerinin açıklamalarıdır. O kadar can ve mal kaybının yaşandığı sel felaketinde AKP’li yöneticiler İstanbul halkını suçlamışlardı. Yöneticilere göre; Sel Felaketi Allah’tan gelen bir doğal afetti ve can kaybının sorumlusu da dere yatağına bina yapan vatandaşlardı. Yağış miktarını hesaplamak, imara alan açmak ve bu imara açılan alanlarda altyapı çalışmalarını yapmak belediyenin görevi değilmiş gibi yapılan bu açıklamalar da, suçlu vatandaştı.
Son yağmurlardan sonra da benzer bir altyapı tartışması Lüleburgaz’da da başlamış gözüküyor. Bu tartışmanın Lüleburgaz’a faydalı olabilmesi için, önce şunu kabul etmemiz gerekir: Altyapının sorumluluğu doğrudan doğruya idareye (yönetime) aittir, altyapı sorunlarının ve sonuçlarının suçlusu Lüleburgaz halkı olamaz.
Lüleburgaz’da Ahmet Sezal Özbek’in belediye başkanlığından (DYP) bu yana kapsamlı bir altyapı çalışması yapılmadığı da acı bir gerçektir. Yıllar önce 50.000 kişilik nüfusa göre yapılan altyapının nüfusu 150.000’e ulaşmış Lüleburgaz’a yeterli olmayacağı ortadadır. Yıllardır biriken bu sorunun çözümü için; acilen ve topyekûn bir yenilenmeye ihtiyaç vardır. Altyapı çalışmaları, Lüleburgaz’daki birkaç mahallenin (5 semt şeklinde) birlikte planlanması ile mümkündür.
1-İstasyon Caddesi altı 2- Pınarhisar yolu altı 3- Emrullah Efendi Caddesi– E-5’den Burgaz çıkışı arası 4- İstasyon – Büklüm Caddesi arası 5- Yeni yerleşim mahalleleri
Yapılacak altyapı çalışmaları da 2 farklı şekilde planlanabilir. Bunlar ya 2 yıllık kısa dönem-yoğun çalışmalı (bol çamurlu), ya da 10 yıllık uzun dönem- düşük tempo (az çamurlu) plandır.
Altyapının 100 yıl geriye dönülmeyecek şekilde, içme suyu, atık su, elektrik ve bilişim gibi tüm altyapı şebekelerinin içinden geçeceği boyuttaki tünel-kanal sistemi ile yapılması gerekir. Anlatmak istediğimiz sistem, filmlerde gördüğünüz, tüm modern dünya şehirlerinin sahip olduğu kanal sistemidir. (Aslında Lüleburgaz’da nerdeyse 2.000 yıl önce yapılmış Roma devrinden kalmış, içinden insan geçebilecek boyuttaki altyapı şebekesinin varlığını ve bunun kalıntılarının hala şehrimizde olduğunu da bilinmektedir. Hatta Lüleburgaz’daki SUYOLCU soy isimleri de buralarda görev yapan kişilerden gelir.)
Altyapı çalışması başlamadan önce, imar planları tekrar gözden geçirilmeli, yıllardır ihmal edilmiş bu sorunun bütçeye getireceği ağır yük - belediyenin diğer faaliyetlerden yapacağı kesintilerde - halka iyi anlatılmalı ve siyasi sorunlara sebep olmaması için şehrin tüm kamuoyu önderleriyle birlikte ortak bir vizyon ve proje oluşturulmalıdır.
Kısacası, Lüleburgaz Altyapısının problemi kanalların tıkanması değil, kanalların yetersiz olmasıdır. Maalesef Lüleburgaz’daki altyapının derinliği ve genişliği yetersizdir. Kanalların atılan sigara izmaritlerinden, çöplerden ve kuru yapraklardan tıkandığını düşünmekte gerçek sorunu görmemektir. Tıp dilinde anlatırsak; Lüleburgaz’daki altyapı 5 yaşında bir çocuğun damar sistemine benzer ve bu sistemin 25 yaşındaki bir insanın ihtiyaçlarını karşılama şansı yoktur. İngiltere-Hollanda- Almanya’da Türkiye’nin 5 ila 7 katı miktarda yağan yağmurlara rağmen altyapı da sıkıntının neden yaşanmadığını, neden bu şehirlerde SEL BASKINI ve SU BASKINI olmadığı iyi araştırmalıdır.
Eğer Lüleburgaz’da bu köklü ve geniş çaplı altyapı çalışması yapılmaz ise her yağmurdan sonra halkın muhalefeti daha da büyüyecektir. Altyapının suçunu Halka yüklemeye çalışmanın da hiç kimseye ve hiçbir şeye faydası olmayacaktır.
Avrupalı ve çağdaş olmak için, altyapının da Avrupa seviyesinde olması gerekir.
Selam ederim.
http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Kasım 2024, 07:13 tarihinde yazdırılmıştır. |