SOSYAL VİRÜS: IRKÇILIKYazar - Özgür KayaGünümüzde modern toplumlar, ayırımcılık ve bölücülükle mücadele etmeye çalışırken, ayrımcılığın en karanlık yanı olan Irkçılık, çirkin yüzünü A.B.D.’de gösterdi. Amerika’da siyahî bir vatandaşın, polis şiddetiyle hayatını kaybetmesi sonrası başlayan protesto gösterileri dalga- dalga tüm dünyaya yayılmaya başladı. İngiltere, Almanya, Hollanda gibi gelişmiş ülkelerde sıçrayan Irkçılık karşıtı gösteriler çığ gibi büyüyor. Gelişmiş tüm toplumlar, bu tehlikeli toplumsal virüse karşı harekete geçerken, toplumların bu virüsle nasıl ve ne kadar mücadele edeceği de dünyanın geleceğini şekillendirecektir. Bizde bu yazımızda dünya da ve ülkemizdeki ayrımcı ve ırkçı söylemlere değineceğiz:
Dünya tarihinde ırkçılık söylemleri, imparatorluklar dönemi sonrası, Kapitalizmin gelişmesiyle ortaya çıkmaya başladı. Her bölge de ırkçılık söylemi, rekabette geri kalan, kültür, sanat ve siyaset üretemeyen, miras kaynaklı sermaye sahibi olan ve rantla beslenen ‘’lümpen’’ yerel burjuvazi tarafından yaratıldı. Rekabette geride kalan yerel egemenler (lümpen burjuvazi) hâkim oldukları pazarları kaybetme endişesiyle karşılaştıkça, kendi pazarlarını ve piyasalarını korumak için bu söylemi kullandı ve geliştirdiler.
Lümpen burjuvazi, dünyanın her yerinde, o bölgedeki en geniş insan gruplarının etnik, dinsel ve mezhepsel kimliklerini, kendi çıkarlarını korumakta bir araç olarak kullanır. Milliyetçilik, vatanseverlik ve dinsel inanç gibi geniş toplum kesimlerinde destek bulan fikirleri çarpıtıp kullanarak kendilerine siyasi alan açmaya çalışır. Etkili oldukları bölgelerde, farklı ve yeni ayrımcılık ve ırkçılık modellerini tetikleyerek toplumsal bölünmenin de fitilini ateşler.
Fikirsel altyapısı olmayan ve hiçbir proje önermeyen ayrımcı/bölücü ve ırkçı söylemler, her siyasi ve sosyal örgütlenmede görülebilir. Bazen demokratik, bazen milliyetçi, bazen Hıristiyan-Demokrat, hatta bazen İşçi Partisi gibi isimlerin (Alman Nazileri) arkasına saklanır. Demokratik derken bölünmeye, devletçi görünürken ulus-devletin parçalanmasına, milliyetçiymiş gibi görünürken de milletlerin dağılmasına sebep olur. Lümpen burjuvazi ve onun söylemi olan Irkçılık, farklı fikirleri, kültürleri, düşünceleri ve bakış açılarını yok ederek toplumsal gelişmenin ve ilerlemenin de önünü kapatmaktadır.
Solcular da, toplumsal barışı tehdit ettiği, ilerlemeyi durdurduğu ve toplumda bölünmeye sebep olduğu için ırkçı söylemlere karşı çıkarlar. Devletlerin ve milletlerin gücünü ırkçılıkla ve dolayısıyla gericilikle ne kadar mücadele ettiği ölçerler. Solcular, her türlü ırkçılığa, ayrımcılığa ve bölücülüğe karşı çıkarak, doğarken kazanılanları değil, yaşarken başarılanları desteklerler.
Bugün Amerika’da, " Beyaz, Yerli, Milli, Hıristiyan, ve babadan zengin’’ Donald Trump’un (‘’yerel-lümpen’’ burjuvazinin desteğiyle), Başkan seçilmesinden sonra ırkçılık ve ayrımcılığın yükselmesi tesadüf değildir. Amerika ve Avrupa toplumlarının ilerici kesimleride, bu virüsle mücadele edeceğini, Irkçılık ve ayrımcılığa izin vermeyeceğini ‘’NEFES ALAMIYORUM’’ diyerek sokakları ve meydanları doldurarak göstermektedir.
Peki, Türkiye’nin büyük çoğunluğu, Amerika’daki bu ırkçılık karşıtı protesto eylemlerini desteklerken, kendi bünyesindeki bu virüsün ne kadar farkındadır?
Amerika’daki ırkçılık ve ayrımcılık için yazdığımız bu yazıyı okurken, Çuvaldızı Amerika’ya, iğneyi kendimize batırmaya cesaret edebiliyor muyuz?
Hangimiz ben hiç AYRIMCILIK YAPMADIM diyebiliyor?
Hangimiz ‘’YERLİ-MİLLİ’’, ’’BİZDEN-YABANCI’’,‘’BURALI-GELME’’ söylemlerine karşı çıkabiliyor?
Hangimiz ROMANLARIN-ALEVİLERİN-KÜRTLERİN-ERMENİLERİN dışlanmasına karşı çıkıyor?
Hangimiz ‘’İŞÇİLERİN-KÖYLÜLERİN-YOKSULLARIN-KADINLARIN’’ aşağılanmasına itiraz ediyor?
Hangimiz ‘’BULGAR-MUHACİR-POMAK-GACAL’’ diyenlere DUR diyoruz?
Ya da hangi siyasetçi KOLTUK-MAKAM ve OY KAYGISI gütmeden AYRIMCILIK ve BÖLÜCÜLÜKLE mücadele ediyor?
Sözün özü; dili, dini, rengi ne olursa olsun, insanlar sadece İYİ ve KÖTÜ İNSANLAR diye ikiye ayrılırlar ve bunun kaynağı da VİCDAN’DIR. Bunun dışındaki her türlü ayırımcılık-bölücülük ve ırkçılık topluma karşı işlenmiş hafif yâda ağır suçlardır. Dünyanın her yerinde bu toplumsal suçlarla mücadelenin öncüleri aydınlar, vatanseverler ve ilericilerdir. Topluma karşı işlenen bu suçlara karşı çıkarak mücadele eden devletler ve milletler, ilerlemeye ve kalkınmaya devam edecektir.
Selam ederim. http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 08:34 tarihinde yazdırılmıştır. |