ANAYASA TAHLİLLERİ-2Yazar - Doğukan Önal
ANAYASA TAHLİLLERİ-2
1921 VE 1924 ANAYASASI ELE ALINMALI
ADALET BATIDA DEĞİL BİZATİHİ ÖZÜMÜZDEDİR!
Değerli okurlarım,
Bu yazıyı kaleme alır iken Koronavirüs tanısı ile karantinada olmak sureti ile çalışmalarıma devam ediyorum. Beni arayıp, mesaj atıp geçmiş olsun dileklerini ileten tüm büyüklerime, dostlarıma, kardeşlerime en kalbi duygularım ile şükran ve muhabbetlerimi sunuyorum.
Uluslararası ilişkiler disiplininin ortaya çıktığı 1648 tarihli Westphalia anlaşması ile başlayan batının kendisini toparlama sürecinde geri kalmamızın bedelini bugün henüz ödüyoruz. ABD kuruluşunda bize 20 yıl boyunca vergi vermiş bir devlet iken bugün süper güç mertebesinde tüm dünyaya tabiri caiz ise racon kesiyorsa ve bunu bizim bıraktığımız boşluk ile beraber genellikle İslam dünyasında yapıyorsa kendimize bir sormamız lazım; Biz yeni bir yüzyıla girerken yine meydanı boş mu bırakacağız? Ben ve benim yaş grubumu nasıl bir dünya bekliyor? Sizin evlatlarınızı torunlarınızı nasıl bir Türkiye bekliyor?
Biz güçlü bir Türkiye bekliyoruz. Ama biliyoruz ki; Güç ancak ve ancak toplumsal adalet ve barışın sağlanması ile oluşur. Özgürlüklerin teminat altına alınması ile oluşur. Bir ideal birliği ile oluşur. Bugün bu noktada sorumluluk almak hepimizin görevidir. Mevcut anayasa ile bu bahsettiğim olguları elde etmemiz adeta imkansız duruyor. Buda Türkiye’nin belli meseleler etrafında vakit kaybetmesini sağlıyor. Bu kayıp ekonomiden tutun da dış politikaya kadar her cepheyi etkiliyor. Lakin artık dünya sisteminin değişmeye başladığı dönemde, gücün ve sermayenin Batıdan Asya’ya kaydığı hengamda bizim tek bir saniyelik vakit kaybetme lüksümüz yoktur. Türkiye’nin acilen yeni ve zamanımıza uygun bir anayasa ile toplumsal barışı sağlayıp, bir devlet politikası olarak hedef ve ideal belirlemesi gerekiyor.
İnanın ki anayasanın toplumsal bir mutabakat ile yenilenmesi birçok problemimizin çözümünü gerçekleştirecektir, en başta da ekonomi problemi olmak üzere. Zira toplumsal huzursuzluğun olduğu yerde, zamanının gerisinde bir anayasa ile siz ne yatırımcıyı buraya çekebilirsiniz, nede savaş verdiğiniz cephelerde başarılı olabilirsiniz zira hali hazırda anayasanız bir darbe anayasasıdır.
Bu sebeple yeni anayasa bana göre en öncelikli husustur ancak gelişecek süreçte milli, yerli ve tarihi değerlerimize uygun bir anayasa ile yola devam etmeliyiz.
Batı özü itibari ile barbardır. Bu yüzden adaletide, kanunları da, yasaları da özgürlük kavramı da sakattır.
Özgürlük arayanlar Magna Cartaya değil, Hz. Peygamberin ihsanı ile buyurulan Medine sözleşmesine baksın. İlk insan hakları sözleşmesidir. Ve bu dönemde sadece Medine’nin %20’si Müslümandır. Gayr-ı Müslim bile gider hakkını aramak için Hz. Peygamberi hakem ister. Kadın haklarını arayan BM’ye değil veda hutbesine baksın, toplumsal gelir eşitliğini zekat hükmüne baksın.
Hülasası; Yeni anayasamız inancımızın da bazı hükümlerini ihtiva etsin. Zira dünyada ki hiçbir beşeri sistem adaleti tamamı ile temin edecek güçte değildir. Toplumsal adalet ancak ve ancak inancımızın esasları ile sağlanabilecektir, dünya buna gebedir. Biz tam 623 yıl bu esaslar ile dünyada adaleti sağladık, yine sağlarız. Ama her konuda önce içimizde adaleti sağlamak durumundayız.
1921 ve 1924 anayasası yukarıda bahsettiğim minval üzere hazırlanmıştır, tarihi geleneklerimize ve inancımıza uygun şekilde kabul edilmiştir. Bugün yeni anayasamızda da tıpkı bu anayasalarda ki gibi inancımızın, yeni döneme uygun özgürlükler ve kapsayıcılık ile ele alınması ve anayasada teminat altına alınması en Türk milletinin en tabi beklentisidir. Umut ediyorum ki yeni anayasamızda yeni ihtiyaçları karşılayacak, dönemimize uygun bir şekilde hazırlanıp kabul edilecektir ve özgürlüğü temin eden, tüm görüşleri teminatı altına alan, toplumsal barış ve adaleti sağlayan bir metin olarak karşımıza çıkacaktır. Siyasi görüşü ne olursa olsun tüm vatandaşlarımız ve mecliste bulunan partilerde destek verecektir.
NOT: AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ BAŞ ÖRTÜ MESELESİNDE AÇIK AÇIK İNSAN HAKLARI İHLALİ OLMASINA RAĞMEN HİÇBİR YAPTIRIMDA BULUNMAMIŞTIR. LAKİN, FARZ-I MUHAL OSMAN KAVALA KARARI İÇİN ANINDA BİR KARARA VARMIŞTIR. TÜRKİYE YILDA 6 MİLYON EURO’YA YAKIN TAZMİNATI AİHM’E ÖDEMEKTEDİR. VE AİHM’İN EN ÇOK MAHKUM ETTİĞİ ÜLKE TÜRKİYEDİR!! LAKİN AYNI MAHKEME AVRUPADA CAMİLERİN KAPATILMASINA, MÜSLÜMANLARIN VE TÜRKLERİN ZULME UĞRAMASINA, İFADE ÖZGÜRLÜKLERİNİN ENGELLENMESİNE ONCA BAŞVURUYA RAĞMEN HİÇBİR YAPTIRIMDA BULUNMAMIŞTIR! BU MU ADALET? BU MU İNSAN HAKLARI? BU MU ÖZGÜRLÜK?
BATI’NIN ADALETİ BUDUR, SAKATTIR, TARAFLIDIR, MAHSURLUDUR!
http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 08:16 tarihinde yazdırılmıştır. |