Uygur- Turfan Karız Su KanallarıYazar - ÖZGÜR TERZİOĞLU
Uygur- Turfan Karız Su Kanalları
Türklerin dünya medeniyetlerine kazandırdığı Uygur-Turfan Karız su kanalları Orta Asya’da Turfan bölgesinde yapılmış 2.500 yıllık yeraltı su şebekesi sistemidir. Böyle bir yazıyı kurgulamamın sebebi de “Alternatif Şebeke” olarak bahsetmeye çalıştığım geri dönüşümlü su kullanımına yönelik fikri destekleyebilecek binlerce yıl önce uygulanarak verimli sonuçlar alınmış olan Turfan Karız Su Kanalları dünya uygarlık tarihinin en önemli buluntularından bir tanesidir.
Orta Asya’da ki büyük uygarlık birikimini gözler önüne seren Karız Kanalları Tanrı dağlarından topladığı suyu 60 km çölün altından geçirerek Turfanda ki yerleşim birimine götürüyor. Bölge çöl olduğundan suyun aşırı sıcaktan buharlaşmaması için karız su kanalları yer altına inşa edilmiştir. Aralıklarla açılan kuyular yardımıyla tarım alanları sulanıyor.
Kanallar yaklaşık 100 metre yerin altında konumlandırılmıştır. Bunun sebebi; güzergâhın geçtiği çölde +40 derece sıcaklık düşünülerek buharlaşmayı engelleyerek su kaybı önlenmekti. Kanalın derinliği 110 metre den başlıyor. Kanallar çölün altıda ağ gibi örülmüş yer altı su kanallarının toplam boyutu 5000 km Bu kanal ağında belli aralıklarla kuyular açılmış. Kuyular belirli ölçülerde açılarak ilerliyor. Sistem tamamı ile yer çekimi kuvveti ile çalışıyor. M.Ö. 500’ler de Uygur Türkleri tarafından yapılan su kanalları eğim, açıyla suyun akışının sağlanması doğru yolda gidilip gidilmemesi bunların yapılabilmesi için matematiğin, fiziğin, mühendisliğin ileri bir düzeyde olması gerekiyor. Anlaşıldığı gibi Orta Asya’da Türklerin yaşadığı bölgelerde yerleşik bir medeniyet var. Karız’ı inşa eden, onaran Uygurlar da güçlü bir irade var. Çok iyi organize olmuş başarıya ulaşmış ileri derecede teknolojiye sahip büyük bir uygarlık ancak ki böyle bir şebeke sistemini kurabilirdi. Tanrı dağının eriyen karları ile yer altında ki su kaynaklarını birleştirerek yerleşim alanlarına taşımak amacıyla inşa edilen Karız Kanalları 5000 km uzunluğunda 6000 km olduğu tahmin edilen Çin seddine adeta meydan okuyor. Sincan’ın üzümleriyle ünlü Turfanda ki Karız kanalları, Çin seddi ve doğuda ki büyük kanal ile birlikte Çin’in üçüncü harikası olarak biliniyor. 2500 yıl önce sadece yer çekimi kullanılarak çalışması sağlanan Karız kanalları hala sorunsuz bir şekilde çalışmaktadır. Bu kanallar Turfan vahasına her yıl yaklaşık 200 milyon metreküp su taşıyor. Bundan dolayı kanallar Turfan için hayat kaynağı olmaya devam ediyorlar. Karız kanallarının her birinde dik kuyular, yer altı kanalı bazen birkaç kilometre bazen de onlarca kilometre uzunluğunda olabiliyor. Yeraltı kanalları inşa edilirken işçiler havalandırma sağlamak ve kazılan çamurları boşaltmak için 220-30 metrede dik kuyular açılmış Barajlar ise su miktarını ayarlayan su deposu işlevini yerine getiriyor.
“Uygur” kendi kendine yetebilen demektir. Uygur kelimesini iyice anlamamız gerekiyor. Kendini geliştirmiş uygar bir toplumu tanımlayan bu kelimeyi anladığımızda 2500 sene önce kurdukları sistemleri inceleyerek, Alternatif şebeke sistemi için fikir edinmek adına “hidroyönetim” ekibi kurulması gerekiyor. Suyun yönetimini yapabilen milletlerin iyice incelenmesiyle olası bir iklim krizi için çalışmaların hızlandırılması gerektiği dönemlere girdik. Bu düşünceler ile “Alternatif Şebeke” sistemini Lüleburgaz halkına kazandırmak için gerekli çalışmaların başlaması gerekiyor. Günümüz şartlarında mesele sadece su kaynağı oluşturmanın ötesinde suyu yönetirken oluşan maliyetleri de uygun koşulara getirebileceğimiz teknik yapıları kurgulayabilmek önemlidir. Bu sebeple Lüleburgaz gibi suyun bol olduğu ve adını su işlerinden alarak günümüze kadar gelen yerleşkede suyu kullanarak hidroelektrik üretebilir miyiz? Ya da suyumuzu yönetebileceğimiz elektriği kendi iç dinamiklerimiz ile sağlayabilir miyiz? Bugün ki teknoloji ve imkânlar sayesinde enerji üretimi yapılabilir. Önemli olan bu çalışmalarda kentimize en uygun olan ve su yönetimi konusunda en verimli şekilde ki sistemi geliştirebilmemiz için su yönetim ekibinin kurularak doğru sistemi hayata geçirebileceğimiz enerji üretim yapısını da belirlememiz gerekmektedir. Bugün çöpten, güneşten, biyolojik atıklardan, sudan, rüzgârdan ve daha birçok hareketten enerji üretilebiliyor. Artık Kent yatırımları temel ihtiyaçlarımız üzerine olmalıdır. Kent ekonomisi bu şekilde pozitif anlamda etkilenecektir.
Özgür Terzioğlu http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Kasım 2024, 06:20 tarihinde yazdırılmıştır. |