BİR DAHA ANLATALIM.Yazar - HAYRİ AKPINAR
BİR DAHA ANLATALIM.
Kentler genellikle kendi içindeki gelirleri ile kendi giderlerini karşılayarak hayatlarını devam ettirirler. Eğer kentin geliri başka kentlerden gelecek gelirler ile desteklenmezse ve bu gelirin elde edilmesi için Kent yöneticilerin akıllı, planlı ve verimli organizasyon ve faaliyetleri olmaz ise o kentin gelişmesi, refah seviyesinin artması çok yavaş olacak hatta bazen gerileyecektir.
Kent ekonomilerini etkin hale getirecek elbette o Kentin Belediyesi ve Meslek odaları ile Kamu mülki amirleri olmalıdır. Başlıca yapılması gereken Kentin “EKONOMİ KONSEYİ”nin oluşturulması ve bu konseyin kentin Kaynaklarını, becerilerini ve ihtiyaçlarının tespiti olmalıdır. Unutmamak gerekir her ne kadar dünya Haberleşme ve bilişim anlamında küçülse de üretim ve olabilirlikler anlamında yöresel ve bölgesel yapıya daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Bir malın ülkenin yada dünyanın herhangi bir yerinde üretilmiş olması sizin o mala kolayca ulaşacağınız anlamına gelmez sadece duymuş ve bilmiş olursunuz. Çünkü lojistik (kısaca:Mal ve hizmetleri temin etme işlemlerinin tamamı) taşıma işlemleri hem zaman hem de maliyete etkisi açısından her zaman yöresel ve bölgesel ürünlere karşı kaybeden olacaktır.
Halkın önceliklerinin başında yeme içme temel ihtiyaç ürünleri gelmektedir. Bu konuda her zaman söylediğimiz gibi Köy üretim alanlarının önceliği kaçınılmazdır. Hep şikayet ederiz ! aslında soframıza gelen ürünü üretici 1’e satar, bize ise 10 gelir diye. İşte anlatmak istediğimiz lojistik maliyeti + aracıların kazançları ile bize pahalıya gelme sebebi budur. O halde dibimizdeki köyler bir çok ihtiyacımız olan üretimi yapacak yetenekte ve kabiliyettedir. Ancak yukarıda yazdığımız Ekonomi konseyi köylünün eğitilmesi, sermaye desteğinin verilmesi ve ön alımlı üretim yaptırılması ile aşılabilir. Kent yöneticilerinin kendi arazilerinde kendilerinin tarım üretimi yapması tamamen verimsiz ve yanlış bir sistemdir. Tek çare vardır köylünün ön alım anlaşmalı üretim yapmasını sağlamak ve desteklenmesidir. Bu halkın ihtiyaç ürünlerini ucuza alarak gider tasarrufu yapmasının da yoludur ve bunu halka pazarlanmasının tek yolu da Kooperatiflerdir. Her kentin bir Tanzim satış kooperatifi olması kaçınılmazdır.
Kentlerin dış gelirlere sahip olabilmesi için temel şart TURİST getirecek Eğitim, sağlık, kültürel ve sanatsal faaliyetlere öncelik verilmesinden geçer. Eğer bir şehrin kent dışı insanların ilgisini çekecek faaliyetleri yoksa o kent 500 bin nüfusa sahip olsa da yalnızdır. Her kentin en az Bir Üniversitesi, bir markası ve Festivali kesinlikle olmalıdır. Daha öncede yazdık. Örneğin; bize akademi diye satılan Belediyeye ait tesislerin biri Bir Yüksek okula verilebilir, veya 934 dönüm kent ormanın bir bölümü cüzi bir kira karşılığında bir özel üniversiteye verilebilir. Bu şekilde misafir edeceğimiz 1000-2000 öğrenci harcamaları kentimizde kalarak ekonomiye katkı sağlanabilir. Şehrimizin Tek markası olan “Lüleburgaz spor’a sahip çıkamadık. tekrar ya bu markayı yücelteceğiz yada yeni markalar üretmek zorundayız. Eğer bunlar yapılamazsa söyler misiniz siz olsanız bu kente gelir misiniz?
Kent yöneticileri Belediyeleri Anonim şirket mantığı ile yönettiği sürece bu şehrin gelir gözü; işçi maaşlarına ve çiftçinin ürün fiyatlarına bakmak ve yöneticilerde elde edilen artışa göre de hizmetlerine zam yapmak ile yetineceklerdir. Böyle olunca refah seviyemiz artmış olabilir mi?
Sayın Başkan; Lütfen bu kenti tanıyın, ihtiyaçlarını ve kabiliyetlerini kabul edin ve lütfen kent ekonomisi adına gerekli çalışmaları yapınız. Bizler bıkmadan usanmadan yazmaya ve öneri sunmaya devam edeceğiz ve inanın sizi ikna edemezsek bile, bu halkın sizi zamanı geldiğinde ikna edeceğine inanıyoruz.
Zaman her yerde ekonomik kriz var ağlaması zamanı değil, Hızlı ve planlı kent ekonomisi konseyi oluşturma ve harekete geçme zamanı.
Hayri AKPINAR http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 07:41 tarihinde yazdırılmıştır. |