FARKINIZ NE?Yazar - HAYRİ AKPINARFARKINIZ NE? Siyasetçiler, toplumu dizayn etmek, çıkarları ve idealleri yönünde onları kullanmak ve kontrol etmek için çeşitli kural ve siyasi etikler geliştirmiştir. Amaç kontrol dışına çıkmalarını engellemek, Bağımsız düşünme ve karar alma yeteneklerini kısıtlamak ve işlevsiz hale getirmek üzerine kurulmuştur bütün sistem. Oysa Devlet dediğimiz kurum görecelidir, Tutamazsınız, göremezsiniz, yakalayıp getiremezsiniz Çünkü devlet “memurdur”. Herhangi bir kurumdaki memurun işini nasıl yaptığı, halka nasıl davrandığı ve ne kadar adil ve dürüst olduğu devletin karakterini belirler eğer memur iyiyse devlet iyi, yok memur işini iyi yapmıyorsa ve adaletsiz ise halk gözünde devlet kötü gözükür. Siyasetçiler gelir ve geçer ve bir gün isimleri dahi unutulur sadece çok zalimler ve çok iyiler hariç.
Hatırlarsanız 1970 yıllarda hediye (kimileri ona rüşvet diyor) süt ve yumurtaydı genellikle, 1980 yıllarda hediyenin nakitte verilebileceğini öğrendik. Bir siyasetçinin “benim memurum işini bilir” sözü bile buna yorumlandı. 2000’ li yılarda birde baktık ki makamlar hediye olarak dağıtılır olmuş. Demokrasi işlevsiz hale getirilip Liderler ve Başkanlar saltanatı hüküm sürdürmeye başlamıştır.
Demokrasi temelde fikir ve vicdan özgürlüğünü ve çoğulculuğu esas alır, gibi gözükse de siyasiler yönetimlerdeki bireylerin özgür karar alma ve görüş bildirmesinin önüne geçecek sitemleri her zaman işleme koymuşlardır.
Siz hiç herhangi bir yönetim kurulunda herhangi bir kararı almak için demokrasinin olmazsa olmazı bağımsız oylama yapıldığını ve üyelerin bağımsız oy kullandığını veya Başkanın evet dediği bir oylamanın kabul edilmediğini gördünüz mü? Göremezsiniz. Öyle bir oylama olmaz çünkü, sistem ona izin vermez.
Mesela;
Belediyelerde Meclisten bir karar çıkacaksa toplantı öncesi Partiler Grup toplantısı yaparak mecliste hangi maddeye ne oy vereceklerini tartışırlar. Tartışırlar da sonra ne olur? O Partinin belediye başkanı derki şu madde veya maddelerin tamamı için Evet veya hayır oy kullanmak adına Grup kararı alalım. Alınan grup kararına hiçbir meclis üyesi kendi düşüncesi farklı olsa dahi uymamazlık yapamaz. Çünkü Siyasi partiler yasası gereği o partinin “parti içi suç” listesi vardır ve burada da partiden atılma sebebi “grup kararına uymamak” gibi demokrasi dışı bir madde vardır. İşte o madde tüm meclis üyelerini esir almış başkanın sözü tek geçerli söz haline gelmiştir. Eee o zaman neden meclis üyeleri vardır ki. Bizde konuşmuyorsunuz diye onlara kızıyoruz.
Üstelik hiçbir yetkisi olmayan kurul, grup ve konsey tarzı oluşumlara öyle güzel isimler verilmiştir ki, oraya yazılan insanlar birden kendilerini çok değerli hissederler. Zaten kalaba tutulmasının sırrı da budur.
Parti teşkilatları ortalama (gençlik ve kadın kolları dahil)50-70 kişi, Kent konseyinin yönetim ve kurullarında görevli kişi sayısı ortalama 30-40 kişi, mahalle muhtarının ortalama 8 azası vardır, Derneklerde 12, Meslek odalarında 15-20, Sendikalarda 30-40 kişi v.b tüm oluşumlarda üye sayısı fazla tutulmuştur ve bu oluşumların tek ortak özelliği sadece başkanlar ne derse o olur ve bir çoğunda da sadece başkanlar maaş alır, Üstelik asgari ücret falan değil. Hatta bir çoğu iş gibi meslek gibi kabul etmektedir başkanlığı. Üyelerini ise sadece seçimden seçime görürsünüz.
Siyasiler ve sivil toplum kuruluşları olmalı mı? elbette olmalı, ancak Demokrasi söylemi varsa özgür irade kısıtlaması hiçbir zaman hiçbir koşulda olmaması gereklidir. Bu kısıtlamalar varken söyler misiniz birbirinizden Farkınız nedir? Diğerini değil de sizi seçmemizin ayrıcalığı nedir?
Devleti temsil eden memur vatandaşlarımız, Siyasilerimiz ve Sivil toplum kuruluşlarımız şunu iyi bilmelidirler, Hizmet halka verilir, temel kural adalettir, Hakkaniyettir.
Kahramanlar, Kahraman olarak doğmazlar halkına ve devletine iyi hizmetler vermiş, Büyük başarılara imza atmiş kişileri Halklar Kahraman yapar.
Halka hizmet için görev aldığınız yönetimlerde Demokrasi ve Devletin gelişmesi adına önünüze konan sistem kısıtlamalarını değiştirecek cesur çalışmaları yaptığınız müddetçe o halkın kahramanı olabilirsiniz. Unutmayın nefes aldığınız sürece değil yaptığınız hizmetleri hatırlayanlar olduğu sürece yaşamış olursunuz çünkü; “sizi hatırlayan son insan Öldüğünde siz hiç doğmamış olacaksınız”
Hayri AKPINAR
Siyasetçiler, toplumu dizayn etmek, çıkarları ve idealleri yönünde onları kullanmak ve kontrol etmek için çeşitli kural ve siyasi etikler geliştirmiştir. Amaç kontrol dışına çıkmalarını engellemek, Bağımsız düşünme ve karar alma yeteneklerini kısıtlamak ve işlevsiz hale getirmek üzerine kurulmuştur bütün sistem. Oysa Devlet dediğimiz kurum görecelidir, Tutamazsınız, göremezsiniz, yakalayıp getiremezsiniz Çünkü devlet “memurdur”. Herhangi bir kurumdaki memurun işini nasıl yaptığı, halka nasıl davrandığı ve ne kadar adil ve dürüst olduğu devletin karakterini belirler eğer memur iyiyse devlet iyi, yok memur işini iyi yapmıyorsa ve adaletsiz ise halk gözünde devlet kötü gözükür. Siyasetçiler gelir ve geçer ve bir gün isimleri dahi unutulur sadece çok zalimler ve çok iyiler hariç.
Hatırlarsanız 1970 yıllarda hediye (kimileri ona rüşvet diyor) süt ve yumurtaydı genellikle, 1980 yıllarda hediyenin nakitte verilebileceğini öğrendik. Bir siyasetçinin “benim memurum işini bilir” sözü bile buna yorumlandı. 2000’ li yılarda birde baktık ki makamlar hediye olarak dağıtılır olmuş. Demokrasi işlevsiz hale getirilip Liderler ve Başkanlar saltanatı hüküm sürdürmeye başlamıştır.
Demokrasi temelde fikir ve vicdan özgürlüğünü ve çoğulculuğu esas alır, gibi gözükse de siyasiler yönetimlerdeki bireylerin özgür karar alma ve görüş bildirmesinin önüne geçecek sitemleri her zaman işleme koymuşlardır.
Siz hiç herhangi bir yönetim kurulunda herhangi bir kararı almak için demokrasinin olmazsa olmazı bağımsız oylama yapıldığını ve üyelerin bağımsız oy kullandığını veya Başkanın evet dediği bir oylamanın kabul edilmediğini gördünüz mü? Göremezsiniz. Öyle bir oylama olmaz çünkü, sistem ona izin vermez.
Mesela;
Belediyelerde Meclisten bir karar çıkacaksa toplantı öncesi Partiler Grup toplantısı yaparak mecliste hangi maddeye ne oy vereceklerini tartışırlar. Tartışırlar da sonra ne olur? O Partinin belediye başkanı derki şu madde veya maddelerin tamamı için Evet veya hayır oy kullanmak adına Grup kararı alalım. Alınan grup kararına hiçbir meclis üyesi kendi düşüncesi farklı olsa dahi uymamazlık yapamaz. Çünkü Siyasi partiler yasası gereği o partinin “parti içi suç” listesi vardır ve burada da partiden atılma sebebi “grup kararına uymamak” gibi demokrasi dışı bir madde vardır. İşte o madde tüm meclis üyelerini esir almış başkanın sözü tek geçerli söz haline gelmiştir. Eee o zaman neden meclis üyeleri vardır ki. Bizde konuşmuyorsunuz diye onlara kızıyoruz.
Üstelik hiçbir yetkisi olmayan kurul, grup ve konsey tarzı oluşumlara öyle güzel isimler verilmiştir ki, oraya yazılan insanlar birden kendilerini çok değerli hissederler. Zaten kalaba tutulmasının sırrı da budur.
Parti teşkilatları ortalama (gençlik ve kadın kolları dahil)50-70 kişi, Kent konseyinin yönetim ve kurullarında görevli kişi sayısı ortalama 30-40 kişi, mahalle muhtarının ortalama 8 azası vardır, Derneklerde 12, Meslek odalarında 15-20, Sendikalarda 30-40 kişi v.b tüm oluşumlarda üye sayısı fazla tutulmuştur ve bu oluşumların tek ortak özelliği sadece başkanlar ne derse o olur ve bir çoğunda da sadece başkanlar maaş alır, Üstelik asgari ücret falan değil. Hatta bir çoğu iş gibi meslek gibi kabul etmektedir başkanlığı. Üyelerini ise sadece seçimden seçime görürsünüz.
Siyasiler ve sivil toplum kuruluşları olmalı mı? elbette olmalı, ancak Demokrasi söylemi varsa özgür irade kısıtlaması hiçbir zaman hiçbir koşulda olmaması gereklidir. Bu kısıtlamalar varken söyler misiniz birbirinizden Farkınız nedir? Diğerini değil de sizi seçmemizin ayrıcalığı nedir?
Devleti temsil eden memur vatandaşlarımız, Siyasilerimiz ve Sivil toplum kuruluşlarımız şunu iyi bilmelidirler, Hizmet halka verilir, temel kural adalettir, Hakkaniyettir.
Kahramanlar, Kahraman olarak doğmazlar halkına ve devletine iyi hizmetler vermiş, Büyük başarılara imza atmiş kişileri Halklar Kahraman yapar.
Halka hizmet için görev aldığınız yönetimlerde Demokrasi ve Devletin gelişmesi adına önünüze konan sistem kısıtlamalarını değiştirecek cesur çalışmaları yaptığınız müddetçe o halkın kahramanı olabilirsiniz. Unutmayın nefes aldığınız sürece değil yaptığınız hizmetleri hatırlayanlar olduğu sürece yaşamış olursunuz çünkü; “sizi hatırlayan son insan Öldüğünde siz hiç doğmamış olacaksınız”
http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 08:26 tarihinde yazdırılmıştır. |