Kentimizin Hizmet Üretimi

Yazar - ÖZGÜR TERZİOĞLU

Kentimizin Hizmet Üretimi  

Üretimin ana faktörü temel ihtiyacımız olan “gıda” teminine yönelik tarımsal faaliyetler sonucu ortaya çıkmıştır. Özellikle modern zamanlarda üretim anlayışı zirai faaliyetler çerçevesinden çıkmış ihtiyacın ötesine de geçilerek sürece kalite olgusu da eklenmiştir. Üretimin yönetimsel boyutunu anlatan kalite; iyi ve güzel bir yaşam için önemli bir kavramsal nitelik taşımaktadır. Maliyet/Kalite unsurları talebi olgunlaştırdıkları üzere tüketimin desteklenmesi adına maddi olmayan, fakat diğer ihtiyaç durumlarını da ekonomi döngüsünde katarak “Hizmet” adı altında arz edilmektedir. Üretim konusu incelenirken iki ana başlık; Mal ve Hizmet üretimi konuları karşımıza çıkmaktadır. Bu iki ana başlık altında diğer üretim alanlarıyla karşılaşmaktayız. Kent Ekonomisi konusunu açarken Çalışma ve Üretim Ekonomisi alt başlığı ile konuları irdelemeye başlamıştık. Ekonomilerin ana dinamosu üretimdir. Belirleyicisi ise siyasettir. Aslında “üretim ekonomisi”  söylemi tek başına anlamsız kalacağı için Çalışma ve Üretim Ekonomisi olarak ifade edilmesi daha doğru olacaktır. Emek sahipleri emek verdikleri müddetçe ya mal ya da hizmet üretmektedirler.

Emekçiden tüzel kişiliklere ve hatta kamu hizmeti veren belediyeler özelinden konuya değindiğimizde kentlerin hizmet anlayışını sorgulamak vatandaşlık görevidir. Eğer ki demokratik bir yönetim anlayışından bahsediyorsak, hizmet edecek grubu onaylarken hatta onayladıktan sonra tüm görev zamanlarında eleştiri ve denetimlerin yapılması gerekmektedir. Bunun vatandaş tarafından yapılmaması ya da yapıldığında hizmet grubunun güç ve yetkilerini orantısız şekilde kullanmaları temel bir eğitim sorunudur. Bahsinde bulunduğum konu çalışma ve üretim ekonomisiyle derinden ilişkilidir. Toplumda ki bireyin üretim sürecine yani çalışma hayatına nasıl hazırlandığı milli meseledir. Öyle gözüküyor ki bizim gibi orta sınıf ekonomilerin temel sorunu bahsettiğimiz konuyla ilgili vatandaşlık görevini yerine getirmeye çalışanlar ile hizmet grubunun çatışma halidir. Ekonomi şekilinin ana belirleyicisi siyasal bakış açısıdır. Göreve talip olan gruplar kendilerini tanımlama için bir takım sembol, renk ve sloganlar ile topluma mesaj vermeye başlarlar. Topluma verilen mesajlar genellikle “sizinleyiz” ve “güzel olacak” şeklinde ikna çalışmaları neticesinde benzer içeriklidir, fakat hizmet grubu bu idareyi hayır işi yapmak için almaz. Dümende kazanım vardır. Maddi ve prestijli olan bu kazanç için çalışma modeli geliştirilirken kime ve nasıl hizmet edileceği sözü, seçim öncesi verilen mesajlarda gizlidir. Toplumun baskın kesimi mesaja göre oyunu atar, fakat hizmet başladığında kimlere hizmet edildiği otaya çıkmaya başlar. Bugün Lüleburgaz gibi bir kentte “Sosyal Demokrat” adı altında hizmet ürettiğini iddia eden grup ortalama yirmi yıldan beri yönetimdedir. Şöyle bir kent turu yaptığınızda taktıkları şapkayla verdikleri hizmet birbiriyle ötüşmediğini ortalama bir zekâya sahip olanlar anlayabilir. Eğer kavram ve yönetim biçimlerinin farkındaysa… Eğer öyle değilse toplumun sorgulama kabiliyetini geliştirememesiyle ilgili temel bir eğitim sorunu vardır. Bunu da kalitesiz hizmet olarak hep birlikte yaşıyoruz. Oligarşinin olduğu yerde diğerleri daha az önemlidir. Bizim kentte öncelik halka değil. Eğer olsaydı;

On binlerce insanın işçi olduğu kentimizde duraklara para harcanmak istenmiyor. Bu kararın maskelenmesi meselesini “kendi üretimimiz” adı altında yaptılar. Esas bütçeyi küçük bir grubun zevkine uygun sanat merkezine ayrılmıştır. Yapı kadar işletim maliyetleri de bütçeyi zorlayacaktır. Konuya duyarlı, aklı başında bir toplum bu çelişkiyi sorgular. Hizmet kimlere yapılıyor? Seçtiğimiz başkan ve ekibi kimlere hizmet ediyorlar? Hiç biri hayır işi yapmıyor. Maaş alıyorlar. Bu maaşları topluma kaliteli hizmet vermek için alıyorlar. Çünkü öyle söz veriyorlar. Belediye bize su satıyor. Çöplerimizi topluyor, fakat çevre temizlik adı altında ücretlendiriyor. Bedeli ödeniyor. Birçoğumuzdan daha büyük bedel ödeyenler var. İşte onların talepleri belediyemiz için daha önemli. Kim ne kadar büyük bedel ödüyorsa o kadar sözü geçiyor. Anlaşılan o ki işçiler o bedeli ödemiyorlar. Şu vaziyette vatandaşın belediyeyle olan ilişkisi “hizmet” adı altında yapılan bir ticarettir. Aslında bizler bizi yönetecek olanları değil, hizmet edecek olanları seçiyoruz. Gerçek anlamda demokrasiyi yaşayan toplumlarda yönetici olan halktır. Hak ettiği hizmeti alır.   

                                              

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 06:35 tarihinde yazdırılmıştır.