BABİL KULESİ

Yazar - ÖZGÜR TERZİOĞLU

BABİL KULESİ  

İnançlar kadim zamanların yaşanmışlıklarıyla kök salmıştır. Düşüncelerimizin her zerresine nüfus etmiş olan söylem ve semboller bizlere evrensel olanın bir parçası olduğumuzu fısıldar. Genellikle bu silik ve kısık iletişimi modern çağlarda pek duyamayız, göremeyiz. Derinlere dalmak anlamsız gelir ve beynimizin her noktasına nüfus etmiş olan hakikatleri, kendi gerçekliklerimize kurban etmeyi seçiyoruz. Yaşamın bütünselliği içerinde ben tavrına yenik düşerek diğerlerini ayrı değerlendiriyoruz. Her şeye rağmen dünyanın bir küre olduğunu ve burada birlikte yaşadığımızı hepimiz kabul ediyoruz. Öte yandan ben tavrına karşı durana düşman, yanında duranla ilişki geliştirme çabamız, sosyal boyutta küresel bir dünya yaşamına engel teşkil etmektedir.

Eski Ahitte “Babil Kulesi” diye bilinen bir bölüm vardır. Bu kule diğer tüm Orta Doğu inançlarında “Tanrıya Erişebilmek” niyetiyle “doğudan göç eden” muhtemelen Antik Mısır’dan gelen ya da Kenan illerinden bir kavmin yapıldığı anlaşılmaktadır.  Akadlarda “Babil” ve Sümerlerde “Kadingirra” kelimesi “Tanrı'nın kapısı” anlamını taşımaktadır. Özellikle Eski Ahit'te Babil sözcüğü “Babel” şeklindedir. Bu kelime İbranice ”Bavel” olur ve  "kargaşa, karışıklık" şeklinde açıklanır. Bugün yapılan bütün akademik çalışmalar Orta Doğu halklarının çok büyük bir bölümünün Asya kökenli olduğunu doğrulamaktadır, fakat yine de Asya kökü Mezopotamya da çok farklı inanç kalıpları oluşturmuştur. “Tanrıya Erişebilmek” inancını Avrupa milletlerinde özellikle Hristiyanlık öncesi ve sonrasında da görülmekle birlikte Hristiyanlığın “Kenan Diyarı” olarak bilinen Filistin Bölgesinde bir Yahudi cemaati olan Esseniler tarafından organize edildiği bilinmektedir. Bugünün Avrupa inanç kalıplarını şekillendirmiş olan Yahudi cemaatlerinden başkası değildi. Roma İmparatorluğunun bölünmesinde ana kargaşanın oluşmasını sağlayan Yeni Ahit’in kökü Mezopotamya kültürüyle ilişkiliydi. Aslında bugün Avrupa Tarihinden bahsederken Yahudilerin etkisinden bahsetmeden tam olarak Avrupa’yı yani Batı kavramını sağlıklı değerlendiremeyiz. Özellikle Babil Kulesi efsanesi bugünün Küreselleşme anlayışının temel yapı taşı gibi durmaktadır. Bu efsaneye göre binlerce yıl önce insanlar tek bir dil konuşuyordu. Ne zaman ki bu insanlar tanrı katına çıkarak O’nun gizlerine ulaşabilmek için bir kule inşa ettiklerinde Tanrının gazabına uğrayarak kulenin yapımında bulunan her insanın lisanı değişerek, farklı coğrafyalara göç etmeye başladığı üzerine geliştirilen çeşitli mitler vardır. Aslında bu hikâyeyi birebir yaşan Yahudi halkı Yurt bildikleri Kenan Diyarı yani Doğu Akdeniz’den Nebukadnezar ile sürgün dönemlerinde ve ilerleyen yüzyıllarda Bar Kohba ayaklanmasıyla Romalıların bu halka iskân politikası uygulayarak eski Dünya’nın çeşitli yerlerine göçe zorlamışlardı. O tarihten sonra özellikle Endülüs Bölgesinde (Kırıma, Kafkaslar, Hazar’a kadar Yakup Peygamberin dediği gibi “Çil yavrusu” gibi dağılmışlardır.) toplanan Yahudiler, Reconquista hareketine kadar bu topraklarda yaşamaya devam ettiler. Endülüs Medeniyetinin yükselmesinde büyük katkıları olduğu bilinmektedir. Buradan da İspanyolların baskıcı tutumlarına dayanamayan bazı Yahudilere (Saferad) Osmanlı hanedanlığı (İzmir, Selanik, Edirne, İstanbul’a yerleştiler) kucak açmıştı. Avrupa’nın diğer bölgeleri Kuzeyde İngiltere’ye Kuzey doğuda özellikle Almanya, Avusturya, Polonya’ya göç edenlere Aşkenaz Yahudisi denilmiştir. Babil Kulesi Efsanesinde olduğu gibi zamanında aynı dili konuşan Yahudi Halkı farklı milletlerin egemenliğinde ayrı diller konuşmaya başlamışlardı.

Yahudi Halkının üç temel özelliği dünyamıza çok büyük siyasi bir etki oluşturmuştur. Dünya’nın ilk diasporası Babil’de Yahudiler tarafından oluşturulmuştur. Bu milli birlik anlayışı ilerleyen çağlarda da devam etti. Ticari anlamda yaptıkları lobicilik faaliyetleri çok büyük servetler kazanmalarını sağladı. Ticareti vadeli borç ile geliştirerek bankacılık faaliyetleriyle dünya ticaretinin küresel boyutlara ulaşmasını sağlamışlardır. Her ne kadar da küreselleşme devrini İngilizlerin başlattığı (Bugün İngilizce ticaretin dili konumunda tüm insanlığın ortak lisanıdır.) ön görülse de süper güce ulaşan devletlerin perde arkasında her dönem Yahudi cemiyetinden kimseler ile karşılaşmaktayız.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 09:24 tarihinde yazdırılmıştır.