YEREL YÖNETİMİN SU KRİZİYazar - Ozan AkarsuBir kette var olan bazı sorunlar yıllarca çözüme kavuşmadığı takdirde öylece durabilir. Bazı sorunlar ise çözülmedikçe daha büyür çözülmez bir hal alabilir. Bazı sorunlar da belli bir süre öylece durur ve bir anda patlar. İlerleyen günlerde Lüleburgaz, bu güne kadar çözülmediği için öylece duran sorunları tartışmaktan çok, çözüme kavuşmadığı için bir anda patlayan ve çözülmedikçe daha da büyüyen sorunları tartışmaya başlayacak.
Bu tür sorunlardan bir tanesi de su krizi olacak. Çünkü yıllardır aşırı tüketildiği belirtilen su kaynakları artık Trakya için alarm veriyor. Yani Kumunu sere sere gelen derelerin kasabası Lüleburgaz suyunu arayan çöl olma yolunda hızla ilerliyor. Oysa hem bölgesel hem de küresel anlamda yaşanan iklim değişikliği karşısında önlem alınmadığı takdirde suyun akıbetini herkes az çok biliyordu öyle değil mi?
Dünyanın farklı yerlerinde içilebilir su yüzünden onlarca yıldır savaşlar veriliyor. Yapılan baraj inşaatları bile ülkelerin milli güvenlik meselesi haline geliyor. Hatta ülkeler arası krizler yaşanıyor. Etiyopya’nın Rönesans Barajı’ndan bir örnek vereyim. Nil sularının %86'sı topraklarında doğmasına rağmen suyun ancak %3'ünden yararlanan Etiyopya bir baraj inşa etmek istedi ama Sudan ve Mısır ile jeopolitik bir krize neden oldu. Mesela baraj dolumu için nehir suyunun yüzde 2 azalması demek, 100 milyon nüfuslu Mısır’da 80 bin hektarlık tarım alanının kaybedilmesi demek. Bunun gibi binlerce örnek var…
Türkiye için de susuzluk bireyler, iş dünyası ve karar vericiler için de ortak bir risktir. Nüfusumuzun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağından hareketle kişi başına düşecek su miktarının 1.120 metreküp/yıl olması öngörülüyor. Kişi başına düşen yıllık su miktarı 1.000-500 metreküp/yıl arasında ise su kıtlığı olan ülke anlamına geliyor. Hal böyle olunca Lüleburgaz’ın da bunlar etkilenmeyeceğini düşünmek saflık olurdu öyle değil mi?
Belediyeler su yönetimi konusunda en etkin kurumdur. Teknik açıdan da öyle olmak zorundadır. Denetimlerde sıfır tolerans yaklaşımını benimseyerek, kentlerimizde dağıtım kayıplarını ve kaçakları önleyerek işe başlar, olası su krizlerine dair planlar yapar ve şebeke sistemini ona göre hazırlar. Her gün binlerce ton suyun kişisel kullanım dışında tüketildiği Kentte, kentin sakinlerine bir sabah ‘’tüketim alışkanlıklarınızı değiştirin’’ demek çare olmayacaktır. İçme suyunun öneminin arttığı bu günlerde alternatif şebeke sistemine geçilmeli, bu şebekeler su kullanan sanayiciye verilmeli ve kaynak suları tamamen hanelere ulaştırılmalıdır. Atık su arıtma tesisi ve solar kurutma tesisi, alternatif şebeke sistemine göre konumlandırılmalıdır.
Su krizinin önüne bugün geçilmezse, bir gün önüne geçilemeyecek bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Zaten düne kadar fışkıran suyu gösterip su sorunu yoktur diyenler de şimdi yoktur kelimesinin üstünü çizip altına vardır yazıyor. Umarım bir sabah suyumuz bitti mesajıyla uyanmayız. http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 08:59 tarihinde yazdırılmıştır. |