MUTLU SON

Yazar - Metin ATLI

MUTLU  SON  

          6’lı masa ülkede büyük bir umut yaratmıştı. Gerçi önemli kararlar aldıkları pek görülmemişti ama en azından bir araya gelebiliyorlardı. En önemli söylemleri bu tek adam rejimini değiştirip yerine demokratik bir sistem getirecekleri konusunda hemfikirdiler. Bu bile bize yetmişti. Çünkü ülkemizin bu kadar kötü durumda olmasının baş sebebi bu tek adam rejimiydi. Kişi önemli değildi. Rejim problemdi. Acilen değişmeliydi.

        İş cumhurbaşkanı adayını belirlemeye gelince büyük bir kriz çıktı. Akşener Kılıçdaroğlu’nun anketlerde yetersiz oy aldığını, seçimi kazanabilecek bir aday olmadığını söylüyordu. Kazanabilecek adayların İmamoğlu ve Yavaş olduğunu, bunlardan birisinin aday gösterilmesi gerektiğini savunuyordu.  Problem bu şekilde düşünmesi değildi. Masayı devirme şekliydi. Bu düşüncesini uygun bir şekilde söylemedi. Zehir zemberek açıklamalar yaptı. 2 belediye başkanlarına televizyon önünde adaylık çağrısı yaptı. Yani bu krizde çok büyük hatalar yaptı.

      Ancak millet bu 6’lı masadan kalkanı affetmedi. Çünkü halk  AKP hükümetinden bıkmıştı. Masadan kalkanın siyasi hayatını bitirecek kadar bilenmişti. Ben kalkmadım, onlar kaldırdı dese de kimseyi inandıramadı. O kadar büyük bir tepki oldu ki geri adım atmak zorunda kaldı.

      Kabul etmek gerekir ki tek başına Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması zor görünüyordu. İmamoğlu’nun siyasi yasak problemi vardı. Yavaş’ın Kürt seçmenle arası iyi değildi. Yani tek başına herkesin bir handikapı vardı. Ayrıca belediye başkanlıklarından istifa edip aday olmaları belediyeleri AKP’ye teslim etmek anlamına geliyordu. Sonunda bir orta yol bulundu ve herkes sisteme dahil edildi.  Özellikle halkın büyük desteğini almış 2 belediye başkanının cumhurbaşkanı yardımcısı olacak olması çok yerinde bir karardı. Bu karar mutlaka oylara yansıyacaktır. Bundan sonra yapılması gereken Kılıçdaroğlu bu iki belediye başkanını seçim boyunca yanından hiç ayırmamalıdır.

        Eğer Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu sisteme dahil edilmeseydi Kılıçdaroğlu’nu bekleyen büyük bir tehlike vardı. Bir kesim tarafından  kazanabilecek adayların önünü kapadı, egosu yüzünden kendini aday gösterdi diye düşünülecekti. Bunun da önüne geçilmiş oldu.

       Açıklanan metinde kesinlikle tek adam rejiminin sona ereceği ve parlamenter sisteme geçileceği konusunda önemli vurgu yapıldı. Parlamenter sisteme geçildiğinde tekrar seçim yapılmayacak. Kılıçdaroğlu partisinden ayrılacak, Meclisten bir başbakan çıkacak ve Kılıçdaroğlu  Cumhurbaşkanı olarak kalacak. İcraat makamı başbakanlık olacak.

       Kılıçdaroğlu seçilirse ertesi gün şu anki Cumhurbaşkanlığı yetkilerinden vazgeçmeyecek. Zaten vazgeçmesi büyük bir hata olur. Liyakatsız kadroların tasfiyesi için, işi bilen kadroların oluşturulabilmesi için, hesap sorulabilmesi için geçici olarak bu yetkilere büyük ihtiyaç var. Bunları parlamenter sistemle hızlı bir şekilde yapamazsınız. Yani bir süre bu yetkilere ihtiyaç var.

       Sonuç olarak ben gelinen noktadan oldukça memnunum. Sanırım muhalif kesimin hemen hepsi memnundur. Bu seçimin kazanıldığı anlamına gelmez. Unutulmamalıdır ki AKP ve Erdoğan ülkeyi yönetme de çok başarısızlar. Ancak seçim kazanma konusunda aynı şeyi söyleyemeyiz. Hiç sorgulamayan, kayıtsız şartsız ona tapan bir seçmen grupları var. O yüzden bu iki ay çok iyi çalışmak gerekir. Bir kriz daha çıkarmamak gerekir. Yazı başlığımızı mutlu son olarak attık ama tabi ki esas mutlu son seçim kazanıldıktan sonra olur. Henüz mutlu sona gelmedik. Ancak ilk defa Umutluyuz. Bu sefer olacak gibi.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 07:55 tarihinde yazdırılmıştır.