Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk uçak fabrikasını açan ve bu alanda tüm mal varlığını harcayarak büyük mücadeleler veren Nuri Demirağ, Uçak sanayiinin kurucularından kabul edilir.
Nuri Demirağ, 1886 yılında Sivas’ın Divriği ilçesinde doğdu. Küçük yaşta babasını kaybeden Demirağ, orta tahsilini Sivas’ta tamamladı. 17 yaşında Ziraat Bankası’nda memuriyete başladı.
1910 yılında 24 yaşında İstanbul- Beyoğlu’nda varidat memuru oldu. Bu memuriyetinde Taksim Kışlası ile talimhanenin Fransızlara peşkeş çekilmesini önledi. Bu sıralarda Yüksek Ticaret Okulunda gece derslerine katılarak yükseköğrenimini yaptı. 1918 yılında işgalcilerin saygısız tavırlarından dolayı memuriyetten istifa etti.
Yabancıların tekelinde olan sigara kâğıdı işine girdi. İlk Türk sigara kâğıdı üretimini yaptı. Ürettiği sigara kâğıdına “Türk Zaferi” adını verdi.
Milli Mücadele’ye katıldı. 1920 yılında Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin Maçka Şubesi’nin yöneticisi oldu. Milli Mücadele başarıya ulaşıp Cumhuriyet kurulduktan sonra ticari yatırımlarını genişletti.
1926 yılında genç Cumhuriyet’in milli kaynaklarla demiryolu yapımı projelerinde yer aldı. Ülkenin en muhtaç olduğu zamanda Anadolu’ya demir yolu ağı döşedi. Fransız şirketin yarım bıraktığı Samsun- Sivas demir yolunu daha ucuz bir fiyata tamamladı. Ayrıca Samsun- Erzurum, Sivas- Erzurum, Afyon- Dinar demir yollarını kazma- kürekle tüneller açarak, toplamda 1012 km’lik yolları bir yıl gibi kısa zamanda tamamladı.
1930’lu yıllarda atılımcı kişiliği ile büyük projelere girişti. 1931’de, Asya’yı Avrupa’ya bağlayacak Boğaz Köprüsü projesini yaptı. Atatürk tarafından çok beğenilen proje hükûmet tarafından reddedildi. (1934)
1933’te Keban Barajı projesini ilk kez dile getirdi. Yabancıların çimento tekelini kırmak için çimento fabrikası kurmak istedi. Bu teşebbüsüne de izin çıkmadı. 1934’te başarılarından ötürü Atatürk, kendisine Demirağ soyadını verdi.
Anadolu’yu demir ağlarla ören Nuri Demirağ, gözünü gökyüzüne çevirdi ve demir kuşlar için çalışmaya başladı. 1936’da, Beşiktaş Nuri Demirağ Uçak Atölyesi’nin temelini attı.
Beşiktaş’taki fabrikada Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Reşit Alan’ın projesini çizdiği ND-36 adı verilen tek motorlu Türkiye’nin ilk yerli uçağını üretti. Uçak çok beğenildi ve Türk Hava Kurumu tarafından 65 adet sipariş edildi. 1938’de Nuri Demirağ hedef büyüttü ve Nu. D 38 adını taşıyan çift motorlu 6 kişilik yolcu uçağını üretti. Demirağ bu uçağın zamanla geliştirerek ve askeri amaçlar için üretmeyi planlıyordu. Hatta bunun bir bombardıman uçağı olmasını istiyordu. Fakat Nu. D 38 uçağının prototiplerinden biri Selahattin Reşit Alan tarafından İstanbul’dan Eskişehir’e getirilirken iniş sırasında pilotaj hatasından kaza yaptı. Hazırlanan raporlar uçakta teknik bir sorun olmadığını halde, THK, Nu. D 38 siparişlerini iptal etti. Devamında Nu. D 38’in Irak, İran ve Danimarka’ya satılacak yurt dışı siparişlerinin de önüne geçildi.
Bu engellemeler Demirağ’ı yıldıramadı. Yeşil köydeki pilot okulunda 290 pilot yetiştirdi. Bu arazide deneme uçuşları yaptı. İlk defa yerli paraşüt üretti. Demirağ 1944’te Nu. D 38 için uluslararası uçuş sertifikası aldı. Ancak bu sefer Demirağ’ın fabrikası, arazisi, (bu günkü Atatürk Havalimanı, eski adı Yeşilköy) hangarları, atölyeleri, okulları devlet tarafından 1938’de kamulaştırılarak üretim durduruldu. Bakanlar kurulunca 11 Haziran 1949’da sanayi tesisi statüsü kaldırıldı. 1950’li yıllarda NATO standartlarına uymuyor denilerek tamamen kapatıldı.
Milli kalkınma Partisi’ni kurup siyasete de atılan, Nuri Demirağ 13 Kasım 1957’de vefat etti.
Nuri Demirağ'ın tarihe not düşen sözleri:
-“Mademki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim.”
-“Avrupa ve Amerika'nın son sistem tayyarelerine mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir. Yapamam demek; acizliği, zaafı kabul ettim.’ demektir.”
-“Türk’ün zekâ ve yeteneğinin işlerlik kazanmasıyla, yaban ellere muhtaç olmaksızın hava kuvvetlerimizin gerektirdiği bütün işleri kendimiz yapacağız.”
-“Göklerine hâkim olamayan milletler, yerlerde sürünmeye mahkûmdur.”
-“Avrupa’dan, Amerika’dan lisanslar alıp tayyare yapmak kopyacılıktan ibarettir.”
-“Zafer süngünün ucunda değildir. Zafer kartalı süngünün ucundan kalktı, havalandı, tayyare kanadının üstüne kondu.”