SİZİN EN HAYIRLINIZ KUR’AN-I KERİM’İ ÖĞRENEN ve ÖĞRETENDİR

Yazar - Eyyüp Sabri Erdem

SİZİN EN HAYIRLINIZ KUR’AN-I KERİM’İ ÖĞRENEN ve ÖĞRETENDİR  

Sevgili Peygamberimiz (Aleyhisselam), “Sizin en hayırlınız Kur’an'ı öğrenen ve öğretendir” (Buhari) buyurarak Kur’an öğrenmenin ve öğretmenin kıymetine ve faziletine işaret etmiştir.

Alemlerin Rabbi olan Allah son din olarak İslam’ı,son Peygamber olarak Hz.Muhammed’i (Aleyhisselam)son kitap olarakta Kur’an-ı Kerim’i insanoğluna dünya ve ahiret hayatında mutlu olması için gönderdi. Kutsal  kitabımız Kur’an-ı Kerim bir hayat rehberidir. İnsanları dünya ve ahiret saadetine götüren Rabbimizin  göndermiş olduğu son ilahi mesajdır.

Kur’an-ı Kerim, hak ile batılı birbirinden ayıran Allah’ın kelamıdır,ve yine Rabbimizin bizden sımsıkı sarılmamızı istediği sağlam bir ip ve alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimizin de(Sallallahu aleyhi ve Sellem)en büyük mucizesidir.

Dünya ve ahiret saadetini kazanmak için Kur’an-ı Kerim’i okumak, onu anlamaya çalışmak, emir ve yasaklarına uymak, her Müslüman’ın en büyük arzusu ve gayesi olmalıdır. Rabbimiz devamlı olarak insana okumayı, gelişmeyi, ilerlemeyi emretmektedir. Bu konunun önemini belirtmek için Peygamberimiz’e ilk inen ayete bakmak bile yeterlidir. İşte ilk inen ayet: “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini öğreten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir”(Alak sûresi 1-5)

Allah-u Teâlâ (Azze ve Celle)yarattığı insana nimetlerin en büyüklerinden akıl nimetini vermiştir. Biz de aklımızı kullanarak ilim öğrenmemiz gerekir. Burada bahsi geçen İlimden maksat hem dini ilimler, hem de dünya ilimleri olan fen ve sosyal ilimlerdir. Çünkü fen ilimleri teknolojik manada yaşadığımız dünya hayatında ilerlememize vesile olurken, dini ilimler de bize dünya ve ahiret saadetinin yollarını göstererek mutlu olmamıza sebep olur. Bundan dolayıdır ki Kur’an-ı Kerim eğitimini  ihmal etmememiz gerer.Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek ve Onu öğretmek her Müslüman’ın en temel görevlerindendir. Onun için başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere ülkemizde faaliyet  gösteren vakıf,dernek ve Ensar vakfı gibi STK’larımızın önem gösterdiği ve resmi olarak faaliyette  bulunduğu yaz Kur’an kurslarını bir fırsat, bir ganimet olarak iyi değerlendirmek gerekir.

Peygamberimiz (Aleyhisselam ) ve Ashab-ı kirâm; Kur’an-ı Kerim eğitimine çok önem vermişlerdir.

Peygamber Efendimiz’e(Aleyhisselam)vahiy yoluyla gelen ayet-i  kerimeleri ashab-ı suffa dediğimiz sahabeden bazıları ezberliyordu bunun yanında hem vahiy katiplerine yazdırılıyordu. Böylece Kur’an-ı Kerim bozulmadan bize kadar geldi ve kıyamete kadar da aslı muhafaza edilecektir.

Kur’an-ı Kerim diğer ilahi kitaplar gibi tahrif edilememiştir.Çünkü O, Allah’ın korumasındadır. Ayet-i Kerim’e bu durumu şöyle açıklıyor: “Doğrusu Kur’an’ı biz indirdik, Onun koruyucusu da biziz”.(Hicr sûresi 9)

Kur’an’a saygı göstermek, Kur’an’ı sevmek sadece onu süslü kılıflar içerisinde duvarlara asmak değildir. Kur’an-ı Kerim, okumak ve içindekiler ile amel edilmek için gönderilmiştir.

Çocuklarımız,bizim geleceğimiz ve göz aydınlığımızdır. Onları Kur’an’dan, dininden, diyanetinden habersiz bir şekilde yetiştirirsek gelecekten umutlu olamayız. Kur’anın feyiz ve bereketinden imkânlar ölçüsünde faydalanmaya ve faydalandırmaya çalışalım. ve Peygamber efendimiz’in  (Aleyhisselam) şu hadisini de hiçbir zaman unutmayalım: “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve onu öğretendir”.(Riyazü’s-Salihin, II,339.)

Rabbimizin bütün insanlığa hitabeden bir kelâmı olan Kur’an, Arapça olarak indirilmiştir. Buna Kur’an’da şu ayetle işaret edilir. “İşte böylece biz onu Arapça bir Kuran olarak indirdik…” (Taha suresi 113)

Kur’an-ı Kerim’de olan mucizevî güzellik, etkileyicilik ve çok yüksek edebî zevk ancak onu dikkatle okumakla ve okuduklarımızı tefekkür etmekle anlaşılabilir. Onu okuyan ve onunla amel eden kimse doğrudan doğruya Allah’ın kelamını dinlemiş ve Allah ile muhatap olma şerefine nail olmuş demektir. Bu çok şerefli muhataplığı kazanabilmek için Kur’an-ı Kerim okumayı öğrenmek gerekir.

Kutsal kitabımız Kur’an-ı  Kerim’in anlatış ve üslublarındaki güzellik ve mükemmellik, söz sanatlarındaki zenginlik, az sözle çok şeyler anlatması, ruhu ve kalbi etkisi altına alan akıcı ahengi, harf ve kelimelerinin seçimindeki ruhu okşayan zevk gibi birçok özellikleri mucize derecesindedir.

İslam âlimleri, Kur’an’ın bu belağat seviyesine hiç bir insanın yetişemeyeceği konusunda görüş birliği hâlindedirler. Bundan dolayı, Peygamber efendimiz’in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)en büyük mucizesi Kur’an-ı Kerim’dir. Mekke’de nazil olmaya başladığı ilk günden beri bu güne kadar çok kimseler, sadece Kur’an’ı dinlemekle“Bu güzel söz asla bir insan sözü olamaz. Bu ancak Allah kelâmıdır.” diyerek Müslüman olmuşlardır. Elbette değil bir insan, bütün insanlar toplansalar Allah’ın sözü kadar güzel ve mükemmel bir söz söyleyemezler. Kur’an buna şu ayetle işaret eder: (…Andolsun insanlar ve cinler bu Kuran'ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.” (İsra suresi 88)

Tarih boyunca Müslümanlar, Allah’ın kelâmı olan Kur’an-ı Kerim’e çok büyük önem vermişlerdir. O’nu büyük bir aşk ve iştiyak ile okumuşlar ezberlemişler, dinlemişler, yazmışlar, öğrenmiş ve öğretmişlerdir. Bu gün de ülkemizde Kur’an-ı  Kerim öğretimi, Kur’an Kurslarında, camilerde ve toplumumuzun genel kabulünden dolayı özellikle yaz kurslarında yapılmaktadır. Kur’an-ı Kerim’i bilen veya öğrenen kimseler bunun kıymetini iyi bilmeli, düzenli olarak mümkünse her gün okumaya çalışmalıdır. Ayrıca müslümanlar hayatı boyunca Kur’an-ı Kerim okumayı hiç bırakmamalı ve sürekli olarak başından sonuna kadar okuyup hatmetme gayreti içinde olmalıdır. Kur’an-ı Kerim’i hatmetmenin önemi hakkında Peygamber efendimiz(Aleyhisselam)şöyle buyurmuştur: Bir defasında kendisine, "Ey Allah'ın Resûlü, Allah'a hangi amel daha sevimlidir?" diye sorulduğunda “Kur'ân'ı başından sonuna okuyup, bitirdikçe yeniden başlamaktır” cevabını vermiştir. (Tirmizî)

 Kur'an-ı Kerim okumada, öyle bir güzellik ve tatlılık vardır ki, en tatlı bir şeyden dahi usandıran çok tekrar, Kur'an okuyanlar için söz konusu dahi olmaz.

 Kur’an-ı  Kerim okuyan kişilerin ona olan saygı ve hürmetlerinin bir göstergesi olarak Rabbimizin emri olan abdestli olmaları gerekir. Allah(Azze ve Celle), bunu Kur’an-ı  Kerim’de şöyle emretmiştir: “Ona ancak tertemiz olanlar dokunabilir” (Vakıa suresi, 79) Ayrıca Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma kuralları demek olan “Tecvid Kaidelerine” uygun bir şekilde, yavaş yavaş ve mümkünse manalarını da anlamaya çalışarak okumak yerinde ve olması gereken iyi bir davranış olur. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’i özenle okumaya işaret eden bir ayet-i kerimede Allahü Teala şöyle buyurmuştur: (…Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.”

(Müzzemmil suresi, 4)

 KUR’AN-I KERİM OKUMANIN ve ÖĞRENMENİN FAZİLETİ İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER

Peygamberimiz’in Kur’an okumanın fazilet ve değerine işaret eden pek çok hadisleri vardır. Onlardan bir kısmı şöyledir: “Kullar Allah’a ondan nâzil olan şu Kur’an’la yaklaştıkları gibi hiçbir şeyle yaklaşamazlar” (Tirmizi)

 “Kur’an’ı okuyunuz Muhakkak ki o, kıyamet günü dostlarına şefaat edici olarak gelecektir.” (Müslim)

 “Kur’an’ın acaiblikleri, hârikaları tükenmez. Çok okumakla eskimez. Onu okuyunuz. Çünkü Allah, onu okumanın her bir harfine karşılık (en az) on sevap verir.” (Hakim)

Ebu Ümame (Radiyallahu Anh), ben Rasûlullah’ı (Aleyhisselam): “Kur’an okuyunuz, çünkü Kur’an kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” buyururken işittim demiştir. (Müslim)

Nevvas ibni Sem’an (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir: Ben Rasûlullah’ı (Aleyhisselam): “Kur’an ve hayatlarını Kur’ana göre ayarlayanlar kıyamet günü mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Bakara ve Al-i İmran sureleri kendilerini okuyup amel eden kimseler hakkında hayırlı şehadette bulunup savunabilmek için mücadele ederek o kimselerin önlerine gelirler” buyururken işittim. (Müslim)

Hz. Osman ibni Affan (Radiyallahu Anh)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (Aleyhisselam) şöyle buyurdu: “Sizin en hayırlınız Kur’anı öğrenen ve öğretendir.” (Buhari)

Hz. Aişe (Radiyallahu Anha)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (Aleyhisselam) şöyle buyurdu: “Kur’anı gereği gibi güzel okuyan kimse Allah’in peygamberlerine gönderilen elçi itaatkar meleklerle beraberdir. Kur’anı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.” (Buhari,Müslim)

Hz. Ömer ibni Hattab (Radiyallahu Anh)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Allah şu Kur’an’la amel edip hayatlarını onunla ayarlayan toplumları yükseltir. Onun izinden gitmeyip onu arkalarına atanları da alçaltır.” (Müslim)

Abdullah İbni Ömer (Radiyallahu Anh)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sadece şu iki kimseye imrenilebilir, onlar gibi olmak istenebilir. Veya bu iki kimseye hased edilir ve bunlardaki bu nimetin yok olması istenir. Biri Allah’ın kendisine Kur’an bilgisi verdiği onunla gece gündüz meşgul olup gereğiyle amel eden kimsedir. Diğeri de Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz onun yolunda harcayan kimsedir.” (Buhari,Müslim)

Bera ibni Azib (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir: Bir adam Kehf suresini okuyordu. Yanında atı da iki iple bağlı duruyordu. Bu adamın üzerine bir bulut geldi ve ona yaklaşmaya başladı. Atı da bundan ürktü. Sabah olunca adam Peygamber (Aleyhisselam): “O sekînedir = Rahmet ve huzurdur. Kur’an okuduğun için inmiştir” buyurdu. (Buhari, Müslim)

Abdullah İbni Mes’ud (Radiyallahu Anh)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (Aleyhisselam) şöyle buyurdu: “Kim Kur’an-ı Kerimden bir harf okursa onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben size Elif, lam, mim, bir harftir demiyorum. Bilakis elif başlı başına bir harf, lam aynen bir harf, mim de ayrıca bir harftir.” (Tirmizi)

Abdullah İbni Abbas (Radiyallahu Anh)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (Aleyhisselam) şöyle buyurdu: “Kalbinde kafasında hafızasında hiçbir ayet bulunmayan kimse harab olmuş bir ev gibidir.” (Tirmizi)

Abdullah ibni Amr ibni As (Radiyallahu Anh)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (Aleyhisselam) şöyle buyurdu: “Kur’an oku da yüksel, okuduğun nisbette cennet basamaklarından yukarı çık. Dünyada ağır ağır okuduğun gibi şimdi de ağır ağır oku. Şüphesiz senin cennette yerleşeceğin yer okuduğun ayetin son noktasıdır. Ne kadar okursan o kadar yükselirsin”

(Ebu Davud,Tirmizi)

Kıymetli anne ve babalar;geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı Diyanet işleri başkanlığının camilerde düzenlediği ve ülkemizde faaliyet gösteren vakıf ve derneklerin,Ensar Vakfı ve kamu yararına çalışan diğer STK’lar ‘ın düzenlemiş olduğu yaz Kur’an kurslarına gönderin ve bunu çocuklarımızın manevi manada gelişmesi ve yetişmesi için fırsat ve ganimet bilin…

Selam ve Dua İle

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Kasım 2024, 09:02 tarihinde yazdırılmıştır.