SENİN İLETİŞİM DİLİN HANGİSİ? 21. yy Gençlerinin İletişim Dilini Anlamak Neden Önemlidir?

Yazar - Kader Ekiz

SENİN İLETİŞİM DİLİN HANGİSİ?  21. yy Gençlerinin İletişim Dilini Anlamak Neden Önemlidir?  

  İletişim, yaşadığı çağın insanlarının yaşadıkları coğrafyadaki dili kullanış biçimlerini doğru anlamak ve kullanabilmekle doğru orantılıdır. Günümüz gençlerinin Türkiye Türkçesi içerisinde kendi yaş gruplarında ürettikleri ve geliştirdikleri dil o kuşağın kendi aralarındaki iletişimini sağlıyor. Peki, sizce üst kuşağın bu iletişim dilini anlaması genç nesil ile iletişim kurabilmesini kolaylaştırır mı? Bu sorunun cevabını vereceğim örneklerle daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. “boş yapmak” sözcük grubunu genç kuşağın “yerli yersiz, gereksiz konuşmak, davranışların sözlerle uyuşmaması, bir konuşmayı gereksiz uzatmak ve hatta saçmalamak” anlamında kullandığını görüyoruz. Kalıplaşmış bu söz grubunun hatırı sayılır bir çoğunlukta kullanıldığını ve içinde birçok anlam barındırdığını düşünürsek bu sözün gerçek anlamından uzaklaşmış ve mecaz anlamda kullanılmış olduğunu söyleyebilirim. O halde bu artık genç kuşağın ortaya koyduğu 21. Yy deyimidir diyebilir miyiz? Başlangıç aşamasında deyim olabilmesi için taşıması gerektiği özellikleri taşıdığından “deyimdir” diyebiliriz ancak burada önemli olan bir diğer ölçüt bunun şu anki genç nesilden sonra en az iki kuşağın da kullanması gerekir. Bunu da yüzyılın ikinci yarısındaki neslin kullanması ile sağlamış olur.

          Yazımın başındaki sorumun cevabını başka bir örnekle pekiştirmek ve genişletmek gerekirse genç neslin giderek özentisizce yeni söz kalıplarını yani “alfa” kuşağının “y ve z” kuşağından çok farklı bir dil ve iletişim anlayışı tercih ettiğini söyleyebilirim. “olaylara mal kalmak” söz grubunu ise “bir olaya yabancı kalmak, o olayı anlamamak” anlamında kullandıklarını, iletişi kurarken “olayı anlamadım” demeyi tercih etmediklerini, bunu “olaylara mal kalmak” söz grubuyla ifade ettiklerini görüyoruz. İster istemez kuşaklar arası iletişim nereye gidiyor ve nasıl bu kadar hızlı değişiyor, sorusu aklımıza geliyor. Bu sorunun cevabını “alfa” kuşağı terimini açıklayarak anlatsam daha anlaşılır olacağını düşünüyorum. Bütün mensupları 3. Milenyumda 21. yy.da doğmuş tek kuşak grubudur. x ve y kuşağı mensuplarının çocuğudur. Geleneksel oyuncak veya geleneksel medya araçlarından ziyade güncel teknolojik aletler ile vakit geçiren, bir kısmı içine kapanık bireylerden oluşur. Aslında sorumun cevabı bu tanımda saklıdır. Bu kadar hızla gelişen teknoloji çağı çocuklarının iletişim dilleri de tabi ki hızlı ve değişken olacaktır. Farklı teknolojilerin üretildiği bir coğrafyada kelimeleri de farklı anlamlara gelecek şekilde kullanmaları da çok doğaldır. Bu açıklamam bazı söz gruplarını onayladığım anlamına tabi ki gelmiyor.

          Bu kadar hızlı mı değişmeli iletişim dili? Kuşaklar arası iletişimi zorlar mı? Sorularını aklıma getiriyor. Tabi ki zorlar ve tabi ki bu kadar hızlı değişmemeli iletişim dili. Yoksa kuşaklar arası iletişim gittikçe zorlaşır. Birbirini anlamayan, sağlıklı iletişim kuramayan ebeveynler ve çocukları sayıları gittikçe artar.

          Yazımın başında üst kuşağın bu iletişim dilini anlaması genç nesil ile iletişim kurmamızı kolaylaştırır mı? Sorusunun cevabı olarak karşımıza çıkar. Kolaylaştırır, uzlaştırır ve nesiller arasında uçurumu azaltır, aynı ana dilde anlaşamamanın önüne geçer. O halde bunları bilmek iletişim kurmada gerekli ve önemlidir.

          Yine bir söz grubu “yamuk çizmek” diyorum çünkü yine kalıplaşmış, yine mecazlaşmış ve içerisinde birçok anlam barındırıp kapsayıcılığı çok fazla olan bir söz grubu. Nedir anlamı? Bir kararın arkasında durmamak, bir buluşmaya gitmemek, birine yanlış bir davranışta bulunmak anlamlarını içinde barındırır.

          Yine hayretle genç neslin yaratıcılığında ortaya çıkmış olan “elimle konuş” söz grubunu “bir insanı artık kale almamak” anlamında kullandıklarını, ifade ettiklerini görüyorum. “jetonu sekiz köşeli olmak” söz grubunu şakayı çok geç anlamak veya bir durumu çok geç anlamak anlamında kullandıklarını görüyorum.

          Bir diğeri de üst kuşağın kullanmadığı ancak alfa kuşağının sık kullandığı “yanlamak” fiilini de “beğendiğin bir insana iltifat etmek, onun beğenisini kazanmaya çalışmak” olarak kullandıklarını görüyorum. Bu da nesiller arasında yeni eylem adlarının da ortaya çıktığını gösteriyor. Türkçe öğretmeni olduğumdan bu yana her neslin kendi içinde ürettiği “jargonları” da çok sık gördüm diyebilirim. “jargon” belirli bir meslek grubu ya da topluluğu oluşturan, aynı ilgi alanları ve aynı geçmişe sahip kişilerin ortak dil kullanımıdır. Gençlerin jargonunda “bi tık” sözünün yaygınlaştığını, bunu da “olması gerekende az veya fazla olan” durumlar nitelendirirken kullandıklarını görüyorum. Örneğin “bi tık geciktin.” gibi.

          “Havası sönmek, karıya kıza doyamamak” gibi değişik jargonları, sözleri kullanmayı tercih ettiklerini görüyorum. Bir insanın eskisi gibi havalı, etkileyici gelmemesi ve diğerini de bir erkeğin olgunlaşmaması anlamında kendi aralarında kullandıklarını gözlemliyorum.

            Ne kadarına müdahale edebiliriz peki? Etmeli miyiz? Biz eğitimciler insan davranışlarını eğitirken dilin de doğru kullanımlarını örnek model olarak uygulatmaya çalışırız. Doğru cümleler, doğru ifadeler, doğru kelimeler ile iletişim kurmayı tercih ederiz. Burada dilin herkes tarafından doğu Türkçe ile kullanımı ve doğru sözlerle ifade edilmesi gerektiğinin önemi ortaya çıkıyor. Bir diğer değişim ise teknolojinin yarı İngilizce yarı Türkçe olarak gençlerin diline yerleştirdiği kelimeler: gostlamak, snap atmak, manipüle etmek… “gostlamak” daha çok, hiç kimseye bir açıklama yapmadan ortadan kaybolmak, birden hayatından çıkmak” anlamında kullanılmaktadır. “manipüle etmek” söz grubu “bir insanın kendi duygularını kullanarak karşı tarafı kendi düşünceleri konusunda ikna etmeye çalışmak hatta kabul ettirmek” anlamına gelmektedir. Yine gençlerin teknoloji ile iletişim dillerine yerleştirdikleri bir diğer kelime grubu “snap atmak” ise bir kişiye anlık fotoğraf, video, mesaj atmak anlamında kullanılmaktadır. Buna ek olarak yaşadıkları hayatın izlenimi, görüntüsü olan kelimelerin varlığı gençlerin hem iletişim biçimlerini hem dillerini hem de yaşayışlarını ortaya koyuyor aslında. Son olarak da bu yaşantının bir parçası olan “seri yapmak” söz grubunu da hayatlarına dahil ettiklerini gözlemledim. Bu da yaşamlarının bir parçası olan biriyle düzenli ve karşılıklı olarak fotoğraflaşmak anlamında kullanılmaktadır.

         Belki de “Nasıl yani? Niçin sürekli fotoğraf gönderirsin? Ne gerek var? Diyeceksiniz. Bunu cevaplamak yazımızın konusu değil. Her kuşak kendi yaşadığı çağın dilini kendi hayatları çerçevesinde şekillendirir. Bizden öncekiler öyleydi, biz de öyleyiz, şimdiki nesil de öyle olacaktır. Mesele onaylayıp onaylamamaktan ziyade dilin kullanımını çağa ve nesillere göre nasıl daha güzel ve nasıl daha etkili hale getirebiliriz, olmalıdır.

         Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim; dil, yaşayan canlı bir varlıktır ve çağa göre değişim gösterir.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 07:23 tarihinde yazdırılmıştır.