KABOTAJ VE ULUSAL TAŞIMACILIK

Yazar - Servet Şenyiğit

KABOTAJ VE ULUSAL TAŞIMACILIK  

          Kabotaj Bayramı‘ nı yıllardır kutluyormuş gibi yapıyoruz. Gerçeklerden uzak, yalnız ca denizciliği söz konusu edip ülke gerçeklerini görmezden geliyoruz. Kabotaj, yurt içi yük ve yolcu taşımacılığında yabancılara hangi ölçüde izin verilip verilmeyeceği meselesidir. Hiçbir devlet yurt içi deniz, kara ve hava taşımacılığının hiçbir bölümünde yabancı şirketlerin, yabancı sermayenin, yabancı araçların yabancı çalışanların varlığına tahammül edemez ve gücünün yettiğince yabancı varlığını sınırlar.

          Dünyanın en emperyalist, en liberal ülkesi ABD tüm dünyaya dayattığı serbest piyasa kurallarının hiçbirini kendi kabotaj alanı içinde uygulamaz. ABD sularında yük ve yolcu taşımacılığı, ABD bayraklı, %100 ABD sahipliği, personelinin %100’ ü ABD vatandaşı, %100 ABD tersanelerinde inşa edilmiş gemilerle yapılır. Bazı devletlerin kabotaj uygulamaları yurt içi taşımacılıktan öte uluslararası taşımacılığı da kapsamaktadır. Örneğin Fransa ham petrol dış alımının 2/3’ ünü, kömür dış alım taşımacılığının %40’ ını Fransız bayraklı gemilere yaptırır.

          Ülkemizde her konuda olduğu gibi yurt içi taşımacılıkta da plansızlık ve hedefsizlik görmekteyiz. 1950 yılında yurt içi yük taşımacılığının %55’ i demir yolu, %28’ i deniz yolu, %17’ si kara yolu ile yapılıyordu. Yolcu taşımacılığının da %50’ si kara yolu, %42’ si demir yolu, %7.5’ i deniz yolu ve %0.5 hava yolu ile yapılıyordu.

          Günümüze geldiğimizde oranların tamamen değiştiğini görüyoruz. Yurt içi yolcu taşımacılığı %93 kara yoluyla, %0.5 demir yoluyla, %0.5 deniz yoluyla ve %6 hava yoluyla yapılmaktadır. %0.5 olan deniz yolu taşımacılığımızda da Marmara’ da ki 3-5 kilometrelik kent içi deniz yolculukları olması unutulmamalıdır.

          Rakamlardan devam edersek, halkımızın %60’ ı kıyı kesimlerinde oturmaktadır ve sanayi sektörünün %80’ i kıyı bölgelerinde bulunmaktadır. Böyle bir konumda olan ülkemizde kara yolu taşımacılığına göre 7 kat daha ucuz olan deniz yolu ile yine kara yolu taşımacılığına göre 3 kat daha ucuz olan demir yolu taşımacılığını görmezden gelerek pahalı olan kara yolu taşımacılığını tercih etmek emperyalizmin dayatmasındandır.

          1947 Marshall Yardımları sonrasında sivil denizcilik yatırımları hız kesmiştir ve 1962’ den sonra  yüksek gelir getiren sivil denizcilik alanlarının yavaşça özel sektöre devredilmesi de, sivil denizcilik altyapısının istenilen güce ulaşmasını engellemiştir. Bu durum, ulusal iç ulaşım ağımızda deniz yolunun zayıflamasına neden olmuştur. Böyle olunca da, kendi ayağımıza sıkmaya ve mormalin 5-10 katına çıkmış taşımacılık masraflarına katlanmaya devam ederiz.

         Kabotaj da yalnız ca Türk bayrağı sınırlaması beklenen sonucu verememekte ve Türk denizciliğini  desteklemekte yetersiz kalmaktadır. Üç tarafımız denizlerle çevrili ve 8333 km kıyısı olan ülkemizde pahalı kara yolu taşımacılığından kurtulup en akılcı yol olan yurt içi taşımacılık sistemine ulaşmayı hedeflemeliyiz. Bu nedenle, kamucu bir anlayışla %100 yerli ve milli olan, “Kabotaj Devrimi’ ni” uygulamak zorundayız.

servetsenyigit@gmail.com

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 08 Eylül 2024, 03:55 tarihinde yazdırılmıştır.