AİLEDE HUZUR ve MUTLULUK -1Yazar - Eyyüp Sabri ErdemAile, huzurun, mutluluğun ve sevincin birlikte yaşandığı,dünya ve ahiret saadetinin kazanıldığı mukaddes bir müessesedir. Aile sorumluluğun öğrenildiği ve kazanıldığı, dertlerin,sevinç ve tasanın paylaşıldığı, fertlerin birlik ve beraberlik içinde kaynaştığı, dini ve milli değerlerin öğrenildiği ve birlikte yaşandığı bereketli bir alandır.
İnsan yaradılışı gereği bir başkalarına muhtaçtır. Üzüldüğü,sevindiği,korktuğu zaman, bu duygularını paylaşacağı dostlar arar. Bunların en başında da aile üyeleri gelir. Aile demek, toplum demektir,millet demektir.
Ailenin inşa edilmesi demek toplumun inşası demektir, Ailenin ve nesillerin inşası ise milletin ve o milletin geleceğinin ihya edilmesi demektir.
Mutluluk; insanın kendi iç dünyasında huzurlu ve sevinçli olmasıdır. Başka bir ifadeyle, insanın kendini iyi ve huzurlu hissetmesidir. Aile toplumun ve toplumdaki sosyal hayatın temelini oluşturmaktadır. Aile huzurun ve mutluluğun kaynağıdır. Aile toplumun merkezi,çekirdeği, özüdür. Toplumların devamı aile ile sağlanır. Dinî, ahlaki ve milli duygular en önce ailede öğrenilir. Kişideki sorumluluk duygusu ailede kazanılır. Toplumların huzuru ve mutluluğu, ailedeki huzur ve mutluluğa bağlıdır. Aile ömür boyu sevginin, huzur ve güvenin yaşanacağı en samimi,en güvenli ortamdır. Bu itibarla bedenen ve ruhen sağlıklı nesillerin yetişmesi ailenin en önemli ve temel vasıflarından biridir. Dinimiz İslâm, sağlıklı, hayırlı ve güzel ahlaklı nesiller yetiştirmek için evlenmeyi teşvik eder.
Toplumun temeli olan aile, Allah’ın emri olan nikah akdiyle yani evlilikler ile kurulur. Evlilik hukuki bir sözleşmeyle başlar. Nikâh, bir erkek ve bir kadının birbirlerine eş olmak üzere yaptıkları mukaveledir,karşılıklı anlaşmadır.
Bu mukaveleyle/akitle aile oluşur.
Aile, kişinin hem dünya hemde ahiret için kendilerinden sorumlu olduğu eşi, varsa çocukları, ev halkı, yani yakın akrabalardan oluşan insan topluluğudur. Müslüman için aile, dünyevi anlamda hayatını karşılıklı vazifeler ile sürdürdüğü sosyal bir müessese olduğu gibi, aynı zamanda İslâmî anlamda ebedi hayatını belirleyecek bir kurumdur. Toplumun merkezi ve temeli olan aile, evliliğe dayanır. Evlilik de nikâha dayanır. İslam, evliliğin kurallarını belirlemiş ve evliliği nikâh akdi şartına bağlamıştır. Nikâh, iki ayrı cinsiyetten müslümanın İslâmî kurallar çerçevesinde bir araya gelmesidir.
Evlilik, toplum hayatı ve insan fıtratının gerekli kıldığı ve dinimizin gerekli şartlar oluştuğunda emrettiği,yaratılışının icabı olan en önemli ihtiyaçtır. İslâm dini, kişinin nefsinin ve neslinin korunmasını aile ile onu da evlilik kurumuyla temin etmektedir.
Evlilik müessesesi her şeyden önce bir kadın ve erkeğin aynı evde,aynı çatı altında birlikte yaşamaya karar verip, yuva kurma isteğiyle oluşur. Evlilik müessesesi demek kadınla erkeğin aralarındaki en geniş ve en mükemmel anlayış birliğini kapsayan köklü, güçlü ve sürekli bir bağ kurmak demektir.
Gençlik çağına gelen kız ve erkeklerin en büyük hayallerinin başında, evlenip bir yuva kurmak gelmektedir. İnsanın yaratılışında/fıtratında bu duygu vardır ve bu sebepten dolayı her insan sıcak bir aile yuvası kurmak ister.
Dinimiz İslâm, akli melekeleri yerinde olan ve buluğ yaşını aşmış bütün Müslümanların evlenmesini ve mutlu ve huzurlu bir yuva kurmasını istemektedir. Rabbimiz kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: "Sizden bekâr olan kimseleri, köle ve câriyelerinizden uygun olanları evlendiriniz. Eğer onlar fakir iseler Allah fazlından onları zenginleştirecektir. Allah (imkânları ve rahmeti) geniş ve (her şeyi) bilendir"(Nûr sûresi 32) “İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen millet için dersler vardır.(Rûm sûresi 21)
“Onlar size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz”(Bakara sûresi 187) buyrularak,İslâm alimleri tarafından eşlerin birbirlerinin eksiklerini tamamlayan bir bütünün parçaları olduğu ve kurulan aile yuvasının hoşgörü,karşılıklı anlayış, sevgi, saygı ve merhamet temeline dayanması gerektiği ifade edilmiştir.
Hz. Peygamber (Aleyhisselam) de, evlilikle ilgili şöyle buyuruyor: "Ey gençler sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin"(Buhârî)Bir başka hadisinde de, "Peygamberlerin dört sünneti vardır" demiş ve dördüncü olarakta evlenmeyi saymıştır.(Tirmizi)Yine evlilik konusunda Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Nikâh, benim sünnetimdir. Sünnetimi yapmayan benden değildir. Evlenin, çocuk sahibi olun; ben kıyâmet gününde ümmetimin çokluğu ile iftihar edeceğim."(İbni Mace)
Evlilik insanın dünya ve ahiret hayatında mutlu olması için yapılması gereken en önemli iştir . Peki bununla birlikte, insan nasıl ve ne şekilde bir eş bulmalıdır ki hayal ettiği ve hedeflediği saadeti elde edebilsin? Bunu da Peygamber efendimiz(Aleyhisselam) şu şekilde bize bildiriyor; "Kadınla dört şey için nikâh yapılır: 'Güzelliği, malı, asaleti ve dinî için. Siz dindar olanını seçin, mutlu olursunuz.”(Buhâri)Hadisi şerifte kadın ifadesi geçse de tavsiye erkek için de geçerlidir. Yani evlenecek kimse kadın ise evleneceği erkekte öncelikle dindarlık, güzel ahlâklı olmak gibi vasıfları aramalıdır. Evlenecek gençler, evlilik hayatında mutlu ve huzurlu olmak istiyorlarsa, evlilik ve güzel geçimle ilgili bilimsel ve dinî kaynaklar incelenmeli, gereken inanç, ibadet ve güzel ahlâkla ilgili bilgiler edinmeli ve ona uygun davranış sergilenmelidir.
Hz. Peygamber (Aleyhisselam): “Yüzüne baktığı zaman içini mutlulukla dolduracak bir eş’e sahip olmayı, erkek için en değerli nimetlerden biri saymıştır.”(Ebu Davud)Dinimiz, ailelere, aile kurumuna ve aile bireyleri arasındaki ilişki ve bağlara büyük önem vermektedir. Ayet ve hadislerde görüldüğü gibi, Müslümanlar evliliğe teşvik edilmekte ve mutlu ve hzurlu bir aile yuvasının kurulmasını istemektedir.
Allah’ın rızâsı gözetilerek yapılan, evlilik, başlı başına bir ibadettir.
Hz Peygamber (Aleyhisselam): “Sizden birinizin evliliğinde sadaka sevabı vardır”(Müslim)buyurarak nikâhın ibadetle ilgisini işaret etmişlerdir.
Evlilikle birlikte eşlerin birbirleri üzerinde çeşitli hakları doğar. Peygamberimiz “Ey insanlar, sizin kadınlar üzerinde birtakım haklarınız vardır. Onlar sizin haklarınıza riayet etmelidirler. Onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Onlara karşı iyi davranınız. Eşlerinize şefkatle muamele ediniz. Siz onları Allah’ın ahdi ile aldınız. Onlar size Allah’ın ahdi ile helal olmuştur.”(Tirmizi)buyurarak bu hakları bizlere hatırlatmaktadır. Eşlerin birbirlerine karşı gösterecekleri sevgi, saygı ve merhamet aile içi huzuru sağlayan önemli unsurlardır.
Allah Teâlâ neslinin devamı ve dünya hayatının mutlu ve huzurlu olması için bir kadınla bir erkeğin helâl ve meşru yoldan evlenmelerini ve mutlu bir aile yuvası kurmalarını tavsiye etmiştir. Kurulan bu yuvada çiftlerin acısıyla tatlısıyla hayatı paylaşmalarını istemiştir. Dolayısıyla hayatın huzur ve mutluluk içinde geçebilmesi eşlerin birbirleriyle iyi geçinmesiyle mümkün olur.
AİLEDE İYİ GEÇİM ŞARTTIR
Yüce Allah Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Kadınlarla iyi geçinin.”(Nisâ sûresi 19)
Peygamberimiz (Aleyhisselam) de şöyle bildirmektedir: “Sizin en hayırlınız da kadınlara karşı en iyi davrananızdır.”(İbni Mace)Ayet-i kerime ve hadis-i şerifte erkeğin hanımına iyi davranması tavsiye ediliyor.
Evli çiftlerin birbirlerine karşı gösterecekleri sevgi, saygı, sadakat, sabır ve merhamet aile içi huzuru sağlayan önemli faktördür. Peygamberimiz “Bir kimse hanımına kin beslemesin, onun bir huyunu beğenmezse bir başka huyunu beğenir.”(Müslim)buyurarak her insanın güzel yönlerinin olabileceğini, beğenilmeyen huyların ise müsamahayla karşılanması gerektiğini bizlere tavsiye etmektedir. İnsanı insana sevdiren, güzel ahlak,tatlı dil, güler yüz ve güzel davranışlardır.
İslâm dini, Müslüman erkek ve kadının evlenip yuva kurmasını önemsemiş, ailenin dağılmasına sebep olacak söz ve davranışlardan sakınılmasını istemiştir. Sevgi ve saygıyla kurulan evliliği güzel geçimle devam ettirmek eşlere düşen en önemli görevdir. Huzurlu bir aile, sevgi ve fedakârlıkla kurulur. Adalet ve vicdanla ayakta durur. Merhametle ve güzel geçimle korunur. En sıkıntılı anlarda bile, gönül alıcı bir çift söz aileyi birbirine kenetler.
Peygamberimiz eşlerine ve çocuklarına da çok iyi davranırdı. Enes b. Malik şöyle demiştir:“Aile fertlerine Hz. Peygamber’den daha fazla merhametli ve iyi davranan bir kimse görmedim.”(Müslim)Peygamberimiz, “Sizin en hayırlınız ailesine karşı en iyi olanınızdır. Ben de aileme karşı en iyi olanınızım…”(Müslim) buyurarak aile kurumuna verdiği önemi bizlere göstermiştir. Peygamberimiz hayatı boyunca kimseyi incitmemiştir. Eşlerine karşı daima anlayışlı, sabırlı, nazik ve hoşgörülü olmuştur. Peygamberimiz, örnek bir ‘aile reisi’ idi. Hanımlarına karşı çok nazik, çocuklarına karşı da çok şefkatli idi. Ev işlerinde hanımlarına yardım eder ve onlara çok iyi davranırdı.
Ailede güzel geçim için; sevgi,ilgi, saygı, sadakat, sorumluluk bilinci, olumlu düşünmek, müsamaha, affedicilik, fedakârlık, sabır, paylaşım, anlayış, muhabbet, şefkat, dürüstlük bağlılık güven ve sağlıklı cinsel hayat olmalıdır.
Evliliğin en önemli amaçlarından birisi de cinsel arzuyu meşrû yoldan gidermektir. Ailede mutluluğun en önemli unsuru eşler arası cinsel tatmindir. Peygamberimiz (Aleyhisselam) şöyle buyurur: “Herhangi biriniz, hanımıyla cinsî münasebette bulunduğu zaman, kendisinin tatmin olmasını istediği gibi, hanımının da tatmin olmasını beklesin, hemen ayrılmasın.”(Tirmizi)
Mutlu bir aile olmak isteyenler, cinsellikle alâkalı görevlerini de en iyi şekilde yerine getirmelidirler. Evlilikte cinsel mutluluk, eşler arası sevgi ve saygının artmasına ve mutlu olmalarına katkı sağlar.
Erkek ya da kadın eşini, cinsel ihtiyacını gidermek için yanına çağırdığında (önemli bir mazereti yoksa) gelmesi gerekmektedir. Hiçbir mâzereti yokken erkeğin ve kadının birtakım bahanelerle eşinden uzak durması doğru değildir.
Yazımıza önümüzdeki hafta devam edeceğiz inşaAllah Selam Ve Dua İle http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 08:32 tarihinde yazdırılmıştır. |