KUR’AN-I KERİM’DE YAHUDİLERİN VASIFLARI ve LANETLENMELERİ -1

Yazar - Eyyüp Sabri Erdem

KUR’AN-I KERİM’DE YAHUDİLERİN VASIFLARI ve LANETLENMELERİ -1  

Kur’an-ı  Kerim’de birçok kavmin kıssasına yer verilmiştir. Bunlardan biri de Yahudilerdir, İsrailoğullarının ya da Yahudilerin hayat hikâyesi geniş bir şekilde anlatılmıştır. Kur’an-ı Kerim Yahudilerin Mısır’daki hayatı ve sonraki dönemlerini anlatmıştır. Firavun tarafından öldürülmekten kaçan İsrailoğulları Kızıl denizi geçtikten sonra buzağıya taparak yoldan çıkmışlardır. Yine başka bir dönemde Cumartesi yasağını ihlal etmişlerdir. Bundan dolayı Allah’ın emir ve yasaklarına karşı çıkan ve sorumluluklarını yerine getirmeyen Yahudiler dünyada maymuna çevrilmişler, ahirette ise cehennem azabıyla cezalandırılacaklardır. Bunun yanında hem dünya hem de ahiret hayatında psikolojik cezalara çarptırılmışlardır/çarptırılacaklardır. Kur’an, Yahudilerin fiziki olarak maymuna çevrilmesinin bazı sebeplerini de ifade etmiştir. Allah’ı İnkâr etmek, emir ve yasaklarına isyan etmek, Allah’a ve peygamberine verdikleri sözlerinden dönmek, Allah adına yalan uydurmak, hakkı gizlemek, Tevrat’ı tahrif etmek(bozmak) gibi sebepler bunlar arasında zikredilmektedir. Bu sebeplerin ise insanı lanete uğratacağı ve onu ebediyen cehenneme götüreceği Kur’an’da açıkça belirtilmiştir. Bundan kaçınmanın yolu ise Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirmek olarak ifade edilmiştir. 

Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde Yahudiler karakterleri ve vasıfları zikredilerek, tarih boyunca yaptıkları kötülüklerinden dolayı tehdit edilmekte, azarlanmakta ve tahkir edilmektedirler. Mesela, Allah tarafından kendilerine verilen dünya nimetlerine şükretmediklerinden, Allah'a şirk(Ortak) koştuklarından, kendilerini yeryüzünde diğer insanlardan üstün ırk olarak gördüklerinden dolayı gurur ve kibir sahibi olduklarından, kötü  hasletler olan hırs ve tamâ ile zillet içinde kaldıklarından bahsedilmektedir.

Tevrat'ta ise, İsrailoğulları bir taraftan "Tanrı'nın (seçkin) kavmi", "mukaddes millet" olarak takdim edilirken; diğer taraftan kötü davranışları sebebiyle de tenkit edilmektedirler. Çünkü onlar Musa ve Hârun'a karşı gelmiş, Rabb'in gözünde kötü olanı yapmış, ilahlara ve altın buzağıya tapmışlardır. Böylece Allah'a verdikleri sözü tutmamış, ahidlerini bozmuş, ahlaksızlık, zina etmiş, ibadethaneleri yıkmış, peygamberlerini öldürmüşlerdir.

Allah'ın dinini(şeriatını) bırakıp diğer milletlerin beşeri kanunlarını hayat tarzı olarak benimsemişlerdir. Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’ta; İsrailoğullarının doğru yoldan sapmaları ve başka ilahlar edinmeleri sebebiyle peygamberleri tarafından kınandıkları ve azapla tehdit edildiklerini gösteren örneklerle doludur.

Kur'an-ı Kerim'de ise Yahudilerin sahip oldukları vasıflar kısa ve öz olarak anlatıldıktan sonra, kötü taraflarının onları hangi felaketlere sürükledikleri anlatılmıştır, esasında bütün insanlıkta nefs-i emmareye tabi olmanın sonuçları külli düsturlar şeklinde ortaya konmaktadır. Kur'an-ı Kerim'in yahudiler ile ilgili tehditleri ve hiddeti, yapılan yanlışlıkların ve işlenen cinayetlerin büyüklüğünü ortaya çıkarması açısından önem taşımaktadır.

İnsanlık tarihinde mal sevgisiyle şöhret bulmuş ve malı elde etmek için çok fazla çaba sarfedip, hırs gösteren ve her türlü şeyi mübah gören millet Yahudiler olmuştur. Onların bu tavırlarındaki en büyük etken, dünyaya ve dünya nimetlerine tapar derecede bağlanmalarıdır. Nitekim onların dini anlayışlarına göre cennete girecek olan tek kavim kendileridir. Bundan dolayıdır ki böyle bir ahiret anlayışına sahip olan bir millet için, dünyadaki bütün emellerine ulaşmada bütün yollar meşrû olmaktadır.

Alemlerin Rabbi olan Allah kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de onların dünyaya taptıkları, çok yaşamak istedikleri, mal-mülk elde etmek için her türlü yolu meşru gördüklerinden, dolayı alçaltıcı bir azaba müstehak oldukları zikredilmektedir. Yine Kur'an'da Yahudiler'in maddeyi elde etme hususunda çok aşırıya gitmelerinden dolayı onlara önceden helal olan şeylerin, sonradan haram kılındığı ifade edilmektedir. (Nisa sûresi 160-161) İslam alimleri Yahudi milletinin hubb-u hayat(hayatı çok sevmek) ve dünyaperestlikte(dünyaya ve nimetlerine bağlanmakta)ifrat ettiklerinden(aşırıya gittiklerinden)dolayı zillet ve meskenet tokadı yediğini belirtmektedir.

Kur'an-ı Kerim'de Yahudilerin sözünde durmamak ve anlaşmaları bozmak gibi kötü bir adetlerinin de olduğu,"Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir grup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez."(Bakara sûresi 100) ayetiyle anlatılmaktadır. Yine Kur'an-ı Kerim’de, yahudilerin Allah'ın emirlerine karşı geldikleri ve meleklere, peygamberlere düşman olduklarından dolayı inkarcı bir topluluk olduğu ifade edilmekte ve Allah'ın onlara şiddetli azabının olduğu ve onların varacağı yerin cehennem ateşi olduğu zikredilmektedir. “Her kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrâil’e ve Mîkâil’e düşman ise bilsin ki Allah da inkârcıların düşmanıdır.”(Bakara sûresi 98) “Ey Mü’minler! Yahudiler, size eziyetten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa, arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez. Onlar her nerede olsalar, zillet içinde olmaya mahkûmdurlar. Allah’u Teâlâ’nın ve Mü’minlerin himâyesine girerlerse, ancak bu zillet durumundan kurtulabilirler. Allah’a isyan edip hudûdu ahkâmını çiğnediler. Bu sebeple Allah’ın âyetlerini inkâr ettikleri ve haksız yere Peygamberleri öldürdükleri için Allah’ın gazabına müstehak oldular ve üzerlerine miskinlik yapıştı.”(Al-î imran sûresi 111-112)Peygamber efendimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaşadığı dönemde de Yahudiler O'na çeşitli sorular sormakta ve iman edeceklerin söylemekte idiler. Fakat kendi inanç anlayışlarına, heva ve heveslerine ters, muhalif cevaplar aldıklarında ise Peygamber efendimizi(Aleyhisselam)inkar etmekte idiler.

Yahudilerin düşmanlıklarının çok olduğu, düşmanlıklarıyla hareket ettikleri,  kalpleri katı ve mühürlü olduğu için onlara yapılan nasihatlerin ve almaları gereken ibretlerin onlara ulaşamayacağı da onların diğer vasıfları arasında zikredilmektedir.

Kur'an-ı Kerim’de Hz. Musa'nın(Aleyhisselam) kavmi olan ve kendilerine peygamber olarak vazifelendirilen İsrailoğulları'nın alemlere üstün kılındığını ve onlara imtiyazlar verildiği, daha önceki hiçbir kavme verilmediği kadar nimet verildiği ve onlara peygamberler ve hükümdarlar gönderildiği anlatılmaktadır. Ancak Kur'an-ı  Kerim’de anlatılan üstünlüğün yalnız Allah'a itaat edildiği dönemlerde olduğu da zikredilmekte; Allah'a şirk(ortak)koştuklarında ve O'nun emir ve yasaklarına uymadıkları dönemlerde ise Allah'ın, nimetlerine nankörlükten dolayı onları lanetlediğini ve rahmetinin artık onlara ulaşmayacağını ifade edilmektedir. ”Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak (Peygambere karşı) «İşittik ve karşı geldik», «dinle, dinlemez olası», «râinâ» derler. Eğer onlar «İşittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet» deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olacaktı; fakat küfürleri (gerçeği kabul etmemeleri) sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Artık pek az inanırlar.”(Nisâ sûresi 46)

Dolayısıyla onların üstünlüğü ancak takva derecesi ile ilgilidir. Nitekim Kur'an-ı Kerim’e ait bir düstur olan "üstünlüğün ancak takvada" olması, toplumlara ait kavimsel bir üstünlüğün söz konusu olamayacağını göstermektedir.

Kur’an-ı Kerim’de anlatılan Yahudilerin bir diğer özelliği de Allah'ı uygunsuz ve iftiraya varan vasıflarla tavsif etmeleridir. Yahudiler Allah'ın oğulları olduklarını iddia etmişler Yahudiler ve hıristiyanlar “Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz» dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda dönüş de ancak O'nadır. ”(Maide sûresi 18) Allah'ı eli sıkı ve fakir gibi vasıflarla tavsif etmişlerdir. ” Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez.”(Maide sûresi 64) Buna karşılık Kur'an onlara yakıcı bir azabın olduğunu, bu ifadelerin onların küfürlerini artıracağını, bu şirklerinden dolayı onların kıyamete kadar aralarında düşmanlık ve kin sokulduğunu ve onların artık ebediyen lanetlenmiş bir millet olduğu zikredilmektedir.

Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de kavim olarak İsrailoğulları örneğinden hareketle, insanın yeryüzündeki yaratılış gayesine uymayan davranışlar sayılarak belirginleştirilmekte, bir kavmin lanetlenmesine yol açan Allah’ın emir ve yasaklarına isyan etmenin ve kötü hasletlerin özellikleri ortaya çıkarılmaktadır. Yeryüzünde insanların arasında yaşayan ve insanlığın nefs-i emmaresi (kötülükleri)sayılabilecek kadar her türlü kötülüğe kaynaklık etmiş bir kavmin Allah’ın kendi katındaki durumu ve onu bekleyen neticeler anlatılırken, beşerin dünya hayatındaki imtihanının nasıl olması gerektiği gözler önüne serilmektedir. İlahi bir metod olarak bir insan topluluğunun yaşadıkları ile külli düsturlar ortaya konulmakta; insanoğlunu lanete, zillete, meskenete, azaba ve şekavete götüren kötü hasletlerden ancak Alemlerin Rabbi olan Allah’a iman edip tabi olmakla kurtulmanın mümkün olduğu vurgulanmaktadır. Esasında İsrailoğullarının düçar oldukları dünya ve ahiret azabı, yaşadıkları meşakkat ve lanet mensup oldukları etnik köken yani milliyetleri yüzünden değil, saplantıları, sapkınlıkları, sapıklıkları, haddi aşmaları, Allah’a isyanları ve kötü hasletleri yüzündendir.

Dolayısıyla Yahudi milletinde ekseriyet itibariyle bu vasıflar yoğun bir biçimde bulunduğu içindir ki; Kur'an onları lanetlemiştir. Bir bakıma lanetlenen Yahudi milleti değil, onların ekserisinin sahip olduğu kötü vasıfları taşıyanlardır. Yahudileri bu duruma düşüren fiillerin başka milletler tarafından yapılması halinde onların da aynı gruba dahil olmaları ve aynı sonuçlarla karşılaşmaları söz konusudur.

Daha önce de bahsedildiği gibi, İsrailoğullarına Hz Musa ile Firavun'un zulmünden ve denizde boğulmaktan kurtulmak, çölde kendilerine gönderilen yiyeceklerle doyurulmak, susuzluklarını gidermek için kayadan su çıkarmak gibi nimetler verilmiş ve azaptan korunmuşlardır. Buna mukabil onlar verdikleri sözü tutmamışlar, daha sonraları bazı peygamberlerini öldürmüşler, Allah'ı kulluk etmeyi bırakıp puta tapmaya başlamışlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmışlar ve fesada uğratmışlardır. Onlar, verilen nimetlere karşı nankörlük etmeleri, zulme sapmaları, hile, fesad ve fitne yapmaları cinayet işlemeleri, gurur, inat ve taassupları, haris bir şekilde dünyaya ve mala tapmaları neticesinde Allah tarafından lanetlenmişlerdir.

Fakat bu lanetlenmenin sadece ırkî bağlamda ele alınması yanlış olur. Çünkü onlar içinde de hak ve hakikate tabi olan,  iyiliği emredip, kötülüğü nehyeden kimselerin olduğu gerçektir.

Yazımıza önümüzdeki hafta devam edeceğiz inşaAllah

Selam ve Dua İle

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 07:44 tarihinde yazdırılmıştır.