MOGADİŞU LİMANI-1

Yazar - Metin ATLI

MOGADİŞU  LİMANI-1  

      Zor bir hayatları vardı İki evladından biri otizmliydi. Kendi başına ihtiyaçlarını karşılayamıyordu. İşe girse ona bakacak kimse yoktu. Kocası üniversite mezunuydu ama mesleğinle ilgili iş bulamamıştı. Moto kuryelik yapıyordu. Kıt kanaat geçiniyorlardı. Yine de şikayetçi değildi. En azından mutlu bir yuvası vardı.

     Bir gün eşinin iş arkadaşları aradı. “Yunus kaza yaptı” dediler. Önce çok telaşlanmadı. Daha önce de bunun gibi birçok telefon gelmişti. Kaza kuryeciliğin fıtratında vardı. Aklına kötü bir şey getirmek istemiyordu. Yine bir iki sıyrık olmuştur diye düşündü. Ancak eşinin hastanede olduğunu öğrenince göğsü sıkışmaya başladı. Kötü şeyleri aklından bir türlü uzaklaştıramıyordu. Hastaneye vardığında kötü haberi aldı. Durumu ağırdı, bu durumda bir hasta en fazla 6 gün yaşayabiliyor dediler. Oracıkta bayıldı. İğneyle sakinleştirebildiler.

     Kasklarında birbirleri İle haberleştikleri intercom diye bir sistem vardı. Yunus’tan gelen sinyal kesilmişti. Aradılar cevap veren olmadı. Kaza yaptığını öğrendiler. Hemen kaza yerine geldiler. İki polis tutanak tutuyordu. Bir tanesi Yunus’un intihar ettiğini söyledi. Kendini arabanın önüne kasten ve bilerek atmıştı. Kuryeci arkadaşları şaşırdı. Polise bunu nasıl anladığını sordular. “Ben 20 yıllık polisim, bana işimi öğretmeyin, ben anlarım” dedi.

      Kuryeciler işin peşini bırakmadı. Birlik olmazlarsa bu ülkede ayakta kalma şansları yoktu. Nasıl olsa benim başıma gelmedi diyemezlerdi. Bir kere sarı öküzü verdimi arkası gelirdi. Görüntüleri istediler. Görüntü kaseti verildi. Kasetin içi boştu. Hiç görüntü yoktu. Pardon kaset arızalıymış dediler.

      İfade tutanağında Yunus suçlanıyordu. Kaskı olmadığı yazılmıştı. Kaza sonrası Yunusun kafatası kırılmış, kulağından kan gelmişti. Bilinci yoktu. Hastanede entübe edilmişti. Bırakın ölüm riskinin olmamasını, yaşama şansı yoktu. Ama bu doktorların görüşüydü. Savcılık böyle düşünmüyordu. Kaza geçirenin sağlık durumu iyi, ölüm riski yok diye kaza yapanı serbest bıraktılar.

     Sonra İBB kayıtlarından kaza görüntüsü ortaya çıktı. Yunus’un kaskı vardı. Arkadaki araç hiç fren yapmadan onu ezip geçmişti. Bilirkişi raporuna göre suçlu motora çarpan sürücüydü. Ancak sürücüden sürücüye fark vardı. Bu sürücü normal, sıradan bir sürücü değildi. Somali Cumhurbaşkanı’nın oğluydu. Savcılık serbest bırakınca hemen uçakla ülkesine geri dönmüştü. Daha doğrusu kaçmıştı.

     Adalet Bakanına sordular. Biz şimdi burada Filistin’de ölenlerin adaletinden bahsediyoruz diyerek soran gazeteciyi azarladı. İş ayyuka çıkınca “Biz şimdi gereğini yapıyoruz, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunu buraya getirmek için her türlü girişimi yapıyoruz” dedi. Sen adamı ülkemizdeyken sal, sonra buraya getirteceğiz diye açıklama yap. Aynı saatlerde Cumhurbaşkanı “ABD’de polislerin zenci diye gözaltına alırken öldürdükleri  Floyd’un dramını asla unutamayız” dedi. Bizim ülkemizdeki adaleti düzeltti, bir de ABD’ye adalet dersi verdi. Bence Adalet ve Kalkınma Partisi tez elden adından adalet kelimesini oradan sildirsin. O isim oraya uymuyor. Ne kadar kalkındığımız ise zaten ayan beyan ortada.

       Bu kadar pervasızlığı anlamak gerçekten çok zor. Zaten bu kaza taksirle adam öldürmeye giriyor. Yani bilerek, isteyerek ve planlayarak bir öldürme yok. Cezası 2 ila 6 yıl. Genelde suçlu bulunsan bile seni hapse atmıyorlar. Cezan 5 yıl erteleniyor. 5 yıl içerisinde bir daha aynı suçu işlemezsen cezaevine girmiyorsun. İşin bir de para boyutu var. Yunus 38 yaşındaydı. 65 yaşında emekli olacaktı. 27 yıl daha çalışacaktı. 27 yıl alacağı maaşı topla. Bunun % 70 ini al. Çünkü yasa % 70 ini ailesine verecekti diye kabul ediyor. Ortaya 3 milyon TL gibi bir rakam çıkar. Bu parayı da ailesine peşin olarak vermek zorundasın. Bunu da verince zaten yasal hükümlülüklerini yerine getirmiş oluyorsun. Yok kocan intihar etti, Yok kocan kask takmamıştı, yok sinyal vermemişti. Tüm bunları yapıp aileyi ve kamuoyunu bu kadar yaralamak olur mu?

    Türkiye’de Türk olmak gerçekten çok zor. Ey Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud. Zaten oğlunun cezası ertelenecek, cezaevine girmeyecek. 3 milyon TL veremem dersen Mogadişu limanını işleten Albayraklar’a rica etsen onlar bu işi halleder. Çık televizyonlara de ki. ‘’Oğlumun sebep olduğu bu ölümlü kazadan dolayı tüm Türk halkından özür diliyorum. Cezası neyse razıyım.’’ Türkiye de adalet öldü, bari sen kurtar. Mogadişu limanı ne alaka derseniz onu da haftaya yazalım.

 

 

 

       

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 07:17 tarihinde yazdırılmıştır.