Din, Alemlerin Rabbi olan Allah’ın peygamberleri vasıtasıyla insanlara tebliğ edilmek üzere gönderdiği ve insanların hem dünya da hemde ahirette ebedi saadetini gaye edinen şeriat, adet, sistem, kanun, hüküm ve yol demektir. İslam bütün ayrıntılarıyla cahiliyet dediğimiz, insana hem dünya hemde ahiretine zarar verecek olan her şeyin tam zıddıdır.Her türlü mükemmelliğin ve kemâlatın tamamı bizatihi İslâm dinindedir. Cahiliyet ise eksikliğin,noksanlığın merkezidir. İnsana ait olan hak ve bütün mükemmellikler nerede ise o İslam’ dinindedir. Bâtıla ait olan her şey,her türlü kötülük ve eksiklik nerede ise o da cahiliyettir. İslam bütün,mükemmel ve eksiksiz olarak Allah tarafından gönderilmiş bir dindir. Kim bu bütüne, mükemmelliğe iman eder ve olduğu gibi alır hayatında tatbik eder ise işte o sağlam,güvenilir ve samimi bir müslümandır.
Kim de İslam dinin bir kısmını (hesabına geleni,heva ve hevesine uyanı)alır,tatbik eder bir kısmını bırakırsa, işte o da kişiye dünya ve ahiret saadetini kazandıracak olan İslam’la cahiliyeti,karanlığı birbirine karıştırmış olur.
İslam dininin dışında kabul edilmiş olan bütün batıl inançlar tahrif(bozulmuş) ve tebdil(değiştirilmiş) edilmiş olmaları ya da insanın heva ve hevesinden kurtulamayan beşer aklına,heba ve hevesine dayanması sebebiyle insan fıtratına uygun olmaktan ve mükemmellikten uzaktırlar.
Bu vasıflarıyla da insanoğlunun dünya ve ahiret saadetini temin etmeleri mümkün olmayacaktır.
Rabbimizin kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bildirdiği gibi;insanlığa son din olarak gönderdiği İslam’dan başka dini benimseyen insanlar dünya ve ahiret saadetini kaybetmiş ve hüsrana uğramışlardır.Çünkü İslam dini kıyamete kadar bütün insanlığa gönderilmiş bir dindir.
HZ.MUHAMMED(ALEYHİSSELAM)
KIYAMETE KADAR İNSANLIĞA GÖNDERİLMİŞ SON PEYGAMBERDİR
Peygamberimiz Hz. Muhammed (Aleyhisselam) de kıyamete kadar insanlara gönderilmiş bir peygamberdir.Peygamberlik vazifesinin başlamasından itibaren yaşadığı zaman ve kıyamet kopana kadar gelecek olan insanların ve cinlerin, bütün kainatın da peygamberidir. Irkı,kavmi soyu sopu ne olursa olsun bütün insanoğlu ya O’nun(Aleyhisselam)davetini kabul etmiş ümmet-i icabet ya da davetini kabul etmeyen ümmet-i davettir.
İman bir bütünlük arzeder. Bundan dolayıdır ki kişinin inanılması gereken şeylerden dilediğini,işine geleni kabul, dilediğini,işine gelmeyeni de red etme gibi bir seçeneği yoktur. Bundan dolayıdır ki ahir zaman peygamberi Hz.Muhammed (Aleyhisselam)’in peygamberliğini kabul etmeden oluşacak olan bir iman sahih ve makbul bir iman değildir.Çünkü iman etmek için gerekli olan kelime-i tevhid bir bütünlük arz eder. Bir bütünün bir bölümünü kabul diğerini redle bütünlük meydana gelmez.
Bu konuda Allah (Celle Celaluhu ) şöyle buyuruyor: “Allah’a ve Rasûlüne iman etmeyen kimseler (kesin olarak bilsinler ki) biz (Allah’a ve Rasûlüne inanmayan o ) kafirler için çılgınca yanan bir ateş hazırlamışızdır.”(Fetih sûresi 13)
Görüldüğü gibi ayet-i kerimede rasûle iman etmeyenlerin kafir olacağı hükmü açıktır.
Rabbimiz başka bir başka ayet-i kerime de de de şöyle buyurmuştur: “Rasûlüm de ki: (Siz) Allah’a ve rasûlü (Muhammed)’ne itaat ediniz. Eğer bundan yüz çevirirseniz (kesin olarak bilin ki;) Allah (o yüz çeviren) kafirleri sevmez.”(Âl-i İmran sûresi 32)
Bu ayette de rasûle itaat etmeyen, O’nu tanımayanların kafir olacağı hükmü açıktır. Sahih-i Müslim’de geçen bir hadis-i şerifte de Efendimiz (Aleyhisselam) şöyle buyuruyor: “Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki; bu ümmetten beni duyan biri; Yahudi olsun Hıristiyan olsun duyduktan sonra benim getirdiğim Kur’an’a ve bana inanmazsa mutlaka o ateş ehlindendir.” Zaten ehl-i kitabın birilerinin dediği gibi ehl-i necat olmayıp ehl-i cehennem olduğu Beyyine Sûresi’nin 6. ayetinden hiçbir tevile lüzum görülmeden açık ve net olarak anlaşılmaktadır: “Ehl-i kitap (Hıristiyan, Yahudiler ve) Müşriklerden olan kafirler kesinlikle içinde temelli kalıcı olarak cehennem ateşi içindedirler. Ve onlar bütün mahlukatın en şerlisidirler.”
Rabbimiz Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur;
“İşte bugün sizin dininizi kemâle erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’ı seçip beğendim.”
(Maide sûresi 3)
“Onlar, Allah’ın nûrunu ağızlarıyla üfleyerek söndürmek isterler. Fakat kâfirlerin hoşuna gitmese de Allah nûrunu tamamlayacak." (Saff sûresi 8)
“Onlar Allah’ın nûrunu ağızlarıyla üfleyip söndürmek isterler. Allah ise, nûrunu tam parlatmaktan başka bir şeye razı olmaz. Kâfirler isterse hoşlanmasınlar! O’dur ki Resulünü, bütün dinlere üstün kılmak için hidâyetle ve hak din ile gönderdi. Müşrikler isterse hoşlanmasınlar!”
(Tevbe sûresi 32-33)
Yeryüzüne gönderilen ilk insan ve ilk peygamber Âdem (Aleyhisselam ) ile başlayan İslam dini peygamberlik silsilesinin son halkasını oluşturan âhir zaman peygamberi, peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (Aleyhisselam) ile birlikte kemal noktasına ulaşmıştır. Bu din insanların dünya ve ahiret saadeti için gönderilmiş bütün rasûl ve nebîlerin dinidir. Bu hususu Kur’an-ı Kerim çok açık ve kesin bir şekilde ifade etmektedir. Kur’an-ı Kerim’de Nuh (Aleyhisselam )’ın dilinden şöyle buyruluyor:
“(Ben) Müslümanlardan olmakla emrolundum.”(Yunus sûresi 72)
Hz. İbrahim(Aleyhisselam)ve Hz. İsmail(Aleyhisselam)de şöyle dua ediyorlardı:
“Ey Rabbimiz! Bizi Müslüman olanlardan kıl.”(Bakara sûresi 128)
Hz. Yakup da(Aleyhisselam)çocuklarına vasiyet ederken şöyle diyordu: “Şüphesiz ki Allah, razı olduğu İslam dinini sizin için seçti. O halde siz de ancak Müslüman olarak ölün (can verin).”(Bakara sûresi 132)
Hz. Yusuf (Aleyhisselam) da şöyle dua etmişti: “(Ya Rabbi!) Dünya ve ahirette benim velim (bana yardım eden) Sensin. Beni Müslüman olarak öldür.”
(Yusuf sûresi 101)
Hz. Musa (Aleyhisselam) kavmine şöyle demişti: “Eğer (siz) Müslüman iseniz Allah’a tevekkül edin.”(Yunus sûresi 84)
Musa (Aleyhisselam)’a iman eden Firavun’un sihirbazları Allah’a şöyle dua ediyorlardı: “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür.”
(Araf sûresi 126)
Hz. İsa’nın havarileri şöyle dediler: “Biz Allah’ın (dininin) yardımcılarıyız Allah’a iman ettik. Şahit ol (Ya Rab)! Biz Müslümanlardanız.”
(Al-i İmran sûresi 52)
……
Rabbimiz Filistin’de ve dünyanın farklı coğrafyalarında zulüm gören müslümanları feraha kavuştursun.
Dünyadaki zulmün ve kargaşanın sebebebi olan siyonist yahudileri mahv-u perişan eylesin.
Yazımıza önümüzdeki hafta devam edeceğiz inşaAllah
Selam ve Dua İle