"ESKİMEYİ BECERİN!" DE NE DEMEK? PAYLAŞMADAN GEÇEMEZDİM!...

Yazar - Nuri Kahraman

 

"Kim size bu işi büyütün diyorsa, düşman odur. Ondan uzak durun. Küçük kalmaya devam edin. Eskimeyi becerin. 'Biz bu işi 3 yıldır yapıyoruz,' ile 'biz bu işi 30 yıldır yapıyoruz,' farklıdır.

İTİBAR, HER ŞEYDEN ÖNEMLİDİR.

Saygınlık... Yaptığınız işi en iyi biçimde yaptığınızda o saygınlığı kazanırsınız. Başarı falan filan, bunlar aptalların şeyidir. Başarı ne ya? Önemli olan bir işi iyi yapmaktır. O iş aracılığıyla elde edilecek ikincil yararlar teferruattır. Büyük paralar da kazanabilirsiniz, bu önemli değil. Ama ne yapıyorsanız, yaptığınız o işi yapabiliyor olmak önemlidir.

İSMET ÖZEL, EGDAR ALLEN POE

 Şair İsmet Özel'den dinlemiştim; yıllar evvel Egdar Allen Poe, bir ayakkabıcıya ''sana yeni şiirimi okuyacağım,

bir şairin birine şiirini okuması çok zordur,

ama sana okyacağım çünkü sen işini çok iyi yapıyorsun. Bir şairi ancak işini iyi yapan biri anlayabilir.'' diyor. Yaşamınızın bir döneminde mutlaka, işini iyi yapan insanların ne kadar az olduğunu fark edeceksiniz.

İster talebe olun, ister hoca olun,

ister ders verin, isterseniz ders alın.

 İsterseniz doktora gidin, isterseniz fırına-bakkala gidin. Ama işini iyi yapma alışkanlığı çok zor kazanılır. Bu biraz da toplumla alakalıdır, sivil toplum denen şeyle alakalıdır.

Şimdi kimse işini iyi yapmaya ihtiyaç duymuyor,

ya da çok az kişi ihtiyaç duyuyor, neden? Diyelim ki bir esnaf için müşteri o kadar değişken ki, işini kötü yaptığı takdirde utanma ve itibarını kaybetme olanağı yok. O yüzden akademide de, entelektüel yaşamda da bazıları öyle zannediyor.

Ne yapsam gider, yerler zannediyor.

Bunu youtube'larda falan da görüyorum. Bu konudaki süzgeçlerin ne kadar acımasız olduğunu dikkate almıyorlar. Yani sen

hem kifayetsiz muhteris olacaksın, hem mış gibi yapacaksın,

hiçbir sahicilik senden sadır olmayacak, işini çok kötü yapacaksın ama yine omuzlarda taşınacaksın, itibar göreceksin, büyük paralar kazanacaksın.

BU MÜMKÜN OLABİLİR.

Belli çıkarlar elde etme bakımından bu sahtekarlığı insanlar yutabilir. Ama entelektüel tarih, bilim tarihi, sanat tarihi bunları yemez. En kibar tabiriyle aklıma bu geldi, kusura bakmayın. Yapamazsınız yani,

 kendinizi kandırsanız, tarihi kandıramazsınız.

O bakımdan yaptığınız işi iyi yapmak zorundasınız.

KİMLER YAPTIĞI İŞİ ÇOK İYİ YAPAR?

Satılan bir şeyse bu, müşterisine saygı duyan mı? Ya da yaptığı işle ilgili olanlara, amirlerine saygı duyan mı? Hayır. Ancak o narsist diyorlar ya falan, kibirli vb. O şekilde görünür dışardan.

Büyük bir bencillik ister

 yaptığın şeyi iyi yapabilmek. Çünkü

zamanla olur o, emekle olur.

Yoğun emek ve yoğun zaman harcamak... Bu ancak özgürlükle mümkün olur. Normal insanlarda bu özgürlük olmaz, onlar daima meşguldür, daima ertelerler.

DELİLER ERTELEMEZ.

Kim o deliler, tutku sahipleri... Onlar her zaman ne yapar eder, o zamanı o emek yoğunluğunu, o zaman yoğunluğunu bulurlar.

ÖZGÜRDÜRLER ÇÜNKÜ, ÇIKARLARDAN KENDİLERİNİ AZAD ETMEYİ BİLİRLER,

 bu çıkarlara ilgisiz kalabilirler. Bu aslında bir açıdan bakıldığında çok anormal gibi görünür. Doğudur, toplum ortalaması açısından bu böyledir. Ama bu işi yapanlar familyasında, cumhuriyetinde diyeyim, başka yasa ben bilmiyorum.

Bana bir isim söyleyin, büyük bir tutkusu olmasın,

yoğun emek ve zaman harcamasın ama büyük bir insan olmayı başarmış olsun.

BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ. Karşılığında yaşamdan payını eksiltmek zorundadır. Sıradan insanların yapabildiği birçok şeyi yapamaz.

Bir yandan acınacak durumdaymış gibi görünür. Tutku dışsal baskıları takmadığından, yaşamdaki şahsi sorunları bastırdığından büyük sanatçılar ve filozoflar meczup gibi görünürler. Yani

normal insanların ihtiyaç duyduğu şeylere ihtiyaç duymamaları...

 Ya da duymamaları mümkün mü? Duymuyormuş gibi görünmeleri. Fakat zamanı ayırmak... Şundan emin olun, tutku sahibi insanlar için dışsal engellerin hiçbir değeri yoktur. Yalnızca

TUTKUNUN BEDELİ ÇOK BÜYÜKTÜR,

 yani sıradan tavuklara-horozlara imrenirsiniz. Bu imrenme, bazı hazlardan mahrum olmak anlamında değildir. Yaşamı ıskalamak, yaşamın hazlarını ıskalamak değildir.

KENDİNİZİ TOPLUMDA BULURSUNUZ@

 Çünkü kendinizi yaşamda, yine insanlar arasındaki ilişkide bulacaksınız, kendi yeteneklerinizi orada geliştireceksiniz. Bu iş bir mağarada yapabileceğiniz bir iş değil. Mağarada bir aydınlanma olmaz. Eğer bir mağaradan söz edeceksek Platon gibi söz edebiliriz.

Toplumun kendisi bir mağaradır.

Toplum denen mağaranın içinde aydınlanmak zorundayız.

Toplum dışında kalarak kendimizle karşılaşamayız.

Kendimizi toplumda seyretmek zorundayız. Ve insan o toplumsallığın dışında yeteneklerini kazanamaz, geliştiremez, olmaz böyle şey. Kendi içimize gömülmek bile toplum içinde olmalı.

Hakka, hakikate temas etmek istiyorsanız yine halkın içinde bunu yapmak zorundasınız. Öteki türlü hastalanırsınız.

Ruhunuz hastalanır, toplumun dışında kalmakla.

İsterseniz bunu bir cemaat olarak yapın yine hastalanırsınız. Normal, sıradan insanların arasında olmak ve boynunuzun ölçüsünü almak zorundasınız.''

DÜCÂNE CÜNDİOĞLU, ÖNDER MUNAR

Dücane Cündioğlu, Godot bu yıl da gelmedi ama önümüzdeki yıl muhakkak gelecek! adlı videosundan

[Önder Munar'ın paylaşımından alıntı]

TAKDİRDEN TEŞEKKÜRE

Bu yazıyı sayfasından aldığımız Halil HACIMÜFTÜOĞLU'ya teşekkürlerle berâber, Bakara 195.âyette

"ALLÂH İYİLİK EDEN ve İŞİNİ GÜZEL YAPANLARI SEVER"

buyurulduğu şekliyle cümlemizi işini iyi ve güzel yapanlardan olmaya muvaffak kılması niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor,

iyilik ve güzellikler üzere tekrar buluşmak ümîdiyle sizlere sevgiler-saygılar sunuyoruz değerli dostlar wes'selâm...

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Aralık 2024, 22:12 tarihinde yazdırılmıştır.