DEPREM'DEN DİYARBAKIR'A, KİLİSEDEN CÂMİYE OLAYLAR, İBRETLER...Yazar - Nuri Kahramanİlk önce güzel, oldukça öğretici ve de düşündürücü bir sözle konumuza giriyoruz:
"ALTIN ATEŞLE TECRÜBE EDİLDİĞİ GİBİ, SÂLİH KULLAR DA SIKINTI VE İMTİHANLARLA DENENİRLER."
Bu altından değerli söz Resûlullah Efendimiz SAV in İLMİN KAPISI olarak buyurduğu, Hikmet deryası Hz. ALİ (kv) Efendimize âit.
İMTİHANSIZ KAZANÇ OLMUYOR
Buradan şunu anlıyoruz ki; Ayette buyurulduğu şekilde âhirette Peygâmberlerle, sıddîklerle berâber olacağı zikredilen sâlihler dünyâda zorlu imtihanları geçerek o dereceye ulaşıyorlar. Bu anlamda çileler, sıkıntılar bir fırsattır. Olaya böyle bakmak gerekir.
Dolayısıyla, genel ifâdesiyle
DÜNYÂLIKLARI İYİ OLANLAR
da iyi olmayanlarla, onlara sâhip çıkıp çıkmamakla imtihan oluyorlar.
BİRİ ÖĞRETMEN, BİRİ HOCA
Bu meyânda birisi eğitim câmiamızdan, aynı zamanda yazar, diğeri de kürsü hocası, gönül insanı iki arkadaşımızın paylaşımlarıyla konumuzu açıp olgunlaştırmaya çalışacağız:
KAR GÜZEL, ÇAY ÂLÂ, SOHBET GÜZEL
"Kaloriferli sımsıcak evlerimizde karın ince ince yağışını seyretmek, bilgisayar başında yazı yazmak, demli sıcak çay eşliğinde kitap okuyup çoluk çocuğumuzla sohbet etmek, iş ve aş endişesi taşımadan tatil yapmak çok güzel.
YUVASIZLAR, YA EKSİ 30'DA YİĞİTLER!
Ama bu dondurucu soğuklarda başını sokacakları sıcak bir yuvası olmayanları, açlık ve soğuktan donan garipleri ve hayvanları, terk edilmiş kimsesizleri, şehirden çok uzaktaki köyünde kardan mahsur kalanları; vatan, millet, din, bayrak için sınır boylarında nöbet tutanları, eksi 30 derecede teröristlerle çarpışan yiğitleri:
YA ÇADIR MAHKUMLARI; CÜMLE MAZLUMLAR?!
Yurtlarından hicret etmek zorunda bırakılmış, en yakınlarını kaybetmiş, çadırlarda yaşayan mazlumların çektikleri acıları, dertleri düşününce halimize şükür mü etsek yoksa insanlığımızdan mı utansak, bilemiyorum.
(Ahmet SEZGİN)
ASRIN FELÂKETİ, GÜNÜN HÂLETİ
Burada, 1 yıl önce yaşadığımız asrın felâketi deprem sonrası can kaybı ayrı olmak üzere sonrasında çadırlarda ve hâlâ konteynırlarda yaşayanlar. Bunları unutmamak gerek.
Bir defâ biz buradan ne desek yalan. Yaşamayanlar bilmez. Görmeyenler anlamaz. İşte Gazze paylaşımları ortada. Evler yıkılınca herkes ortada. Âdetâ bir mahşer. Allâh yardımcıları olsun. Lâkin bize de yardımcı olsun ki günlük boş işler peşinde koşmaktan kurtulup, içerde-dışarda, yakında-uzskta, her nere ulaşabilirsek onların imdadına yetişmeğe çalışalım. Zîrâ onlar felâketlerle, biz de onlarlah ilgilenmektedir imtihan oluyoruz.
Her neyse; gariplikler de çeşit çeşit. İşte Diyarbakır'da bir Ramazan Hoca olayı. İtilen, küçümsenen, en azından göz ardı edilen, bu milletin cefâkâr evlatları, has değerleri. Onların bir örneği.
BENZER İKLİMDEN BİR HOCAMIZ
Buna dâir duygu ve düşüncesini paylaşmak üzere benzer gönül iklîminin merkez şehri İstanbul'dan bircdeğerli üstâdımıza veriyoruz şimdi sözü:
DİYARBAKIRLI RAMAZAN HOCA
"Bugün yine ülkemin üstünden bir karabulut geçti.
KİLİSEDEN CÂMİYE; NE BU BÖYLE?
Kilise cinayetin sıcaklığı geçmeden sevimli bir kul Ramazan hoca cinayete kurban gitti. Ne oluyoruz,nere gidiyoruz bu alçaklık bu gaddarlik, bu fecâet nedir?
TİTREDİM, KAHR'OLDUM*
Göz yaşlarımız sel oldu, kalemim titredi, sinirlerim boşaldı.
Ramazan hoca kime ne yapmıştı? Kimi çarpmış, kimi soymuş, kimin tavuğuna kışe demişti?
ŞEYTAN BU İŞİN NERESİNDE?
Yoksa, Ulu Câminin duvarında halka verdiği bilgilerden birileri rahatsız mı olmuştu? Şeytan bu işin neresinde; içinde mi dışında mı? bilmiyorum.
Ramazan hoca;
"İMAN BENİM OLSUN, DÜNYÂ SİZİN OLSUN"
diyordu. Bu cümle büyük bir cümle. Her müminin böyle inanması gerekmez mi?
HAYAT HAYIR, ÂKIBET HAYIR
O bir misafirdi, yolcu idi. Şehadetle ömrünü tamamladı. Sel gibi akan göz yaşları arasında aramızdan ayrıldı.
Diyarbakır'ın güzel insanları onu yalnız bırakmadılar. Tekbirlerle omuzlarında taşıdılar. Allâh onlardan râzı olsun.
GÖNÜLLRRE TAHT, EN GÜZEL BAHT
Demek ki Ramazan hoca garip değilmiş, gönüllerde taht kurmuş. Ne olur, duâları çoğaltalım. Ne olur, fakiri fukarayi gözetelim. Ne olur gariplerin kapılarını açalım.
NE OLUR GAZZE'Yİ, KUDÜS'Ü UNUTMAYALIM Ne olur kiblemize sahip çıkalım! Ne olur ata duası alalım. Ne olur âlimlerimize sahip çıkalım...
Ey mülkün sahibi! Mülkünü Koru: "تبارك الي بيده المك وهو علي كل شيء قد ىر"
TEBÂRAKELLEZÎ BİYEDİHİL'MÜLKÜ VE HÜVE ALÂ KÜLLİ ŞEY'İN KADÎR
Geçen haftaki hutbenin de konusu olan MÜLK SÛRESİ'nin yukarıya metnini ve okunuşunu aldığımız bu ilk âyetinin meâli şöyle:
GAYRET BİZDEN, HÜKÜM ALLÂH'TAN
"Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. ﴾1﴿"
Bu dünyâ zâten gurbet. Kimi bunu anlayamadan gitse de gerçek bu. Asıl yurdumuz orası.
GEÇİCİ GURBET, EBEDÎ SILA
Bu duygu ve düşüncelerle huzurlarınızdan ayrılırken bizleri sevdikleri arasına kabûl etmesi niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor, ebedî sılamızdaki yerimizin Efendimiz SAV in komşuluğu olması dileğiyle cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm... http://www.hurfikir.com.tr adresinden 27 Aralık 2024, 03:08 tarihinde yazdırılmıştır. |