GÜNLER DOLU, GÜNDEMLER GANÎ; GEL GÖR Kİ YAZI HANİ?

Yazar - Nuri Kahraman

GÜNLER DOLU, GÜNDEMLER GANÎ;  GEL GÖR Kİ YAZI HANİ?  

Hakîkâten, neyi yazacağımızı şaşırıyoruz. Öyle ki bir konu bir yazıya sığmıyor, derken bir başka olay gündeme giriyor. Mevzûlar çoğalıyor, imkânlar el vermiyor.

MESÛDİYE'DEN ŞÂHİNCİLİ'YE

Bakınız en son 2 hafta evvel Mesûdiye Cenâze gününü yazmışız. Ama yeterli değil. Selâhaddin ERDEM Hocamız bir-iki yazıya sığmaz. Kaldı ki biz sâdece o günü ve gözlemlerimizi yazdık. Mehmet KAPUKAYA Hocamızın anlattıklarını paylaşmaya çalıştık.

SELÂHADDİN ERDEM, BABAM ve DEDELERİMİZ

Lâkin, Selâhaddin Hocamızın merhum babamla askerlik günleri, Gacaroğlu Hoca'da medrese arkadaşlığı, yayla komşuluğu ve bizim burada Ordu'da site komşuluğumuz bağlamında hukûkumuz olarak yazacağımız çok şey var.

Hattâ, tüm bu bağlamlarda zaman zaman kendisiyle yaptığımız ayaküstü de olsa hasbihâller ve notlarımız söz konusu. Bunları kaleme almaya kalktığımızda en az 8-10 yazı çıkacağını düşünüyoruz.

ALİ ALP, NÛRİ AĞA, SELÂHADDİN DEDE

Ondan bir hafta önce de asırlık Ali ALP Amcamız wefât etti ki, özellikle merhum babamla yayla komşuluğu, yol arkadaşlığı ve fındık ticareti, ayrıca köy yakınlığı bağlamında çok hukuku var.

Hattâ Gümüşhâneli Nûri Ağa dedemizle, Selâhaddin dedemizle hukuk ve hâtıraları var. Bir defâsında konuşturmuş, not etmiş, hattâ fotoğraf ta çekinmiştik. Lâkin onları bulamadık, notlar elimizde; inşâllâh târihe tanıklık adına sizlerle bu köşede paylaşmak istiyoruz.

AĞUSTOS DEYİNCE; FINDIK!

Mâlum; Ağustos deyince FINDIK akla geliyor. Onunla ilgili de yazamadık. Osman ÖZER Bey'in sevimli fındık notlarıyla yetindik. Onları da harmanlayıp kendimizce birşeyler yapma husûsu bu yıl tamâmen düşüncede kaldı. Hâlbuki çok yazmak istiyorduk. Sâdece paylaşımlara yaptığımız kısa yorumlarla kaldık.

FINDIK MI HASSAS, BÖLGE İNSANI MI?

Bir de fındık konusu hassas, çok deşmeye gelmiyor. Fındık mı hassas, üreten coğrafyanın insanları mı? Bu sa ayrı bir merak konusu. Diğer ürünleri de az-çok biliyoruz. Fakat, diğerlerinden hiç ses çıkmazken, onlara nazaran avantajlı durumdaki fındıkçıların şikâyet  tarrakaları arşı titretiyor.

EMEKSİZ YEMEK, BOŞA BEKLEMEK

İşin garibi, kimse kendi durumunu iyileştirmek için birşeyler yapması gerektiğini düşünmeden neredeyse toplama işini de devlet yapsa noktasına kadar işi götürüyor. Eğer emekse, emeğe saygıysa, herkes kendinden bir şey katmayınca, kendisi emek verip ter dökmeyince bereket bulamayacağını bilmek durumunda.

BAŞI GAYRET, SONU BEREKET

Meselâ bu yıl şahsım olarak elde kalan noktasında en sonuçsuz yılı yaşadım. Lâkin, daha fazla kâr adına fındığı toplama zamânı başta olmak üzere daha ince hesaplar yapmak ve kendimden daha fazla katmak durumunda olduğumuzu görüyoruz. Sonuçta biz olmasak ta kazananlar oluyor. İşçiler de bizim insanımız. Sâdece o yevmiyelerden medet uman, yüzlerce kilometrelerden gelip elverişsiz şartlarda bir ümitle yaşayanlar var.

NE KADAR E(K)MEK, O KADAR KÖFTE

Biz kendimiz işimize gerekli ağırlığı vermiyorsak netîceden ne kadar bereket umabiliriz ya da buna hakkımız olur? Meseleye biraz da böyle bakıp kimseye kızmadan, kendimizi telef edip ağzımızı da bozmadan süreci götürmeliyiz. Aksi takdirde gereksiz yere sinir harbi yaşar, kendimize de sosyâl barışa da zarar veririz.

KOKARCA CİDDÎ, AMA İRÂDE DE TATMİNKÂR

Fındık konusu bitmez. Kendi şahsî durum ve fındık tarımına dâir gözlem ve tespitlerimizi paylaşmak isteriz. Lâkin, meselâ toplama husûsunda o kadar çeşitli ıygulamalar gündeme geldi ki tâkibi oldukça zor. Bir de KOKARCA mevzûu bölgeyi telâşa düşürdüğü gibi kafaları da karıştırdı. Kokarca adım adım tüm fındık coğrafyasını istilâ peşinde.

KİM KORKAR KOKARCADAN?!

Eğer korkulan olursa durum ciddî. Lâkin bunun topyekun seferberlik ve kolektif, tümcel uygulamalarla çözüleceğine inanıyoruz. Çünkü, bu noktada çok ciddî çalışmalar var. İrâde tatminkâr. Sonuç mutlak gibi gözüküyor. Ya da bir mutasyon uygulamasıyla çözüleceğe benziyor. İnşâllâh diyelim.

AĞUSTOSTA DÖKÜLEN YAPRAKLAR

Ayın ortasında bir de, Irdu'nun renkli sîmâlarından, Nûreddin İSLÂM'ın vefat haberi geldi. Haber sosyâl medyada çok ilgi gördü. Lâkin bizim beklentimiz daha fazla değerlendirme ve yorum olması şeklindeydi. Hakkında orijinâl kelimeler telâffuz edildi. İlginç cümleler kullanıldı. Bir-kaç dörtlük yazdık ama, ayrıca bir de yazı düşüncesindeyiz târihe not adına. Şimdilik inşâllâh demekle yetiniyoruz.

D.MEHMET DOĞAN, E. NAZİF GÜRDOĞAN

Bu arada, ülkeye mâlolmuş değerlerden de kayıplarımız oldu. Mehmet DOĞAN ve Ersin Nazif GÜRDOĞAN. Onları da yazıp duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak isteriz. Her iki değerimize de Rabbimiz rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun. Uğruna mücâdele verdikleri Efendimiz SAV in komşuluğu mükâfâtları olsun.  Âmîn...

60 YILLIK BİNÂ, ONBİNLERİN HÂTIRASI

Derken Ordu İmam-Hatip Okulu binasının yıkılıp yenisi için kolların sıvanması noktasında hâtıralar depreşti, duygular kabardı, düşünceler hareketlendi. Sosyâl medya kaynıyor. Bu konu hep ayrı. Çok önemli ve başlıbaşına bir konu. Elbette ki yazacağız. Sosyâl medya dokunuşlarının yetmeyeceği âşikâr.

KÂLBİMİZ MALAZGİRT'TE ATTI

Ve en son Malazgirt. Bu hafta başı Pazartesi günü oradaydık. Yaşımızın 70'e doğru gittiği şu safhada günümüz ençleriyle berâber gençlik günlerimizin heyecânını yaşadık. Reis ve Devlet Bahçeli, Mustafa Destici başkanlar başta olmak üzere tüm kabîne oradaydı. Türk ve İslâm Dünyâsı'nın kâlbi, dünyânın gözü oradaydı.

BU SÂDECE BİR HÜSNÜKURUNTU!

Bu seferi de en az bir yazıyla târihe not düşmek istiyoruz lâkin, bu bir hüsnükuruntu sâdece. Çünkü mümkün değil. Ama, MALAZGİRT ŞİİRİ'nde de geçtiği gibi;

YÂ ALLÂH, BİSMİLLÂH; ALLÂHUEKBER!

deyip yazı yoluna koyulacağız inşâllâh. Yine oraların ifâdesi, yâni Erzurumlu İbrâhim HAKKI'nın şiiri ve bizim otobüste tevâfukan terennümümüzle;

ALLÂH GÖRELİM NEYLER, NEYLERSE GÜZEL EYLER

Bu duygu ve düşüncelerle berâber, gündem yoğunluğu kadar mevsim yoğunluğunun da getirdiği düğümün çözülmesi ve mürekkebin, Malazgirt'e giderken güzel yollarda güzel otobüslerle berâber yağ gibi kayması ve de oralarda gördüğümüz cinsten güzel gözlem ve değerlendirmeler olarak hepimizin önüne gelmesi,

GAYRETLERDEN HAYRETLERE

 

bunca gayretlerin, başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere tüm mazlumların kurtuluşu, İslâm Âlemi'nin birlik-dirliğine, insanlığın hidâyetine wesîle olması niyâzıyla Yüce Rabbimize yalvarıyor, hepimizi hayrete düşürüp, dünyânın da hayranlıkla izleyeceği o günlerin çok yskın olması ümîdiyle cümleye Ordu/Ulubey/EYMÜR'den sevgiler-saygılar wes'selâm...

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 22 Kasım 2024, 07:59 tarihinde yazdırılmıştır.