CENGİZ DAĞCI, AYDIN HIZ; BİRLİĞE YOL, DİRLİĞE HIZ...

Hafta sonu akrabâ ziyâreti için gittiğimiz Fatsa'da, geniş kokarca muhabbetlerinin arasında buralarda bir BUHÂRA Köyü'nün de olduğunu öğrendim. İsmin kaynağı ve resmiyeti araştırmaya değer. BUHÂRA değil de BUHARI imiş şimdi Google'dan baktığım kadarıyla. Yine de ilginç. Buhâra'yla ilgili olmalı gibi gözüküyor. İnşâllâh öğreneceğiz de önce geçen perşembe akşamına gidelim:

AKYAZI-UHUD'DA BİR KARDEŞ, BİN MUHABBET

Geçtiğimiz akşam, mâlum artık cumâ iklîmine girmiş olmamız hasebiyle feyz ü bereketinden öte bir başka güzel ve de çok çok özel bir akşamdı. Yatsıyı merkezî bir câmide kılalım diye gittiğimiz Ordu Akyazı UHUD CÂMİİ'nde iki misâfir hoca olarak, görevli arkadaşlarımız müezzinliği bize tevdî ettiler.

ÇARŞAMBA, PERŞEMBE, CUMÂ!

Neyse, paylaşarak görevimizi güzelce yerine getirmeye çalıştık. Fakat, asıl güzellik namaz sonrası, 2--3 aydır buralarda olmadığımız için hoş geldin falan teveccühleri arasında ilk defâ gördüğüm ama çok tanıdık, yakın biri gibi gözüken bir genç arkadaşımız da geldi ve biri de yine burda bu akşam tanıştığımız, Perşembe'ye din eğitim uzmanı olarak 2 ay kadar önce gelmiş bulunan Çarşambalı İbrâhim Bey hocamız ve bendeniz olmak üzere biz müezzinlere iltifatla berâber güzel okuduğumuz, onları mest ettiğimiz falan sözleriyle takdirkâr ifâdelerde bulunup teşekkürler etti.

Kim bu güzel, sıcak, sempatik genç derken, "-ÖZBEKİSTAN'LI MUHAMMED HÂFIZ!"

demesinler mi?! Biz de ona hemen, Temmuz ortasında 16 kişi olarak Burak Tur'la yaptığımız Özbekistan gezimizden, 2 ay önce orada olduğumuzdan falan bahsettik. SEMERKANT'lı olduğunu söyleyince de, gezi esnâsında Buhârâ'ya doğru çöl boyu giderken otobüste okuduğumuz gibi, burada da SEMÂVER ilâhisinin;

SEMÂVERİN BACASI VAR

BUHÂRÂ'DA HOCASI VAR

SEMERKÂNT'TE NİCESİ VAR

     HÜNER SENİNDİR SEMÂVER

     YANIK YANIK ÖT SEMÂVER...

kısmını terennüm ettik.

SİZE MEMLEKETİMİ GEZDİRECEĞİM

Bu kardeşimiz de buraya 2 ay kadar önce gelmiş ama kendisini çok sevdirmiş. Metin, Serhat, Engin ve Cihat Bey hocalarımız hepsi oradaydılar. Bu güzel arkadaşımız onlara; "sizi memleketime götürüp gezdireceğim" demiş. Bendeniz de gidip görmelerini, bunun fırsat olduğunu belirttim.

HACC, UMRE, ÖZBEKİSTAN

Zîrâ, Hac ve Umre'den sonra her müslüman Türk'ün ata yurdu, BUHÂRÎ, MÂTÜRÎDÎ, BAHÂUDDİN NAKŞIBEND, GÜCDEVÂNÎ gibi ilim-irfan büyüklerimizi sînesinde barındıran buralarını görmesi gerektiğini düşünüyor ve bunu herkese tavsiye ediyoruz.

SANKİ KIRK YILLIK GİBİ

Her neyse, yıllar sonra hasretle buluşmuş iki candan dost gibi tekrar tekrar kucaklaşıp fotoğraf ta çekindikten sonra  câmiden çıktık.

TİREBOLU, VAKFIKEBİR, BULANCAK

Yolda anlattığına göre, 2010'de Türkiye'ye gelmiş. Özbekistan'da iş yapan Tirebolu'lu Fâruk YILMAZ adlı bir tanıdığın yönlendirmesiyle Diyânet'e video atıp baş vurarak kabûl edilişiyle berâber gelip hâfızlığını VAKFIKEBİR'de tamamlamış. Sonra bir müddet BULANCAK'ta ikâmeti müteâkip şimdi Ordu'da yaşıyor. Hâfızlığına hürmeten BİLGİN FIRIN Sâhipleri kendilerine kucak açıp işe almışlar. 5 kardeşlermiş. Bir ablası da İstanbul'da evliymiş. O artık buralı. Tıpkı bizim de onun kadar Özbekistan'lı olduğumuz gibi...

SAADET HİSSİ, VAHDET HASRETİ

Çok mutluyum; burada, sanki 40 yıldır bilişiyor tanışıyormuşçasına Rabbimizin bizi kaynaştırdığı bir kardeşimiz daha oldu. Elhamdülillâh; sizlerle paylaşmak ta ayrı bir mutluluk. Daha doğrusu, gönül coğrafyamızdan birileriyle tanışmanın ayrı bir tadı oluyor. Sanki şuur altında nir VAHDET HASRETİ yatıyor olmalı. Bunlar hep onun bir parçası. Bunu bütünlediğimiz gün hepimiz için hem dünyevî hem de uhrevî bir kurtuluş olacak.

GİTSİN KÖRLÜK, GELSİN BİRLİK

Yüce Mevlâ ümmet olarak tüm mü'min kardeşlerimizle böyle kucaklaşma ve kaynaşmalar nasîp eylesin duâsıyla sözü bağlarken, başta GAZZE ve DOĞU TÜRKİSTAN olmak üzere tüm mazlumlara kurtuluş, Ümmet-i Muhammed'e de birlik-dirlik ve HİLÂFET, insanlığa HİDÂYET lûtfetmesi niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor, cümleye hayırlı cumâlar diliyor, kalbî sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...

"BENİM GÖNLÜM BİR KUŞTUR" ÖZBEKİSTAN'DA!

Yâni; bu ara başlığı qtarjen şunu söylemek istiyoruz ki, bu Temmuz'da bir grup tur okarak Özbekistan'ı gezerken, bilhassâ târihî külliye bahçelerinde kuş cıvıltıları en çok dikkâtimizi çeken ve rehberimizin de sık sık haklarında bilgi verdiği şeydi. Meselâ, 2. Dünyâ savaşı, kıtlık yıllarında bu sebeple Afganistan'dan göç eden kuşlardan söz etmişti. Şimdi bir kuş ta kitap olup yapraklarıyla kanat vurarak Ordumuzdan uçtu atayurt taraflarına doğru eski güzel günleri yâd etme ve tekrar gündeme taşıma açlık ve hasretiyle.

ŞEYH-İ TÜRKİSTAN; AHMED YESEVÎ

Zâten kitabın anlattığı kahraman da o diyarlardan dünyâya seslenen; özellikle Türk-İslâm Dünyâsı'nın irfânını besleyen bir isim. Ahmed YESEVÎ. İnşâllâh bundan sonraki gezimiz de YESİ'nin bulunduğu Kazakistan, Türkistan taraflarına olacaktır.

Her neyse; Ordu Proje İHL Öğretmeni Eğitimci-Yazar Aydın HIZ Bey arkadaşımızın kitabının tercümesine dâir haber paylaşımı şöyleydi:

ÖZBEKÇE'YE ÇEVRİLDİ; ŞÜKROLSUN

"Yazmak ciddi bir emek istiyor. İnsanın zihnini, kalbini, ruhunu ve zamanını vermesi; hayal dünyasında kurduğu dünyada yaşaması ve daha iyi anlamak için kahramanlarıyla birlikte zaman geçirmesi gerekiyor.

Bir yazar için yazdıklarının nerede durduğunu görmek ayrı bir heyecan. Bu heyecan yeni dosyalara çalışmak için güçlü motivasyon doğrusu.

AŞK KAPINI BEN GELDİM 

Daha önce ilk romanım "Aşk Kapını Ben Geldim",  Hindistan'daki resmi dillerden biri olan Malayalamca'ya çevrilmişti. Son romanım "Benim Gönlüm Bir Kuştur" ise Özbekçe'ye çevrildi ve Özbekistan'da yayınlandı.

Şükrolsun."

TEBRİKLER, TEŞEKKÜRLER, TEMENNÎLER

Biz de; "Ordu Proje İHL Öğretmeni Eğitimci-Yazar Aydın HIZ Hocamızın eseri ÖZBEKÇE'de. Kendisini tebrik ediyor, görmediyse bu tercüme bağlamında bizler gibi oraları gezmek ona da nasîp olsun inşâllâh diyor, Cümlenin MEVLİD-I NEBEVİYYE'sini tebrik ediyor, sevgiler-saygılar sunuyorum wes'selâm..." cümleleriyle kendisini tebrikle, görmediyse gezmesine vesîle olması temennîsinde bulunduk.

AYDIN HIZ'DAN CENGİZ DAĞCI'YA

İnşâllâh diyor, Türk Dünyâsı'nın büyük yazarlarından Cengiz DAĞCI'nın, soy ve gönül coğrafyamızın birlik-dirliğine, dolayısıyla dertlerinin devâsına dâir sözleriyle yazımızı sürdürüyoruz.

ACI, IZDIRAP, HASRET, KIZILELMA

92 yıllık ömrünü acıyla, ızdırapla, ana ve Kızıltaş özlemiyle, Vatan hasretiyle geçiren Türkçenin büyük yazarı, Kırım Türk’ü Cengiz Dağcı'yı Hakk’a yürüyüşünün  yıl dönümünde rahmetle, şükranla yâd ediyor, şu vurucu ifâdeleriyle Türk-İslâm Dünyâsı'nı selâmlıyoruz:

DENİZ PARÇALANMAZ!

“Bize Tatar, Çerkez, Türkmen, Kazak, Özbek, Azer, Karakalpak, Çeçen, Uygur, Kabardi, Başkurt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanmaz”.

AYNI RUH, AYNI HEDEF; ORTAK ALFABE

Derken ANADOLU AJANSI  "Türk Devletleri Teşkilatı, 34 harflik "Ortak Türk Alfabesi" üzerinde uzlaştı" haberini Türkiye Kaynaklı olarak Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Başkanımız Ekrem ERDEM'in demeciyle servis etti)*_

BİRLİK ve DİRLİĞİMİZ DAHA DA CANLANACAK

"Türkiye alfabesinin 29 harften 34 harfe çıkması Anadolu'da dili canlandıracak"

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Genel Başkanı Ekrem Erdem, Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonunun 34 harften oluşan Ortak Türk Alfabesi önerisi üzerine uzlaşmasına ilişkin açıklama yayımladı. Erdem, bu uzlaşmayı büyük bir heyecan ve memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, Ortak Türk Alfabesi'nin dil mirasının korunması ve Türk topluluklarının birleşmesi için önemli bir adım olduğunu vurguladı.

TÜRK-İSLÂM SEFERİ, İNSANLIĞIN ZAFERİ

Biz de böyle inanıyor, tüm bu gayretlerin, dünyâyı iyice sıkıştıran ablukanın kaldırılmasına, zulüm zincirlerinin kırılmasına, Türk-İslâm Dünyâsı merkezli, Osmanlı keyfiyetinde İslâm ve insan çerçeveli örnek bir medeniyet devleti kurulmasına wesîle kılması ve bunu görmeyi bizlere lûtfetmesi niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor, başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere tüm mazlumlara fiilî yardım eli uzatacağımız günlerin yakın olması dileğiyle cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...