Sarsıntı Öncesi Sessizlik: Olası Bir İstanbul Depreminin Türkiye Ekonomisine Muhtemel Etkileri

Yazar - Aytaç Yavuzel

Sarsıntı Öncesi Sessizlik: Olası Bir İstanbul Depreminin Türkiye Ekonomisine Muhtemel Etkileri

İstanbul, sadece 16 milyonluk nüfusuyla değil, Türkiye ekonomisinin kalbi olmasıyla da eşsiz bir ağırlık taşır. Şu an her şey normal görünse de, yerin altında biriken enerji, sadece bir şehri değil, bir ülkenin ekonomik geleceğini kökünden sarsabilecek bir tehdit oluşturuyor. Eğer bugün İstanbul’da 7.6 büyüklüğünde bir deprem yaşanacak olursa, Türkiye ekonomisi çok katmanlı, ağır ve uzun süreli bir krizle karşı karşıya kalabilir.

Öncelikle makro düzeyde ekonomik aktivitenin anlık olarak daralması kaçınılmaz olur. İstanbul’un milli gelir içindeki payı yüzde 30’un üzerindedir. Sanayi üretiminin büyük bir kısmı Marmara Bölgesi’nde yoğunlaşmıştır. Birkaç gün değil, haftalar boyunca duracak üretim, lojistik ve hizmet akışı, yıl sonu büyüme oranlarını doğrudan eksiye çekebilir. Kriz sadece İstanbul’la sınırlı kalmaz, Türkiye'nin diğer bölgelerine de tedarik zincirleri üzerinden hızla yayılır.

Konut ve gayrimenkul piyasasında ağır bir travma yaşanır. Sağlam olduğu varsayılan binaların bile bir kısmının yıkılması veya hasar görmesi, şehir genelinde konut arzını bir anda daraltır. Sigorta sisteminin kapsamı sınırlı olduğu için, ciddi bir konut kaybı finansal güvence olmaksızın yaşanır. Mortgage piyasasında geri dönüş problemleri ve taksit ödemelerinde aksaklıklar ortaya çıkar. Sigorta şirketleri, mevcut rezervlerinin çok üzerinde tazminat ödemeleriyle karşı karşıya kalır ve bazıları iflas riski altına girebilir. Bu durum, sistemik finansal şokların ilk tetikleyicisi olur.

Bankacılık sektörü için riskler çok boyutludur. İstanbul merkezli bireysel ve ticari kredilerin teminatları büyük oranda gayrimenkul olduğundan, taşınmazların değer kaybı ve fiziksel kaybı teminat yapısını çökertir. Kredi batık oranları sert şekilde yükselir. Bankaların sermaye yeterlilik rasyoları hızla aşınır. Aynı zamanda, halkın nakde yönelmesi ve panik nedeniyle likidite stresi yaşanır. Merkez Bankası'nın acil destek programları açıklaması gerekir, aksi halde bankalararası piyasa donabilir.

Sanayi, üretim, ihracat ve ithalat üzerinde zincirleme aksaklıklar kaçınılmaz olur. İstanbul ve çevresi, Türkiye ihracatının önemli bir kısmını üstlenmektedir. Limanlar, gümrükler, ana tedarik yolları hasar görürse, ihracat gecikir, ithalat zincirleri kopar. Üretim tesislerinin durması sadece kısa vadeli değil, orta vadeli kayıplara da yol açar. Uluslararası tedarikçiler Türkiye'ye alternatif aramaya başlar, bu da kalıcı pazar kayıpları riskini artırır.

Turizm sektörü özellikle kısa vadede ağır yara alır. İstanbul’un tarihi yapılarının zarar görmesi, güvenlik algısının bozulması ve şehirde temel hizmetlerin aksaması nedeniyle yabancı ziyaretçi sayısında keskin bir düşüş yaşanır. Orta vadede, güçlü bir restorasyon ve güven tesisi politikası izlenmediği takdirde, Türkiye'nin genel turizm imajı da zedelenebilir.

İnşaat sektörü için tablo çift taraflıdır. İlk anda şantiyelerde ve mevcut projelerde duraksama yaşanır. Ancak kısa sürede yeniden inşa ve kentsel dönüşüm için devasa bir talep doğar. Eğer finansal sistem çalışır durumda kalabilirse, inşaat sektörü ekonominin toparlanmasında lokomotif bir rol üstlenebilir. Aksi halde, kaotik bir yapılaşma ve rant odaklı bir yeniden yapılanma dalgası yeni riskler yaratır.

Kamu maliyesi üzerindeki yük çok ağır olur. Acil kurtarma çalışmaları, geçici barınma hizmetleri, altyapı onarımı ve yeniden inşa projeleri için devlet harcamaları patlar. Aynı anda ekonomik aktivitedeki yavaşlama nedeniyle vergi gelirlerinde ciddi düşüş yaşanır. Bütçe açığı dramatik şekilde büyür ve devlet yeni borçlanmalara yönelmek zorunda kalır. Türkiye’nin mevcut borçlanma maliyetleri düşünüldüğünde, bu durum ülkenin finansal kırılganlığını artırır.

Enflasyon üzerindeki etkiler karmaşıktır. Arz tarafında yaşanacak üretim kayıpları, özellikle gıda ve temel tüketim mallarında fiyat artışlarına neden olur. Ancak gelirlerde yaşanacak düşüş ve genel talep daralması enflasyon üzerinde bir fren etkisi yaratır. Sonuçta stagflasyon benzeri bir ekonomik atmosferin oluşması kuvvetle muhtemeldir.

İstihdam piyasası için ise tablo karanlıktır. Deprem bölgesindeki işletmelerin kapanması, çalışanların yer değiştirmek zorunda kalması ve genel ekonomik aktivitedeki daralma işsizlik oranlarını hızla yükseltir. Özellikle düşük gelirli kesimler için derin bir yoksulluk dalgası riski oluşur. Devletin doğrudan gelir destekleri, işsizlik sigortası ödemeleri ve istihdam teşvik programları devreye alınmadığı takdirde, sosyal huzursuzluk tehlikesi artar.

Türkiye'nin CDS primi hızla tırmanır, döviz kurları üzerinde ağır bir baskı oluşur. Lira değer kaybederken, dış borç çevrim maliyetleri keskin şekilde yükselir. Kredi derecelendirme kuruluşları, Türkiye'nin görünümünü negatife çeker ve not indirimi tehdidi gündeme gelir.

Uluslararası yatırımcılar için Türkiye'nin risk algısı dramatik şekilde bozulur. Yatırım ortamı, sadece ekonomik değil, yönetişim ve kriz yönetimi kabiliyetine dair algılarla da yeniden şekillenir. Krize verilen yanıtın hızlı, şeffaf ve etkin olup olmaması, Türkiye'nin dış kaynak erişimini doğrudan belirler.

Toparlanma sürecinde, para politikası ve maliye politikası uyumu hayati önem taşır. Merkez Bankası’nın kontrollü genişlemeci adımlar atması, maliye politikasının ise hedefli harcama ve vergi teşvikleriyle ekonomiyi desteklemesi gerekir. Aksi takdirde ekonomi uzun süreli bir durgunluk ve kırılganlık sarmalına hapsolabilir.

Dünya deneyimleri gösteriyor ki, büyük depremlerden sonra yaşanan ekonomik toparlanmalar hızdan çok yönetim kalitesiyle belirlenir. Japonya, Şili gibi ülkelerde doğru yönetilen süreçler ekonomik canlılığın geri kazanılmasını sağlarken, Haiti gibi örneklerde yetersiz yönetim kalıcı yıkımlar doğurmuştur.

İstanbul’da yaşanacak büyük bir depremin ardından, sadece şehir harabeye dönmeyecek. Eğer doğru adımlar atılmazsa, Türkiye’nin ekonomik temelleri de derinden çatlayacaktır.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Nisan 2025, 01:39 tarihinde yazdırılmıştır.