Eski Mezarlık otopark oldu
Sağlık Müdüründen Lüleburgaz Devlet Hastanesi’ne ziyaret
LÜLEBURGAZ’DA OTOPARK SORUNU ÇÖZÜLDÜ !!!
HURŞİT GÜNEŞ: “YEREL SEÇİMLERDEN HEMEN SONRA ERKEN SEÇİM İSTENMELİYDİ”
Bu haber 03 Eylül 2016, Cumartesi 09:27 tarihinde eklendi. 2396 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

1 Eylül Dünya Barış Günü kutlandı

1 Eylül Dünya Barış Günü savaşların yol açtığı acılara karşı barış talebinin ve umudunun dillendirildiği gündür.
1 Eylül Dünya Barış Günü kutlandı

Nazi Almanya’sının 1939 yılında Polonya’ya saldırdığı ve emperyalistler arası yeni bir paylaşım savaşı başlattığı tarih olan 1 Eylül, Türkiye’de de emek, demokrasi ve barış güçlerinin takviminde özel bir yer taşımaktadır.

Yaşadığımız bölgede yıllardır süren savaşlar, milyonlarca insanı yoksullaştırmış, yüz binlerce insana tarifsiz acılar yaşamış, sayısız insan Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de katledilmiş, geriye evladını yitiren binlerce anne baba ve öksüz kalan binlerce çocuk bırakmıştır. Milyonlarca insan topraklarından göçe zorlanmış, yine milyonlarcası kimliğinden, dilinden, milliyetinden, mezhebinden ve düşüncesinden dolayı baskı görmüştür.

14 yıldır AKP tarafından iyi yönetilmeyen ülkemiz dışta yalnız kalmış, iç sorunlarımızda büyüyerek içinden çıkılmaz duruma gelmiştir.

Etnik ve dini farklılıklar körüklenerek halklar birbirine düşman edilmekte, insanların gelecekleri ve bir arada yaşama umutları yok edilmektedir.

Silahlar konuştukça kadınlar, gençler, çocuklar, yoksullar emekçiler başta olmak üzere bütün insanlık ağır bir sarsıntı yaşamakta, işsizlik, yoksulluk, açlık, acı ve gözyaşı artmaktadır.

Milyarlarca insan temel haklarından mahrumken, temiz içme suyu bulamazken, milyarlarca insan doktor ve öğretmen, hastane ve okul bulamazken, hükümetler ve uluslar arası kurumlar savaşları devam ettirmeyi, emekçilerin maaşlarında kesinti yapmayı, sosyal hakları törpülemeyi tercih etmekte ve baskı koşullarını durdurmak yerine onlardan nasıl kar edebileceklerini düşünmektedir.

Neoliberal kapitalist düzen ve onun destekçisi emperyalist güçler için savaş, halkları/işçi sınıfını birbirine düşürerek bölüp parçalamanın, demokratik hakları askıya almanın, sermayeye kaynak aktarmanın, kısacası bu düzeni devam ettirmenin, bir yolu olarak değerlendirmektedir. Sömürü ve baskı düzeni ancak savaşlar ile sürdürülmektedir. Savaş yaşamımızın kalıcı bir parçası haline gelmiştir.

Düzeni “savaş” ile sürdürülebilir hale getirmek, insanlığa karşı işlenmiş en büyük suçlardandır ve maalesef ülkemizde de bu yönde politikalarla karşılaşmaktayız.

Ülkemizde ölen insanlar artık sayılarla anılıyor ve istatistiki bilgi olarak kullanılıyor. İnsan yaşamının bu kadar değersizleşmesini kabul etmiyoruz. Türkiye, AKP hükümeti ile hızla orta doğu bataklığa doğru çekilip bir iç savaş sürecine sokulmak isteniyor.

Emperyalist güçler tarafından kışkırtılan Suriye’deki etnik-mezhepsel ayrımlara dayanan iç savaşa Türkiye’yi yöneten AKP hükümetinin taraf olması maalesef ateşi ülkemize taşımıştır. “Ortadoğu iç savaşlarla, etnik ve dini boğazlaşmalarla kaosa sürüklenirken, Türkiye bu kaosun parçası olmasın” diyenlere kulak verilmemiştir. Yıllardır tüm uyarılara rağmen hatada ısrar edilmiş, Suriye politikasını eleştirenler “hain” ilan edilmiştir. Türkiye’nin toplumsal barışını tehdit eden bu tehlikeli macera sürdürülmektedir.

Ülkemizde tüm sorunların, şiddetle, terörle, çatışmayla çözülemeyeceği son 30 yıllık yakın tarihimize bakılarak dahi görülmektedir. Özlemle beklediğimiz, kalıcı bir toplumsal barış ve kardeşlik, bir arada insanca yaşayacağımız bir ülke, kanın ve şiddetin olduğu yerde sağlanamamaktadır. Türkiye’de bir iç savaş ortamına sürüklenme tehlikesi taşıyan provokasyonlar, kimden gelirse gelsin, sadece acıyı, kanı ve gözyaşını artırmaktadır.

Ülkemizde benimsenmesi gereken politika, “yurtta barış, bölgede barış, dünyada barış” politikasıdır. Bunun dışındaki tüm maceralarla ve savaş politikalarıyla, iktidarlar güçlenebilir, koltuklar korunabilir, servetler korunabilir, sermaye büyüyebilir ama ülkemiz kaybeder.

Bir kez daha tekrarlıyoruz:

Savaş, ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir! Savaş, cinayet demektir! Savaş, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenerek artması demektir! Savaş, ekmeğimizin küçülürken zenginlerin kasalarının dolması demektir! Savaş, emeğin haklarının tamamen ortadan kaldırılması demektir! Savaş, demokrasi ve özgürlüklerin bitirilmesi demektir! Savaş, insan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır! Savaş, çevrenin, doğanın tahrip edilmesi demektir! Savaş, savaş kararı alanların çocuklarının değil, emekçi halk çocuklarının gönderildiği bir cehennem demektir!

Emek ve demokrasiden yana olan bizlerin özlemi, kimliği, kültürü, dili, dini, mezhebi, görüşü ne olursa olsun, üzerinde eşit haklara sahip yurttaşlar olarak barış içinde yaşayacağımız, demokratik bir Türkiye özlemidir. Çünkü bizler bilmekteyiz ki, insanların göz renkleri ne olursa olsun gözyaşları aynıdır.

Barış emekle gelecek, barış emekçilerin birliğiyle gelecek. Yaşasın Halkların bir arada yaşama iradesi. Savaşa Hayır, Barış Hemen Şimdi. Yaşasın 1 Eylül Dünya Barış Günü.

 

Gökhan KAN

 

 

Yazdır Paylaş
ETİKETLER :
Diğer Haberler
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek