Lüleburgaz Devlet Hastanesi’nden prostat MR’ı görüntülemesi başladı
Pehlivanköy Kaymakamı’ndan Kırklareli Valisi’ne veda ziyareti
Kırklareli’nde korkutan yangın
8 KASIM PARKI’NIN TEL ÇİTLERİ ÇALINDI
Bu haber 15 Eylül 2017, Cuma 09:24 tarihinde eklendi. 1011 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Çınaraltı Sohbetlerinin 2’incisi gerçekleştirildi

Lüleburgaz Belediyesince Çınaraltı Sohbetleri etkinliklerinin ikincisi 13 Eylül Çarşamba gün saat 17.30’da Zübeyde Hanım Parkı’nda gerçekleştirildi.
Çınaraltı Sohbetlerinin 2’incisi gerçekleştirildi

Trakya’nın Siyasal Fay Hatları’nın ele alındığı etkinliğe moderatör olarak Celal Pir, konuşmacı olarak da Enver Aysever ve Sinan Meydan katıldı. Program öncesinde Meydan ile Aysever hayranlarına kitaplarını imzaladı. Lüleburgazlı vatandaşların yoğun ilgi ile izlediği etkinlikte ilk söz alan Enver Aysever, Trakya insanının toprağını, memleketini ve insanı sevdiğini belirtti.

Aysever, “Hepimizin temel fay hattı şu, hepimiz eşit, özgür, ifade özgürlüğünün en üst seviyede olduğu hukukun, adaletin, demokrasinin kurumsallaştığı bir memleket hayal ediyoruz. Fay hattı şu ki; bu kırılmış durumda Türkiye artık OHAL olmadan yönetilemez bir hale gelmiş. OHAL bu hal olmuş ki insanlar birbirlerinin gözlerinin içine bakarken bile kuşku ile bakıyorlar. Oysaki biz burada hakikaten güzel bir çayı içerken birbirimizin yüzüne bakabilmenin kontak edebilmenin lezzetini tattık. Gece burada bir meyhaneye gitsem eminim ki kadınlar rahatsız edilmeden sohbet edip içki içebiliyorlar. Kimse onlara tecavüz etmeye kalkmıyor. Eminim ki burada çocukların ırzına geçmek için sırada bekleyen sapkınlar yok. Çünkü Trakya insanı önce insanı seviyor. Çünkü Trakya insanı toprağını seviyor, memleketini seviyor, yaşamayı seviyor.”dedi. Aysever konuşmasının devamında Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri kapatıldığı gün çöktüğünü belirtti.

Etkinliğin diğer bir konuğu olan Tarihçi Sinan Meydan ise Lüleburgaz’ın Kurtuluş Savaşı döneminde işgalci güçlere karşı büyük direniş gösterdiğini söyledi.Meydan, “Lüleburgaz’da bulunduğumuz bugün bundan 96 yıl önce Sakarya’da büyük bir zafer kazandık. Yani 13 Eylül 1921 tarihinde Sakarya’da büyük bir zafer kazandı Türk Orduları, Mustafa Kemal Başkomutanlığında.

 

O Sakarya Zaferinin kazanılma sürecinde bütün milletimiz acılar çekti. Anadolu kan ağladı. İşgal 3,5-4 yıl devam etti. Sadece Anadolu değil Trakya’da, İstanbul’da kan ağladı. Sadece Anadolu’da değil Trakya’da da büyük bir direniş gerçekleşti. Emperyalist işgale karşı, kanlı işgale karşı, namussuzca işgale karşı Trakya haklıda bütün Anadolu halkı gibi ayaklandı. Sakarya Savaşını eğer kaybetseydik, Ankara düşecekti. Çünkü Ankara’ya 50 km yaklaşmıştı düşman. Ankara düşerse meclis Kayseri’ye taşınacaktı. Meclisi Kayseri’ye taşımak ve orada yeniden toplamak çok zordu. Toplasanız bile halkın inancı kalmayacaktı o meclise ve çok daha önemlisi hem meclis başkanı olan, hem Başkomutan olan, hem de Sakarya öncesinde meclisin olağan üstü yetkilerini meclisin isteğiyle 3 ay süreyle kullanma hakkına sahip olan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Sakarya yenilgisinden sonra halkın nezdinden sonra halkın kararlılığını, güvenirliliğini kaybedecektik. Ordularımız dağıtılacak, Başkomutansız kalacaktık. Ve Anadolu’yu kaybedecek, bugün bu topraklarda olmayacaktık. Sevr anlaşması yürürlüğe girecekti. Sevr anlaşmasına göre Trakya Lüleburgaz dâhil olmak üzere Yunanistan’a bırakılıyordu. Yani Edirne ve Kırklareli Sakarya kaybedilseydi bugün Türkiye’nin toprağı olmayacaktı. Bugün bu topraklar Yunanistan’a kalacaktı. Peki, bu süreçte Trakya’da nasıl bir direniş oldu? Biliyorsunuz 1.Dünya savaşından sonra Mondros Ateşkes anlaşması imzalandı 30 Ekim 1918’de ve hemen bir süre sonra Kasım ayı başında işgaller başladı. Düşman kuvvetleri Fransa, İngiltere ve İtalyanlar Anadolu’yu ve Trakya’yı işgale başladılar. İlk işgal edilen yerlerden biriside Trakya’ydı. 3 Kasım itibari ile Lüleburgaz’a da düşman kuvvetlerinin girdiğini görüyoruz. Fransız kuvvetlerinin 3 Kasım 1918’de Trakya’ya girdiklerini, Lüleburgaz’a girdiklerini ve bölgeyi işgal ettiklerini görüyoruz. İşgale karşı Lüleburgaz halkı, Edirne halkı, Kırklareli halkı sesiz mi kaldı? Hayır. İstanbul’daki Padişah ve onun hükümeti işgale karşı sessizdi. Hatta işgalcilere yaranma politikası izliyorlardı. İngiltere ve Fransa’ya yaranarak onların dediklerini yaparak bu işgalin sona ereceğini düşünüyorlardı. Ama Anadolu halkı ve Trakya halkı farklı düşündü biliyorsunuz ve ilk direniş örgütlerinden birisi burada kuruldu. Trakya Paşaeli Cemiyeti ilk Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerimizden birisidir. 2 Aralık 1918’de kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı boyunca çok sayıda yerel kongre düzenlendi Anadolu’da ve Trakya’da, o yerel kongrelerden bir tanesi Lüleburgaz’da düzenlendi. 16 Mart 1920’de İstanbul işgal ettiklerinden bir süre sonra İstanbul’un İşgaline karşı ilk örgütlü direniş Lüleburgaz’dan geldi. 31 Mart’ta Lüleburgazlılar bir kongre topladılar. O kongrede direniş kararı verdiler. İşgalciler Padişahını esir alarak sana gözdağı vermek istiyor. Ama Lüleburgazlılar, Trakya halkı ve Anadolu halkı bu gözdağını ciddiye almayacak, Lüleburgaz’da toplanan o kongrede direniş kararı verecektir. Bütün bunları ülkemizin bana göre örtülü bir işgal yaşadığı bu günlerde yeniden Kuvâyi Milli’ye ruhuna, yeniden Lüleburgaz kongresine ihtiyaç vardır. ”dedi.

“Çocuklarınızı Milli Eğitim Canavarından koruyun”

Program konuşmaların ardından vatandaşların sorularının cevaplanması ile devam etti. Enver Aysever’e sorulan “Bu Milli Eğitim müfredatıyla soran ve sorgulayan beyinler nasıl yetişecek?” sorusuna verdiği cevap ise oldukça dikkat çekici oldu. Aysever, “Hepinize verebileceğim birinci öneri çocuklarınızı Milli Eğitim Canavarından koruyun. Okulda bozacaklar. Evde düzelteceksiniz. Okulda yalan söyleyecekler, evde hakikati anlatacaksınız.”dedi.

 

Cüneyt ÜNLÜSOY

Yazdır Paylaş
ETİKETLER :
Diğer Haberler
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek