Zübük filminin yeniden çevirimi Vize’de gerçekleşecek
Şehit ve gazi ailelerinden Hürfikir’e ziyaret
26 bin öğrenci karne heyecanı yaşadı
Kaymakam Yüce 27 Ocak’ta görevine dönüyor
Bu haber 10 Kasım 2020, Salı 16:06 tarihinde eklendi. 882 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

“HÜKÜMETİN TARIM POLİTİKALARI İFLAS ETTİ YOKSULLAR GIDAYA ERİŞEMİYOR”

Sol Parti Lüleburgaz İlçe Örgütü’nden yapılan açıklamada; “Hükümetin tarım politikaları iflas etti. Yoksullar gıdaya erişemiyor” denildi.
“HÜKÜMETİN TARIM POLİTİKALARI  İFLAS  ETTİ YOKSULLAR  GIDAYA ERİŞEMİYOR”  

Hükümetin tarım politikaları nedeniyle çiftçilerin artık üretemediğinin de belirtildiği açıklama şöyle; “Tarım politikaları piyasaya ve tekellere göre düzenlenirken çiftçi üretemiyor, halk yeterli gıdaya ulaşamıyor

Gıda üretimi küresel serbest piyasaya teslim ediliyor, şirketler lehine düzenleniyor. Gıda tedariği artan şekilde dışa bağımlı hale geliyor. Gıda üreticileri yoksulluğa mahkum ediliyor, çiftçiler işçileşiyor. 

Bu düzen kırdan geçinenler, köylüler, tarım işçileri, balıkçılar, tüketiciler, kadınlar, gençler için, doğa için ciddi bir tehdit ortaya çıkarıyor: Gıda Krizi

Gıda sisteminin şirketlere, piyasaya, tekellere göre düzenlenmesi son bulmalı. Halkın ihtiyaçlarına göre, yerel üretimi güçlendiren ve üreticiyi gözeten bir gıda sistemine yönelik tarım politikaları oluşturulmalı.

Açlık artıyor, yeterli gıdaya ulaşılamıyor

Şirketlerin gıda sistemi kıtlık, açlık, salgın gibi riskler doğuruyor. Pandemi sürecinde bu risklerin artış gösterdiği biliniyor. Gıda üretimi tüm dünyada neredeyse durma noktasına gelirken, yoksul kesimler yeterli gıdaya erişemiyor, açlık sınırı artıyor. Tüm bunlara rağmen hükümet mevcut gıda sistemi karşısında halkı korumuyor. Çiftçinin ürününü pazara ulaştırmasını sağlayamıyor. Gıda sisteminin kriz yaratan şirket kontrolüne dayalı işleyişini sürdürmeye devam ediyor.

Elverişli tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı son bulsun

Sağlıklı gıda üretimi için ihtiyacımız olan tarım arazilerinin, meraların, ormanların artan şekilde tarım dışı uygulamalara maruz kaldığına; havayı, suyu, doğal yaşamı kirleten yatırımlara açıldığına şahitlik ediyoruz. 

Elverişli tarım arazilerinin işlev dışı kullanımına izin veren proje ve politikalar ekolojik yıkımı, iklim krizini hızlandırıyor, çiftçilerin yoksullaşmasına, üretimden kopmasına neden oluyor. 

Tarım arazilerine planlanan maden, enerji, turizm gibi amaç dışı kullanıma yönelik her türlü yatırım derhal sonlandırılmalı. Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri Projesi gibi meraların ve hazine arazilerinin işlevi dışında kullanılmak üzere şirketlere tahsis edileceği projeler iptal edilmeli.

Torba yasa geri çekilsin!

Maden ve enerji şirketlerine vergi muafiyetleri ve ruhsatsız faaliyet yürütme gibi türlü imtiyazlar öneren torba yasa geri çekilmeli. Bu teklif, madencilik faaliyetinin yapıldığı bölgelerde yaşayan ve tarımla uğraşan köylüler başta olmak üzere kırdan geçinenleri yoksullaştıracak biçimde zarara uğratacaktır. Tasarı ile hükümetin piyasalaştırma hamlelerini hızlandırmaktan başka bir amaç güdülmediği açıktır. Hükümetin görevi özel sektör işleyişini kolaylaştırmak ve hızlandırmak olmamalıdır. Ayrıca, bu tür projelerin kamuya vereceği zararının halktan karşılanması son bulmalıdır.

Gıda ithalatında gümrük vergisinin sıfırlanması yerel üretimi sıfırlar

Geçtiğimiz haftalarda buğday, arpa ve mısır ithalatında gümrük vergisinin sıfırlanması kararı alınmıştır. Dünya Ticaret Örgütü’nün gümrük vergisinin sınırlanması kararının uzantısı olarak düşünebileceğimiz bu uygulama ile tarım ve gıdanın şirket kontrolüne geçmesi hızlanacaktır. Ayrıca, çiftçinin zarar ederek üretimden kopmasına neden olarak yerel üretimi olumsuz etkileyecektir. 

Doğal kaynakları kirleten üretim yöntemlerinden vazgeçilmeli

Endüstriyel tarım uygulamaları gıda üretimini tamamen şirketlerin denetimi altına sokmaktadır. Bu uygulamalar böylece biyoçeşitliliği yok etmekte, doğal kaynakları kirletmekte ve sonuçta canlıların varlığına tehdit oluşturmaktadır. Endüstriyel tarımdan vazgeçilmeli ve ekosistemin devamlılığına dayanan üretim biçimi olarak agroekolojik üretim benimsenmelidir.

Gıda krizi, halkın gıda egemenliği ile aşılabilir

Halkın ihtiyaçlarını dikkate almayan yapılandırmalar, kar odaklı şirket tarımı, iklim krizi, ekolojik deformasyon, finansal spekülasyon ve bunlarla ilişki olarak yoksulluk ve açlık ile ilgili bir gıda krizini deneyimliyoruz. Hükümetin tarım politikası iflas ediyor. Krizden çıkış için tek seçenek halkın gıda egemenliğinin kurulmasından geçiyor. 

Halkın yeterli gıdaya ulaşmasının yolu üretici ve tüketicilerin bir arada örgütlediği gıda sisteminin, halkın gıda egemenliğinin kurulmasıyla sağlanabilir. Köylülerin ve küçük çiftçilerin kendi topraklarında yerel tohumlarıyla, doğayla dost, sağlıklı gıdalar üretmesine dayanan gıda egemenliği, yeterli gıdaya ulaşmanın, açlığı sonlandırmanın, ekosistemi korumanın, gezegeni soğutmanın, salgınları engellemenin başlıca yoludur.”

Ertan BAYER

 

Yazdır Paylaş
ETİKETLER :
Diğer Haberler
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek