VATAN PARTİSİ : PERİNÇEK NEDEN EKRANLARDA?

İl Sekreteri Halil Göçen açıklamasının devamında da görüşlerini şöyle sürdürdü;” Kim soruyor bu soruları... Milliyetçi görünümlü Amerikan şahinleri.. Sol  görünüşlü kartallar, Bir de dolduruşa getirilmiş, Dolmuş görünümlü,doblo troller var.. Siz bunları boşverin.. Karşısına koydukları adamlara bakın; Nafakasını alamayan dul kadınlar gibi, Nereye gitse karşına çıkardıkları var.. İran televizyonuna çıksa Perinçek.. Oraya da gönderecekler Çin'e gitse.. Suriye televizyonuna çıksa.. "Bu gece SuveyşKanalı'ndayım"dese.. Aytuğ Atıcı,bonesini alıp gidecek.. Hele bir Sakarya Vekilimiz var; İyi Parti'den.. Adam.. Otuza otuz, Kontrplak üzerine yapıştırılmış çiçekli Apo resmi ile dolaşıyor çantasında.. Herhalde kâğıt buruşmasın diye.. 

Mesela.. Araştırmacı atışmacı gazetecilerimiz var: Metin Özkan mesela.. Adam bi araştırmış bi araştırmış.. Yalamış, yutmuş, çiçeğin kokusunu, türünü, hangi elle koparıldığını, kaç dakika güneşte kaldığını.. Her şeyi biliyor adam.. Şimdi diyeceksiniz; "Bunlar mı bizim vekillerimiz, gazetecilerimiz, Atatürk'ün koltuğuna oturmak isteyen Aytuğlarımız.." Hayır! 

Bunlar bizim değil.. Az önce dedim ya.. Bizden görünümlü, bizden kaportalı.. İçten yanmalı motor taşıyan, Emperyal yakıtlı ara araçları Konu Ayasofya.. Sakaryalı iyi vekilimiz, 

Otuza otuz resimli kartonu koydu dizine; "Daha bir şey demeyeceğim" dedi. 

Söyleyecek kendi sözü yok.. Konu, milletvekilliği düşürülmesi.. Doktor Aytuğ, 

Cia'nın sayfasından aldığı resimle telefonu, kameranın gözüne sokuyor. 

Metin'i zaten.. Bir meslektaşı olarak.. Bu kadar yoğun işinin arasında Allah'a havale ediyorum.. Belki sıkıştırır araya.. 

.../ 

Sahi.. 

Perinçek ve Vatan Partisi neden ekranlarda.. Hem de.. 

Her konuda.. Cevabını hemen söyleyeyim size: Siz.. Kırk kilitli kapının anahtarını cebinizde taşırsanız, Bırakın, yağmurda doluda içeri girmek isteyenleri.. Çilingirler bile sizin peşinizde dolaşır.. Sözü çok uzatmayacağım; Ekonomiden sağlığa, hukuktan eğitime, komşularla ilişkiden tarıma; üretime, Her şey ama.. her şey, Zamanında kilitlendi mi.. Bir de terör.. 

Kimin çözümü var.. Tarikatlar, cemaatler, Fetullahlar.. Nerede muhalefet? Muhalefet sadece milletin bildiğini millete anlatıyor. 

Çözüm ? Çözüm, yok! Çünkü onlar da kuşatıldı.. Birbirinin karnından zamansız sezeryanla çıkarılanlar, Kiralık vekiller, satılık adamlar, Tavşan çorbasının..Suyunun suyu oldular.. 

Vahdettinler, Damat Feritler teslim olduğunda ne oldu? Anadolu'da ateşler yandı, dağ başlarında.. İpsiz Recepler, Sütçü İmamlar, Yahya Kaptanlar, Halime Çavuşlar, Şerife Bacılar, 

Yörük Aliler, Ve daha niceleri.. ...Ve durduramadıkları 

Koca Mustafa Kemal.. Zamanı gelmiş Hürriyet ateşini sürdü Karadeniz'e.. Birbirinin ışığına gelenler, Toplandılar çıkış yolu gösteren Atatürk'ün etrafına.. Hürriyeti arayanlar, Umudu, kararlılığı, cesareti, Ve bağımsızlık ateşinin alev alev topunu gördüler.. İşte yaşanan tam da budur: Sen.. Eli silahlı 2 terör örgütünü karşına alacaksın.. Bir de Pentegon'u cephane koyacaksın.. Gidip yüzyıllardır çiğnedikleri sakızı mahkemelerinin çöpüne atacaksın.. 

Gelip Silivri`ye Kurdukları mahkemede.. Hakimlerini, savcılarını Sanık sandalyesine indireceksin.. Duvarlarını da başına yıkıp, Genelkurmay başkanını, Paşaları koluna takıp çıkacaksın,` Amerikan medyasının karşısına.. Televizyon, radyo, gazete, dergi, Kasetçalar kursalardı, Onu da kurup karşılık vereceksin, Fal sakızlarının, Manilerinin dahi ithal edildiği günlerde, Sen "üretim" diyeceksin.. Parti genel merkezlerine satıldığı, Ambleminin Beyaz saray'da çizildiği partilerin üyelerini de sen uyaracaksın.. "Ben fizik öğretmeni" "Ben Dersimli" Diyene de "ayıptır" diyeceksin.. Yine yeniden.. Kazım paşalar, İnönüler, Orbaylar, Fatmalar, Halideler, Namık Kemaller, Nazımlar yetiştireceksin.. Başbakanlık, bakanlık, bakmayanlık yapanların, Yolsuzluktan yargılandığı ülkede.. Sen milletin için.. Ülken için hapisler yatacaksın.. Asker, polis.. Şehit düşmeden.. Sen parti olarak şehitler vereceksin.. 

Fethullah'ınkışkıttığı ülkeleri, Devletinle barıştıracaksın.. Amerika'nın sağa/ sola böldüğü halkı kucaklaştıracaksın, Herkesin iğne deliğinden ışık aradığı günlerde, Sen Büyük çıkışı göstereceksin 

.. 

Elli yedi kitap yazacaksın, Elli bir kelime ile konuşanlarla muhatap edilecek,  Ama.. Karşındakini "adam" sayacaksın Amerikan sidiğinden rutubetli 

Tabanca mantarı konuşmacıların pıt pıtına maruz kalacaksın, Yanacaksın, Yakılacaksın 

Perdelenecek, karalanacaksın, Ciğerini verdiklerin kasap kedisi gibi kaçacak, Dalgayı gören, 

Boyalı gemilere geçecek.. Ama sen.. Rotanı değiştirmeden, Dümeni düz tutacaksın.. 

.../ 

Ve, Kırk yıldır kapalı duran kırk kapının açarının kimde olduğunu, Aynı gemideki medya patronları da gördüyse.. Samsun'da şafak söktü demektir.. Havza limanına giren, Vatan Vapurunun dumanıdır Medyanın Samsun'dan gördüğü.. Anlaşıldı mı şimdi ! Neden televizyonlara  çıktığı.. Denizin ortasında gemiden düşeninin gözü tren aramaz. Nuh'un başka gemisi yoktu.. “  

Ertan BAYER