Lüleburgaz İlçe Sağlık Müdürü ve Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Önder Porsuk, 6 Mayıs Dünya Astım Günü nedeniyle yaptığı açıklamada astımın tanımını yaparak belirtileri hakkında bilgi verdi.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından, her yıl Mayıs ayının ilk salı günü Dünya Astım Günü olarak kabul edildiğini belirten Porsuk “ Astım; hava yollarının mikrobik olmayan, uzun süreli iltihabı şeklinde olup; bu olay sonucu hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar halinde gelen bir hastalıktır.
Her yaştan bireyi etkileyebilen, ancak doğru tedaviyle kontrol edilebilen, kontrol edilemediğinde ise günlük aktiviteleri ciddi anlamda engelleyen kronik (müzmin) bir hastalıktır. Astımın oluşumunda kişisel risk faktörleri (genetik, cinsiyet, şişmanlık), çevresel risk faktörleri (sigara, alerjenler, solunum yolu enfeksiyonları, iç ve dış ortam hava kirlilikleri, beslenme) ve tetikleyici faktörler (sigara, ilaçlar, alerjenler, solunun yolu enfeksiyonları, ev tozu) yer almaktadır. Alerjik hastalıkların tümü yaşam kalitesine olan olumsuz etkileri ve sosyoekonomik yükleri nedeni ile önemli bir sağlık sorunu olarak kabul edilmektedir.
Astım tedavisinde amaç; hastanın şikâyetini kontrol altına alarak normal günlük hayatına dönmesini sağlamak, atakları önlemek, tetikleyici faktörlerle mücadele etmesi konusunda hastaya gerekli eğitimi vermek ve ölümleri engellemektir. Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bu hastalığın tedavisi ile ilgili gerekli her türlü ilaç ve malzeme bulunmaktadır” dedi.
Hastalığın belirtilerini hakkında da bilgi veren Porsuk “ Hastalık genellikle kuru bir öksürük, nefes darlığı, hava açlığı, koyu kıvamlı, yapışkan ve genellikle az miktarda balgam ve göğüste baskı hissi ile hırıltılı solunum ile kendini göstermektedir. Bu belirtilerden herhangi biri veya birkaçı bir arada bulunabilir. Bu belirtiler sadece astıma özgü değildir, başka hastalıklarda da olabilir. Ancak bu belirtiler, tekrarlayıcı olup nöbetler halinde gelirse, genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkarsa, kendiliğinden veya ilaçlar ile düzelirse ve mevsimsel değişiklik gösterirse dikkatli değerlendirilmelidir.
Astımda ailesel yatkınlığın olduğu da düşünülmektedir. Bu nedenle astımın koruyucu tedbirle % 100 engellenmesi mümkün değildir. Ancak astım olduğu bilinen kişilerin bazı şeylere dikkat etmesi gereklidir. Çevre şartlarının kontrol altına alınması da bu konuda yardımcıdır. Özellikle alerjik astımda saptanan alerjenlerden uzak kalınmalıdır. Hava kirliliğinin arttığı, polenlerin yoğun olduğu ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde dış ortamlarda bulunulmamalıdır. Sigara içmekten kaçınılmalıdır. Sigara içilen evlerdeki çocuklarda astım hastalığı görülme sıklığı ve şiddeti artmaktadır. Bu nedenle anne ve babaların çocukların olduğu ortamda sigara içmemeleri gerekmektedir. Evde beslenen hayvanların tüyleri alerjik reaksiyonlara neden olduğu için, evde hayvan beslememelidir. Solunum yolları enfeksiyonlarına karsı dikkatli olunmalıdır. Havalandırması iyi olmayan, nem oranı yüksek ve kalabalık binalarda önceden tanısı konulmamış astım ortaya çıkabilmekte veya var olan astımın şiddetinde artış olabilmektedir. Bu tür sağlıklı olmayan yerlerden olabildiğince uzak durulmalıdır” dedi.
Tüm hastalıklarda olduğu gibi Astımda da en önemli hususun erken teşhis olduğunu ifade eden Porsuk “Tanıda en önemli olan ise hastalığın kişisel öyküsüdür. Astım kontrol ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Öncelikle kontrol edici ilaçlar gerektiği kadar, gerektiği sürede (bu uzun bir süredir) ve doğru şekilde kullanmalıdır. Yılda en az 2-3 defa doktor kontrolü yaptırılmalı kendi hastalıklarını kontrol etme yöntemleri öğretilmelidir. Bu sayede; normal bir yaşam sürüp, astımın ve ilaçların zararlı etkilerinden korunabilirsiniz. Eğer astıma benzer belirtiler hissediyorsanız; önce aile hekiminize ve gerekiyorsa Göğüs Hastalıkları Uzmanı’na başvurarak, varsa hastalığın erken teşhisini sağlayabilirsiniz” dedi.
Gökhan KAN