Ülkemizde ve bölgemizde sorunları halk adına çözmekle görevli siyasiler, başarısızlığa uğrayınca sorunun kendilerinde ve kurdukları sistemde olmadığını, daha ve başka büyük engellerden dolayı sorunların çözülemediğini anlatırlar. Siyasetin en eski-en kötü ama bir o kadarda halk üstünde etkili bu yöntemi SORUN ÇARPITMA’dır. Ülkemizde Sorun Çarpıtma taktiğini en iyi kullanan AKP ve onun taşralarda ki anlayış ortağı olan KASABA POLİTİKACILARI’ dır.
Bu anlayışa göre; Bu gün Türkiye’de, Dolar ve Euro’nun yükselmesinin sebebi, (ekonominin başında hiçbir şey bilmeyen damadın olması değil) ekonomik saldırıya geçen DIŞ GÜÇLER’lerdir. Eğitim ticaret alanı, okulları ticarethane ve öğrencileri de müşteri gören özel okul sahibi Milli Eğitim Bakanının başarısızlıklarının sebebi ÖĞRETMENLER ve HALKIN CAHİL olmasıdır. Turizm şirketi sahibi Turizm Bakanının başarısızlıklarının sebebi ise kalkınmamızı istemeyen AVRUPA’lılardır.
Suriye ve Libya’dan gelen şehitlerin sorumlusu ise (bazen Amerika bazen Rusya bazende İsrail başta olmak üzere) DIŞ MİHRAK’lardır. Ülkedeki çözülemeyen tüm sorunların sebebi ve kalkınmanın önündeki en büyük engelde, camilerden Çav Bella söylettiren ANA MUHALEFET partisidir.
Bölgemiz yöneticilerine göre ise bölgemizde yerel yönetimlerin sorumlu olduğu konulardaki yaşanılan sorunların sebebi -sen beni seç-ben seni diyerek göreve getirdikleri- liyakatsiz ve başarısız yöneticiler değildir. Bölgemizde ÇÖZÜLEMEYEN her sorunun ve yapılamayan her işin sebebi HÜKÜMET’ tir. Yıllardır kangren olmuş herkesin bildiği sorunlar çözülemez, çünkü HÜKÜMET izin vermiyordur. Yapılan yatırımlar yarım kalmıştır çünkü Hükümet PARA vermiyordur. Bazı konularda yerel yönetimler hiçbir şey yapamaz çünkü -Allah korusun- KAYYUM atanması ihtimali vardır. Yapılmayan her işin sebebi ise: AKP’nin, Trakya’dan intikam almaya çalışmasıdır.
Şehrimizde ise bugünlerde Lüleburgaz Emek ve Demokrasi Platformu, Lüleburgaz deresindeki kirliliği ve çözümü gündeme getirmek için büyük bir mücadele veriyor. Platformun dereden alıp yolladığı su numunesine Devlet Su İşlerinin İÇİLEBİLİR raporu vermesindeki komedi tarihe geçmişken gelin yukarda yazdıklarımızı LÜLEBURGAZ DERESİ üzerinden açıklayalım.
İktidar partisi AKP ve tüm milletvekili adayları her seçim öncesi Lüleburgaz Deresi etrafında yapılacak düzenlemelerin müjdesini veriyor. 5 yıl geçtikten sonra bir sonraki seçimde Dere ne oldu sorusuna cevap: bu dönem Belediye engel oldu yeni dönemde DERE ISLAHINI kesin bitireceğiz.
Yerel seçimlerinde, bütün partiler ve Belediye başkan adayları, DERE ISLAHI ile ilgili projelerini Lüleburgaz halkına anlatıyor. Belediye Başkanı seçildikten sonra dere işi ne oldu sorusuna cevap: Dere’nin ıslahı Devlet Su İşlerinin işidir, Hükümet bize engel oldu, yeni dönemde DERE ISLAHINI kesin bitireceğiz oluyor.
Oysaki Üniversiten yeni mezun olmuş 1 şehir plancısı 1 peyzaj mimarı gencimizin içinde olduğu küçük bir ekibin veya şehrimizde ki mimar ve mühendislerin -para almadan bile hazırlayabileceği- basit bir proje bile sorunun çözümüne başlamak için yeterlidir. Lüleburgaz’da Sayıları 12.000 civarında olan ortaöğrenimli gençlerimizi göreve çağırıp ellerine birer kazma kürek versek onların 2 ayda çözebilecekleri bu sorun yıllardır SİYASETE MALZEME ediliyor. O kadarki, bazıları -Lüleburgaz’da doğmamış, Saranlı deresinde yüzmemiş olanlar yönetimlere gelemez diyerek derenin suyuna kendi zehirlerini de katmaktan da çekinmiyorlar.
Siyasetçiler kendi siyasi emellerine dereyi alet ederek derelerimizi kirletmeye devam ederken, 14 yaşında kanserden ölen çocuğu veya 32 yaşında 2 çocuğunu yetim bırakan kanserli genç kadını umursamıyorlar. Acaba derelerimizin ve sularımızın durumuyla Kırklareli’nin Kanser sıralamasında Türkiye 2.si olması arasında bir bağ var mı? sorusu sorul-masın istiyorlar.
Derelerimizi bile kendi siyasi amaçları için kullananlar, siyasetten aldıkları paydan memnun olmalı ki; Lüleburgaz deresi, bırakın yüzmeyi elle dokunulamaz halde iken, dereden zehir akar, evlerde kokudan yatılamazken, klimalı işyerlerinde oturup, bu konudan hiç bahsetmeyerek gelecekteki koltuklarının hayaliyle tatlı rüyalar görüp, halkı da uyutmaya çalışıyorlar.
Altını çiziyorum: Derelerin ıslahı meselesi siyasi bir mesele değildir. Dereleri bile siyasete malzeme eden zihniyetten kurtulup, A partisinin ya da B partisinin siyasi hesaplarıyla değil çocuklarımızın geleceği hesabıyla bu soruna acilen çözüm bulunmalıdır. Hangi parti iktidar veya yerel yönetimde olursa olsun Trakya’da böyle yaşamaya devam edemeyiz. Bu memleket bizim gidecek başka yerimiz yok diyerek el birliği ile bu sorunu çözmeliyiz. Bunu başaramaz ve böyle devam edersek hepimiz mutlaka bir gün hastanelerin Onkoloji (kanser) bölümlerinde ve cami avlusunda buluşacağız.
Selam ederim