İstanbul Üniversitesinde Siyasal Bilimler ve Uluslararası İlişkiler bölümün de ilk yılımızdı.
O gün kürsüde dersi anlatan hocamız "Çin’deki bir milyar insanın aynı anda zıplaması Amerika'da depreme sebep olur mu?" diye sorduğunda bütün sınıf gülüşmüş "Hocam olur mu öyle şey?" diye cevap vermiştik.
Kürsüdeki hocamız ise ciddiyetini hiç bozmadan "Çocuklar devlet yönetmek ciddi bir iştir. Sizin güldüğünüz bu durum bir komplo teorisi idi. Ancak, Amerikan devleti gerçekleşme ihtimali çok küçük olan bu tehdidi bile ciddiyetle almış ve bu tehdidi araştırmak için fon ve kaynak ayırmıştır. Anlamanızı istediğim şey ise: Büyük devletler görünen veya görünmeyen her türlü tehdit ve fırsatı hesaplar ve değerlendirir. Bu fırsat ve tehditlere göre uluslar arası siyaset üretirler. Siyaset "görünmeyeni görmek" ve "geleceği bugünden inşa etmektir" ve sizlerin görevi de bu olmalıdır” diyerek bize önemli bir ders vermişti.
Bu gün ülkemizde olup bitene bakınca bu ders aklıma geliyor.
Ekonomideki kötü gidiş, inandırıcılığını zaten yitirmiş 18 yıllık AKP hükümetinin yıpranmasını hızlandırdı ve tüm anketler önümüzdeki ilk seçimde AKP'nin iktidardan düşeceğini gösteriyor. Bu şartlar altında seçime gitmek istemeyen AKP ise şartları kendisine göre belirlemeye çalışıyor. Bunun içinde bir taraftan MAVİ VATAN vurgusuyla Doğu Akdeniz ve Ege'deki doğalgaz arama çalışmaları tüm medya unsurlarıyla birlikte "milli bir mesele" haline getirip halktan destek almaya çalışılırken, diğer yandan "Milli Cephe" adı altında İYİ partiye "yeşil ışık" yakılıyor, ekonomiyi gündemden düşürmek için her gün yeni bir yol deniyor. Eğer bu siyasi hamleler başarılı olmaz ise bu sürecin sonunda akla gelen son hamle ise -tarihte onlarca örneği olduğu gibi- "kontrollü bir savaş veya çatışma" başlatılması ihtimalidir.
Şimdi düşünelim: Ege denizinde Yunanistan'la yaşanabilecek bir "çatışma" veya "düşük yoğunluklu bir savaş" Türk halkı üstünde ve Türk siyasi hayatında nasıl etkiler yapar?”
Bu etkilerin kendi menfaatine olacağını hesaplayan birileri Yunanistan sınırından Trakya veya İzmir'e "3-5 füze atıverir" yada Ege'de bir gemimiz saldırıya uğrarsa iç siyaset nasıl etkilenir?
Olası bir Türk-Yunan çatışması ortamında "Milli Cephe"de yer almayan İYİ Parti kendi tabanını nasıl kontrol eder?
Yunanistan’la yaşanabilecek bir çatışmada daha önce Yunan işgalini görmüş Trakya, Ege ve Akdeniz'deki halk nasıl etkilenir? Bu bölgelerden güçlü destek alan CHP nasıl bir siyaset üretebilir?
Böyle bir çatışma veya savaş ortamı AKP'ye bir seçim daha kazanmayı garanti eder mi ?
Bunun gibi onlarca soru varken özellikle bölgemizdeki siyasetçiler ve siyasi partiler ortaya çıkacak ihtimalleri bugünden hesap ederek siyaset üretmelidir. Rakibinin olası siyasi hamlelerini önceden çözemeyen ve bunlara karşı önlemler alamayan siyasetçiler ve siyasi partiler başarılı olamazlar. Muhtemel gelişmeler karşısında, siyasi öngörüsü ve buna uygun siyasi programı olmayanlar ise çıkacak fırtınada kuru dallar gibi oradan oraya savrulur ve onların akıbetlerini de fırtınayı yaratanlar belirler.
Bütün bu yazdıklarımız belki bizim kafamızda kurduğumuz komplo teorileridir. Belki de ülkenin içine çekilmeye çalışıldığı siyasi ortamın resmidir. Kim bilir?
Ama ne olursa olsun evinizde paranız ve huzurunuz bol, dostlarınız ve komşularınızla muhabbetiniz daim olsun.
Selam ederim