Covid-19 salgını süresince özellikle küçük ve orta ölçekli işyerleri uzun süre kapalı kaldı ya da tam kapasite ile çalışamadılar. Ancak bu dönemde tüm vergileri tahakkuk etti (hanesine borç yazıldı) ödenmeyen aylar için bir de gecikme zammı ilave oldu. Devlet bu dönemde Esnafı Kredilendirme de sicilinin bozuk olup olmamasına, Vergi ve SGK borcu olmasına bakılmaksızın Bankaların kredi vereceklerini beyan ederek ve bazı esnafın vergi ödemelerini Ekim ayına ertelemesi Vergi ve SGK başta olmak üzere bir çok kamu borcunun ana paraları hariç Gecikme zammı ve Cezaların büyük bölümün af edilerek yeniden yapılandırılacağının sinyalini vermiş oldu. Zaten bu beklenti normal şartlarda bile vatandaşta 2-3 yılda bir AF geleceği alışkanlığı yapmıştı Covid-19 durumu daha da ballı kaymak yapmış oldu.
Öte yandan işletmeleri ve kurumları kara kara düşündüren bir diğer konuda Ekim-Aralık dönemidir. Çünkü mart ilâ mayıs aylarına ait KDV ve muhtasar beyannamelerinden doğan vergilerin vadesi bu aylarda toplanmıştır. Yine aynı aylara ait SGK primlerinin de yine bu aylarda kuruma ödenmesi gerekmektedir. Bu ödenecek rakamlara, cari dönemin faaliyetlerinden doğan rakamlarda eklenince, ödenmesi gereken tutarların işletmeleri zorlayacağı açıktır.
Bu nedenle, kamuya olan borçların yeniden yapılandırılarak, ceza ve faiz yüklerinde indirim yapılarak, taksitlendirerek tahsili, işletmelerin elinin kolaylaştırılması ve piyasaların istikrarı açısından zorunluluk arz etmektedir.
Edindiğimiz bilgilere göre Bu tür bir kanun taslağının hazırlandığı ve EKİM ayı içinde meclise geleceği ve bu defa bazı özel maddeler ile kabul edileceği yönünde. Ekim ayını oldum olası çok sevmişimdir. En büyük özelliği Bir devrin kapanıp güzellikleri açmasıdır ve tarihte örneği çok.
Ancak yapılandırma kanunu teklifi hazırlanırken iki konu önem taşımaktadır.
Birincisi : Yapılandırma kanunları hep kes-yapıştır görüntüsü verdiğinden, bu defa aynı şey yapılmayacağı kanaatindeyim, önceki kanunlar zamanında çıkmış (yapılandırma kanunları aynı veya çok benzer hükümleri taşıdığından hep benzer olarak ortaya çıkmış) ihtilaflar ve yargı kararları taranarak, artık bu ihtilafları giderecek hükümlerin yeni kanunda yer alması gerekmektedir.
İkincisi:Yılın son çeyreğine yığılan ödeme yükümlülüklerinin ve dolayısıyla işletmelerin yüklerinin hafifletilebilmesi için, yapılandırma kanununun yayımı tarihinden önceki ay sonu itibariyle tahakkuk etmiş ancak vadesi kanunun yayımından sonra 31.12.2020 tarihine kadar gelecek olan borçların da taksitlendirme kapsamına alınması yararlı olacaktır.
Bu tür aflara oldum olası karşıyımdır. Çünkü başta borcunu zamanında ödeyen mükellefe haksızlık yapıldığı kanaatindeyim. Onların da borcunu öderken indirim isteme hakları olmalıdır. Üstelik bu tür aflar Mali denetiminin güvenirliliğini zayıflatır. Hadi bu defa gerçekten gerekli olduğu için yapılandırma çıkarılmalıdır da Ancak anlayamadığımız esas konu 5 yıllık defter ve belgeler ile beyanların incelemeden kaçınmak için bir bedel ödeyerek yapılan Matrah artışları. Yani devlet diyor ki sen bana her yıl için şu kadar öde bende senin 5 yıllık incelemeni yapmama garantisi vereyim. Hiçbir anlaşılır tarafı yok.
Sosyal devlet her bir vatandaşı için adil ve hakkaniyetli olandır. Vergi sistemi revize edilmeden, Nerden buldun yasası ve benzeri servet yasası tekrar hayata geçirilmeden, Verginin Gelir değil gider üzerinden tahakkuk ettirilmesinin beyan sistemi kabul edilmeden, Basit usul ve Gerçek usul mükellef adaletsizliği giderilmeden ne yapılırsa yapılsın vatandaşın devlete borcu hep olacaktır ve devlette her 2-3 yılda bir bu yapılandırmaları kaçınılmaz olarak çıkaracaktır.
Bekleyip Göreceğiz Ekim ayının kerametini.