Platon’dan (Eflatun) günümüze kadar yüzlerce tarifi ve açılımı yapılmış olan sosyalizm Temelde, sosyal ve ekonomik alanda toplumsal refahın katılımcı bir demokrasiyle getirileceğini, Temel üretim araçlarının (Sağlık, Savunma ve Eğitim) hakimiyetinin Topluma ait olduğunu savunan bir sistemdir. Ulusal kaynaklar (maden, petrol v.b ) özel sektör kontrolüne bırakılamayacağı düşüncesi hakimdir.
Ana hatları ile özetleyecek olursak,
Sosyalizmin aslında Her siyasi parti taraftarının, partisinden beklentilerinin tamda tarifi olduğu yazımın devamında daha net anlaşılacaktır. Çünkü Kapitalist ve Emperyalist rejimlerin iktidar yetkisi alana kadar Sosyalist vaatlerde bulunduğu ancak iktidarlarında bunları asla yapmadıkları bir gerçektir.
Sosyalist sistem Bireyin yaşam kalitesini ve bireyler arsındaki sınıf farklılığının açılmaması üzerine, Emek/Fayda dengesini esas almakta, Mesleği, Eğitimi ve Becerisi ne olursa olsun sosyal sınıfı ve statüyü reddeden eşitlikçi yönetim biçimidir. Emek tarif edilirken temelde çalışma saatinin yaşamdan feda edilen zaman dilimi olduğu gerçeği kabul edilerek taban ve tavan ücret aralığı hiçbir zaman 2 kattan fazla olmasına izin verilmez. Çalışma hayatında durum böyleyken Emeklilik sisteminde her vatandaş aynı maaş ve sosyal haklardan yararlanır. Tasarruf ve Birikim gelecek kaygısı olan toplumlarda anlam kazanır oysa Sağlık, Barınma, Eğitim gibi temel ihtiyaçların karşılandığı Sosyalist sistemde insanlar kapitalizmin dayatması olan birikim yapma kültüründen kurtulup sahip olduğu para ve para ile ölçülen değerlerini Kaliteli yaşam sürmesi için harcarlar. Çünkü sosyalizm Bireyin dolayısı ile toplumun mutluluğunu esas alır. Halk gelecek kaygısı yaşamaz. Yaşamsal tüm ihtiyaçları garanti altındadır.
Kooperatifçilik Halkın üretim/Pazarlama ağının temelini oluşturur, dolayısıyla üreticiden tüketiciye direk olarak ürünler ulaştığından fiyat istikrarı korunmuş olur. Aracı ve sermaye bu sistemden beslenemez.
Sosyalizm Evrensel anlamda tüm insanların ve canlıların yaşam hakkına saygılı Hümanist (insancıl), Paylaşımcı yaşamı kabul eder. Aynı zamanda Milliyet kavramı akrabalık ve soy ilişkisinden ibaret olmakla birlikte hiçbir milletin diğerinden üstün olmadığı prensibine tam bağlıdır. Uluslar arası ilişkiler tamamı ile barışçıl, Adalet ve Hakkaniyet kuralları çerçevesinde yürütülmekte, Ordu ve silahlı güçler sadece ülke savunmasına hizmet etmektedir.
Özel sektör ve Sermayenin, Katılımcı devlet yapısının üretim alanlarının dışındaki üretimler için yapılanmasına izin verilir. Emeğin Patronu Sendikalardır. Sendikacılık her üretim alanında zorunludur. İşçi temini devletin İş-Kur’u aracılığı ile yapılır, sendika kaydı olmayan işçi İş-Kur tarafından işyerine gönderilmez ve işe başlatılmaz. İşe başlatılan işçinin Sosyal Güvenlik işe girişi yine iş-kur tarafından yapılır. Dolayısıyla özel sektör’ün kaçak işçi çalıştırma gibi bir şansı ortadan kalkar.
Sosyalizmde Siyasi partiler çoğunlukçu temsil sistemine dayalı çok partili hayatı benimser, Ancak Dine, mezhepçiliğe, Milliyetçilik ve belli bir sınıf veya zümreye dayalı siyaset yapılmasına izin vermez. Siyasi partiler aday belirleme yönteminde kayıtlı tüm üyelerin oy kullanımına açık seçim sistemi dışında başka hiçbir şekilde aday belirleme yapamazlar. Bu; sandık yoksa adayda yok demektir.
Sistem müspet bilim dışında manevi hayata müdahale etmez tercihi bireylere bırakır, Ancak ister tek tanrılı isterse çok tanrılı hiçbir dini devletin desteklemesine ve onu icra edenlere maddi destek sağlamaz, Sosyalizmde Devletin Dini ADALETTİR.
Yukarıda birkaç özelliğinden bahsettiğimiz sosyalizm Avrupa’da bir çok gelişmiş ülkede revize edilmiş olarak halen başarı ile uygulanmaktadır (Almanya, Norveç,Finlandiya gibi).
Bireyin eğitilmesi ve Gücü kadar-Bilgisi kadar-Becerisi kadar ilkeleri ile toplum iş ve hizmetlerinde yararlanılması önceliktir. Eğitimin temeli; Evrensel Özgürlük, Eşitlilik ve Ahlak-Vicdan kavramları çerçevesinde olur. Özgürlük kavramı “istemediğim şeyleri yapmama hakkım “olarak tarif edilebilir. Eşitlik kavramı da Değer verme-Karşılık bulma olarak özetlenebilir.
Sosyalizm, Kominizim ile çok sık karıştırılmakta ve Siyasiler tarafından göz korkutma olarak kullanılmaktadır. Oysa Temel fark Kominizim Tam eşitlikten söz ederken, Sosyalizm Biyolojik eşitlik olmadan tam eşitlikten söz edilemeyeceğini savunur. O yüzden “Gücü kadar-Bilgisi kadar-Becerisi kadar” ilkesi tüm değerlendirmelerde temel alınmıştır.
Hukuk tam bağımsızdır ve Herkes için adil ve eşit işlemesi öngörülür. Hiçbir gücün Tek kişiye verilemeyeceği gerçeğinden hareketle Yargılama Hakim gözetiminde Jüri değerlendirmesi ile yapılması esastır. Ceza sistemi; atıl hapsetme üzerine değil çoğunluk ile kamu yararı üretme sistemi üzerine kuruludur. Suçlunun Islahı ve eğitimi en temel kazanımdır.
Demokrasi adı altında uygulanan Kapitalizm Sermayenin çıkarları dışında hiç bir olguya değer ve itibar etmez o yüzdendir ki Liderler tek adam, halk onların Marabası sayılır ve tabi ki Saraylara da itibar göstergesi denir. İlginç olan onları lider yapıp sorgulamasız destekleyen halk, Almanya Başbakanın Ahlakı ve Mütevaziliğini alkışlar, Tunceli Belediye başkanı Maçoğlu gibi siyasetçi özlemi çeker.
İstesek de istemesekte her değişim gibi yönetim biçimleri de halkın talepleri doğrultusunda evrilecek ve değişecektir. Yeni nesiller Sosyalizmin yönetim biçiminden ziyade Yaşam biçimi olduğunun farkında ve elbet bir gün bunu talep edecekler ve gerçekleştirecekler. Bütün mesele ne kadar erken yapabilirlerse o kadar erken Halk; Kapitalizm ve emperyalizm zulmünden kurtulacaktır. Yakındır; Belki yarın, Belki yarından da yakın.