AMAN DİKKAT.
Pandeminin başladığı 2020 yılının başından itibaren ülkemiz ve dünya üretim ve sermaye piyasasında olağan dışı hareketlenmeler önlenemez enflasyon oranları ve tedarik zincirlerinde kopma ve kontrolsüzlük ortaya çıktı, bu güçlü-zayıf ülke ayırmaksızın tüm dengeleri altüst etti. Ekonomiyi takip edenler hatırlamalı Dünyanın yaşadığı 1929 Büyük Buhran verileri ile şu anki dünya verileri neredeyse bire bir örtüşüyor.
Peki büyük buhran öncesi durum nasıldı; Zengin ülkeler diğer ülkelere bol miktarda borç vererek hammadde, maden, Tarım üretimlerini arttırmalarına yardım ediyor ve bu ürünleri kendi belirledikleri fiyattan alıyorlardı, Paranın bu kadar kontrolsüz artması sonucu Finans kurumları, bankalar Çiftçi, İşçi ve alt gelir gruplarına 5-10 yıl vadeli krediler vererek bunu lüks tatil, araba, ev, arazi alımı için kullanmaları özendirilmişti ve doğal olarak tüm tüketim sektörü ve malları suni bir fiyat artışı sarmalına kapılmıştı. Aslında Ülke halkının neredeyse tamamının gelecek 10 yılı satın alınmıştı. Şaşılacak bir durum değildi bu “İnsanoğlunun ilk kullandığı alet İnsandı” çünkü.
Ya sonra; Zengin ülkeler refahın sürdürülebilir olmadığını her şeyin satın alarak temin edilemeyeceğini, halkın üretim kültürünü unuttuğunu ve sermayenin dünyada birkaç grubun elinde esir olduğunu fark etti ve Sosyal devlet anlayışı ile Sermaye sahibi zenginler güç savaşı restleşmesi başladı. 24.Ekim.1929 tarihinde sistem zenginlerinin Amerikan borsasında yaptıkları yıkıcı satım emirleri ile başta Amerika olmak üzere tüm piyasa değerleri yerle bir oldu. İnsanlar kredi ile yüksek fiyatlara aldıkları ve hala ödemesi devam eden mallarını yarı fiyatına dahi satamaz oldular ve o gün üretmeyen yatırımın yenilecek bir şey olmadığını anladılar, bedelini de birkaç kuşağa miras bıraktılar.
Şimdi biz ve dünya neredeyiz; Buhrandan 1 yıl öncesi zaman şartlarındayız. Artık sadece Türkiye değil tüm dünya yeni düzeni ve şartları anlamak ve ona göre tedbirler almak zorunda. Şunu da atlamamak lazım şu anki hükümeti beğenin yada beğenmeyin, bu hükümet yada yerine gelecek hükümetin yapacakları aşağı yukarı aynı ve sınırlı. Sadece tedbirler öncelik sıraları değişebilir. Önümüzdeki 3-5 yıl süreyi ülkemiz ve dünya özellikle gıda temini sıkıntılarına, Yüksek enflasyon değil, hiper enflasyona hazırlıklı olmalı. Aman dikkat: Ülkeler genellikle ürettiklerini satın alabilecek güçte olacaklardır.
Ne yapmalıyız?
Devlet;
*Özellikle Tarım ve zirai ürün üretimine destek vermeli,
*Tarım ve zirai ürün ithalatı gümrük vergilerini arttırarak iç üretici korunmalı,
*Yabancı sermayeyi bu ürünleri üretme ve gayrimenkul satın almaları sınırlandırılmalı,
*Göç politikası gözden geçirilmeli, kalifiye emek gücü göçünü önemsemeli,
*Kooperatifçilik teşvik edilmeli.
*Üretim sektörü ülkenin özellikli ve lokomotif sektörü kabul edilmeli.
*Yerli ırk, tohum, gübre ve sanayi korunmalı.
*Market kartelleri oluşturulması önlenmeli.
Belediyeler;
*Kar amacı gütmeyen Tanzim marketler açarak şehir halkını market kartellerinden korumalı,
*Çiftçi ve üretici ile iş birliği yaparak üretimin içinde olmalı ve marketlerinde kendi ürettiği ile şehirli, köylünün ürünlerine Pazar açmalı ve satmalı.
*Haftanın en az 2 günü şehrin bir bölümünde sadece müstahsilin (üretici köylünün) satım yaptığı Pazar kurmalı ve bunları vergilendirmeden muaf tutmalı.
*Halk ekmek ve Halk süt satışı uygulamasını acil başlatmalı.
*Temel temizlik ve çocuk-kadın hijyen ürünleri satışını başlatmalı
*Tüm köylerin katılımı ile “Üreticiler kooperatifi” kurmalı ve önderlik etmeli. V.b
Ve tabii BİZ;
*Öncelik ile Bu ülkenin bizim, yapacağımız her iyi tavır ve davranışta geleceğimizi kurtaracağımızı, aksi halde ayakta kalma ve gelecek kaygısından kurtulmamızın mümkün olmadığını kabul etmeliyiz.
*Üretime sınırsız destek, katılım ve değer vermeliyiz.
*İsraf yapmama kurallarına tam bağlı, paylaşım ve tasarruf kültürüne sıkı sıkı sarılmalıyız.
*Komşuluk ve dostluk duyguları ve bağı bizi ayakta tutacak en önemli güven sebebimiz ve değerimiz olmalı.
*Aile olma erdemini çocuklarımıza anlatmalıyız ve artık Ben söyleminden kurtulup BİZ değerinin önemini kavramalıyız.
*En büyük düşmanımızın İSRAF olduğunu anlayıp kesinlikle önüne geçmeliyiz.
*Elde ettiğimiz ürünleri en verimli ve zayiatsız kullanmayı Ev ekonomisini öğrenmeliyiz.
Yukarıda yazdıklarımın tamamı kendi öngörülerim ve taleplerimdir. Ancak asla unutulmaması gereken şey Bu ülkeden başka gidecek ülkemiz ve bizim ve komşumuzun ürettiklerinden başka tüketeceğimiz şeyin olmaması. Toprak ana ve Devlet baba var oldukça bu ülke genciyle yaşlısı ile ayakta kalacaktır. Bize lazım olan tek şey Çalışmak, Çalışmak, Çalışmaktır.
Hayri AKPINAR