LATRİNA
Uzun zamandır yerel ekonomi hakkında başlık altları doldurmaya devam ediyoruz. Bu yazımızda da sıcak paranın kentimize girebilmesi adına ziyaretçi sayısını arttırmaya yönelik sosyal alanların hazırlanması gerektiğinden bahsedeceğiz. Arkeolojik çalışmaları takip edenler başlığa bakarak ne anlatmak istediğimi çoktan anlamışlardır. Günümüz Lüleburgaz’ında sosyal belediyecilik yaptığını iddia eden grup insani ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek adına umumi tuvalet hizmeti konusunu gündemine ne zaman alacak merak ediyoruz? Bir yerleşkeyi “Kültür Kenti” olarak tanımlıyorsanız eğer ekonomi konusunu es geçemezsiniz ve madem kültürlü işler yapıldığını iddia ediyorsunuz o zaman kentimize gelecek ziyaretçileri de hesaba katmanız gerekecektir. Tuvalet ile ekonominin ne alakası var? Diyebilirsiniz. Kent ekonomisini geliştirmek için tuvalet yapın ve ona turnike takarak bozuk para toplayın demiyoruz. Gerekirse para bile almadan gerçek anlamda bir belediyecilik hizmetini bu kente ve ziyaretçilerine yaşatın diyoruz. Gelen misafirlere ne kadar kültürlü olduğunuzu göstermemiz gerekiyor.
Yaşadığımız bölgede özellikle İstanbul, Çanakkale, Edirne gibi yerleşim yerlerinde komşularımız Yunanistan, Bulgaristan gibi Trakya’mıza yakın ve Anadolu da yaşamış tüm uygarlıkların izlerini takip eden arkeologlar; antik dönemlerde ki şehirciliği bizlere belgelemektedirler. Toprağın altında binlerce yıl bekleyen bu kültürel miraslar bizlere çok önemli bilgileri sunmaktadırlar. Aslında aradan geçen onca zamana karşı günümüz Lüleburgaz’ından örnek verecek olursak eğer şehircilik anlamında çok fazla artı değer oluşturulamadığı gibi sanatsal yönden çok gerilediğimiz anlaşılmaktadır. Bizler çok çağdaşız, teknolojiye ayak uyduruyoruz, herkesin arabası var. O halde çok zengin memleketiz gibi anlayış geliştirerek kent yöneticiliği yapan vatandaşların bizleri “kültürel” adı altında nasıl oyaladığını artık görmeliyiz. Günümüz belediyeciliğinde hala yol, kanalizasyon gibi mezarlık işleri imar planları vs. rutin işleri devam etmektedir. Diğer yandan binlerce yıl önce ki medeniyetleri incelediğimizde yine benzer yollar, kilden yapılmış künkler ile kanalizasyon çalışmalarıyla karşılaşıyoruz. Umumi tualetleri (Latrina), tiyatrosu, stadyumu, gymnasyumu, hamamı, hipodromu, bazilikası, nekropolü, agorası, stoası, macellumu, su kemerleri-yolları, köprüsü, sunakları gibi daha birçok kent detayına ve şehircilik planlarıyla sanatsal çalışmalarına baktığımızda bizlerden çok daha ileride oldukları anlaşılıyor. Romalıların yaptıkları yollar, alt yapı sistemleri hala kullanılır vaziyette olduğunu düşünürsek eğer ki hiç uzağa gitmeyelim hala taş köprü örneği gözümüzün önünde durmaktadır. Her dönem kamyonla lirayı yoldu, alt yapı onarımıydı gibi işlerle kültürel faaliyetler adı altında ezdiğimizi anlamalıyız. Çarçur ettiğimiz o paraları topluma seviye kazandırmak için harcamalıyız. Gerçek anlamda İnsana yatırım yapmayı öğrenmeliyiz. Kentimize getirisi olmayan, fakat bolca götüren işleri çok doğruymuş gibi savunan ve bu tutuma eleştiri getirenleri “Hiçbir şey bilmiyorsunuz” diyerek her yaptığını onaylatmaya çalışan anlayış devam ettikçe şehircilik anlamında ileriye gidemeyeceğiz. Şehircilikte başarılı işler ortaya koyamayan toplumlar kültürel anlamada geleceğe bir şey bırakamazlar. Bu da demek oluyor ki belediyecilik “kasada paramız var. Bütçemiz denk” demekle olmuyor. Esas belediyecilik yerel ekonomik faaliyetleri devreye sokabilecek bayındırlık işlerini doğru planlamasıyla başlıyor. Gerekirse belediye borçlansın! Doğru yerlere yatırımlar yapılsın. Sağlıklı, toplumun genel ihtiyaçlarına cevap verebilecek tuvaletimiz bile olmadığı düşünürsek eğer ne kadar çağdaş olduğumuz anlaşılmaktadır.
Yerel Ekonomimizi geliştirebilmek için bayındırlık ile iskân faaliyetleri ve şehir planlaması son derece önemlidir. Kent ekonomisi öyle pet şişe toplayarak, arabaların tekerleklerini döndürerek, yatırımcı-ihaleci ile oturup kalkarak, tuvaletlere turnike koyarak, otoparkçılık yaparak, pazar yeri kurarak, hoppalacılara park ihale etmekle gelişmez! Belediyenin kasası öyle doluyor olabilir, fakat kent ekonomisi farklı bilgi birikimleri gerektiriyor. Kent sermayesi oluşturarak üretime yönelik hamleler ile her yıl ziyaretçi hedefi koyarak kente sıcak parayı sokabilmekle ekonomimize hacim kazandırabiliriz.
Özgür Terzioğlu